clouds

546 56 116
                                    

Mrbb

(gecmeden once kisa bir sey demek istiyorum, sanirsam sac dokulmesi kemoterapiden oluyormus aq ben kanser dokuyo saniyodum bilmiyorun iste herneyse sonucta Finn'in gorunumune bir sey olmayacagi icin sıkıntı yok- )

-

Birlikte koltukta uzanıyorduk. Televizyon izliyordum ve Finn de izliyor mu diye kafamı geriye çevirdim. O uyuya kalmıştı. Televizyonu kapattığımda eve büyük bir sessizlik çökmüştü. Kumandayı masaya bıraktım ve kafamı vücudum ile birlikte Finn'e döndürdüm. Gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım. Fakat bunu 15 dakikadır yapmaya çalışsam bile uykuya bırakamıyordum kendimi. O huzursuzluk hissi. Her an ona bir şey olabilir korkusu beni yiyip bitiriyor.

///öyööööööööööööööööööööööööölııw!
(bu ne diceksiniz bu sey ben gecen gece uykulu uykulu bolum yaziyodum bolum yazarken uykuya dalmisim telefon da elimde kalmis boyle bir sanat eseri olusturdu elim yani tm mi ani kalsin burda)

-

Uzun bir süre telefonla uğraştıktan sonra telefonumu bırakıp Finn'e döndüm. Onu izlemeye başladım, uzun uzun yüz hatlarında gözlerimi gezdirdim. Kapalı olan göz kapakları yavaşça açılırken hemen gözlerimi kapattım. Benim uyumadığımı öğrenirse bana üzülebilirdi. O gözlerini açtıktan birkaç saniye sonra bende açtım ve gerindim.

"Nasılsın...?" kanser olan birinden çok iyiyim cevabı beklemiyordum tabii ki. Sadece, başka soracak bir şey yoktu.

"Sana söylediğim için iyiyim. Ama seni üzdüğüm için de kötüyüm."

"Artık bu konuyu kapatsak olur mu? Yani, biraz iyi şeyler konuşalım." dedim.

"Haklısın." o sırada yanımıza Sophia geldi. Ne yani o evdeydi ve Finn'in bağırışlarını duymamış mıydı?

"Günaydın."

"Sophia, dün evde miydin?" sormadan edemezdim.

'Evet uyuyordum."

"Finn ile olan konuşmamızı hiç mi duymadın?"

"Duydum ama bunu aranızda konuşmanız fikrine vardım. Ben karışsaydım çok karışırdı olay." Sophia Finn'e baktı ve "Söyledin değil mi?" diye sordu.

"Zorundaydım zaten. Onun da hayatımda bir yeri var."

"Ben kahvaltı hazırlayacağım. Sizde oturun bir şeyler yapın." 

-

Sophia'nın hazırladığı kahvaltı sofrasına oturup bir şeyler yemeye başladık. Finn ağzına lokmaları zar zor atıyordu."Yemen lazım ama. Biliyorum iştahın yok ama hiç yemezsen de olmaz. Biraz kendini zorlayıp yemeye çalışsan?"

"Deniyorum bebeğim ama sanki kahvaltıdan önce beni bir yıl tok tutacak bir yemek yemişim gibi hissediyorum."

Finn biraz da olsun yemeğini yedikten sonra üçümüz sofradan kalktık. Finn lavabodayken Sophia yanıma geldi."Biraz yalnız kalmanız için gidiyorum ama bak, bir şey olursa ilk beni arıyorsun hemen."

"Peki."

Sophia evden çıktıktan bir süre sonra Finn lavabodan çıktı ve etrafa bakındı."Ablam nerede?"

"Şey o biraz yalnız kalmamız için gitti. Akşama doğru gelecek sanırsam. İlaçlarını içtin mi?"

"Iııı içtim."

"Ne ara?"

"Kalktığım gibi içtim."

"Tamam öyleyse...Bir şey sorucam."

"Tabii."

"Lilia ve Jaeden, onlar bilmiyor mu?"

"Onlara söylemiştim zaten. Tek sana söyleyemedim ya, yüreğim el vermedi."

-

Hava kararana kadar içeride oturduk. Sadece oturmak çok sıkıcı. Hiç enerjin olmadan yaşamak çok sıkıcı. Ama yanımda Finn vardı. Ne olursa olsun razıydım yeter ki onunla olayım, günümün her saniyesi onunla geçsin istiyordum. "Verandada oturmaya ne dersin?"

Veranda gerçekten iyi bir fikirdi. Hem üzeri açıktı ve güneş gitmişti. Sıcak değildi dışarısı. Beraber dışarı çıktık ve içeriden getirdiğim yorganı yere serdim. Yorganın üzerine yattık ve gökyüzünü incelemeye başladım. Yakınlarda fazla yapay ışık olmadığı için yıldızlar çok belirgin bir şekilde gökyüzünde asılılardı.

"Bence bulutlar bu dünyadaki en şanslı şeyler."

"Kafamı Finn'e çevirip onunla göz teması kurmayı sağladım."Niye?" dedi.

"Hiçbir yük taşımıyorlar yani, gökyüzünde istedikleri gibi dolanabiliyorlar ve çok hafifler. Biz insanlar gibi sıkıntı içinde değiller. Çok huzurlular."

Bana yaklaşıp ellerimi tuttu. "O zaman bizde bulut olalım."

"Nasıl olacak o?"

"Gözlerini kapat."

"Neden?" dedim ve güldüm.

"Ya kapat sen." gözlerimi kapattım. "Üç kere derin nefes al ve ver bırak içindeki bütün kaygılar yok olsun." dediklerinin aynısını yaptım ve bir süre gözümü kapalı tuttum. Dudaklarımda Finn'in güzel dudaklarını hissetiğimde rahatlamıştım. Geri çekildi ve gülümsedim. "İşe yaradı mı?"

"Evet."

-

Evet bolumde biraz sacmalamis olabilirim takmayin^^ diger bolum final yani daha yazmadim ama ya diger bolum ya da ondan sonraki bolum kesin final + ozel bolum yapar miyim bilmiyorum. Diger kitap icin elimde 2 kurgu fikri var;

1- 2 bolumunu yazdim ve arkadaslarima kitabi yuzeysel anlattigimda begendiler fakat bana minicik de olsa bolumleri tekrar okuyunca kotu geldi sanirim benim yazis stilimle alakali belki o 2 bolumu tekrardan yazarim

2- bu kitabi kimseye soylemedim guzel gibi ama nasil yurutucegimi bilmiyorum yinede bunu da cok begendim

İkisi de fillie muhtemelen 1. Yazdigim size daha cazip geldi ama bilemedim sorayim dedim siz soyleyin hangisini ilk yayinlayayim

Btw oy atin ve diger bolumu bekleyin bay :3

Outer Banks |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin