O HAYATTA!

131 84 10
                                    

''Hey! Ağzına dikkat et! Yavaş... Yavaş...''

Boğuk bir ses ''Kim bu?''

''Biraz sessiz olsana Derek! Buradan bir an önce çıksak çok iyi olacak.'' Kollarımı kaldırmaya çalıştım.

''Onu gördün mü?''

Kafamdaki o ağırlık çok gürültülü bir şekilde yerinden kalkmıştı. ''Yardım et.''

Sanki kaşıklar birbiriyle çarpışıp duruyordu.

''Derek!''

Boğuk ses ''Tamam, sadece etrafta işe yarar bir şey var mı ona bakmıştım.''

Burnuma bir şey yaklaşmıştı. Birisi nefes alıp almadığımı kontrol ediyor gibiydi.

''Lucas.'' diye mırıldandım. Çok bitkindim ve başım çatlıyordu. Gözümü açamıyordum çünkü birisi ışık tutuyordu. Elimi kaldırmaya çalıştım ama o kadar bitkindim ki kollarım kasılamadan bıraktım kendimi. Birisi göz kapaklarımı açıp ışık tutmaya devam etti.

''Bilinci açık! Enfekte değil!''

''Harika! Buradan hemen çıkalım o zaman!'' diye haykırdı tiz bir ses.

Ayağa kalktığımı hissediyordum. Birisi bir anda bağırmıştı.

''Henry! Bu sensin! İnanamıyorum!''

''Kapat çeneni! Ben de görüyorum!''

Gözümü açmaya çalıştım tekrardan. Frank'i görür gibi oldum. ''Frank.''

Kollarım yukarı doğru kalkıyordu. Sanki karnım sert bir şeyin üzerine oturtulmuş gibiydi. Gözlerimi açmaya çalıştığımda birisinin beni sırtına almış olduğunu anladım. O kadar yorgundum ki...

''Dayan dostum. Çok az kaldı.'' dedi.

Sesler giderek boğuklaşıyordu kulaklarımda. ''Etrafı kontrol et.'' dedi birisi.

Gözlerim her açıldığında birisinin ayağına bakıyordum kapandığında ise kocaman bir karanlık oluyordu. Sonra uzun bir süre kapalı kalmaya devam etti.

***

''Hayır! Bana asla ulaşamayacaksınız!'' diye bağırıyordum karşımda duran yaratıklara.

Çürümüş ve kokuşmuş et parçalarından bir ordu gibiydiler. Garip sesler çıkararak tırnaklarıyla önümdeki camı kazımaya çalışıyorlardı. Yerimden kıpırdayamıyordum ama uçuyormuşum gibi hissediyordum. Etraftan teneke kutuların sesleri gelmeye başlamıştı.

''Henry... Hey, beni duyuyor musun?''

Sesin nereden geldiğini bulmaya çalıştım. Arkamı döndüğümde o yaratıklardan birisi eliyle alnımı tutmuştu ve dişlerini açarak boğazıma yapıştığı sıra gözlerim açılmıştı. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Tepeden bana bakmış iki surat fark ettim ve üçüncüsü de karşımdaydı.

''Hoş geldin dostum. Biraz ateşin vardı o kadar. Gayet iyisin.'' dedi

Yüzleri bulanıktı ama birisini Frank'e benzetmiştim. Elimle sızısı dinmemiş başımı tuttum ve doğrulmak için yattığım yerden destek aldım.

''Dur sana yardım edeyim.'' dedi bir kız ve kolumdan tuttu.

Parmaklarımla gözlerimi ovuşturduktan sonra kafamı kaldırdım.

''Onunla biraz sen ilgilenir misin Emma?'' dedi Frank.

Emma mı? O da mı buradaydı? Sağıma baktığımda gülümseyen bir suratla karşılaştım. Bana bakıyordu ve ''Hoş geldin.'' dedi. Bu Emma'ydı. Gözyaşlarımı tutamamıştım. Kocaman sarıldım ona... Ağlıyordum.

THE NONETHELESSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin