Bizi Yarım Bırakan Herkesten Nefret Ediyorum

1.2K 1.1K 183
                                    

                       
🍁 Selamun Aleyküm

🍁 Yeni Bölüme Hoş Geldiniz

🌿 Başlama Saatini Yazalım

🍃 Bölüm Sondaki Soruları Cevaplayalım

_________________________________________________________________

                                                      &&&

Yunus anlatmayı bitirince hiçbir şey demeden sınıfa gidip çantamı aldım. Bu kadar değil dedim kendi kendime. Mete'den sonra güvenimi kıran ikinci kişiydi İbrahim. Vazgeçmeliydiler artık iyi insanların samimiyetini kullanmaktan. Nuray'ın ablası Esra'ya yapılmıştı.

Dünya iyisi kıza acı vermişti İbrahim. Hak etmiyordu o Esra'yı. Çok sevmesi yalandı İbrahimin. Aklım almıyordu,  bu olanların kötü  bir  rüya olmasını diliyorum sadece. Ama nedense ben o kadar şanslı biri degildim. Çantamı alır almaz merdivenlerden hızlıca inip Kadir'in "Alya?" Diye  seslenmesiyle arkama dönüp bakmadan hızlıca koşarak okuldan uzaklaştım.

Herkes gitmek için geliyor, kalmak için gelen yok. İnsanlar gitmek için gelme yarışına girmiş gibiler resmen.
Sözde herkes güvenilir, herkes çok güzel seviyor, herkes kalmak için geliyor.
Ben İbrahim'e  güvenmiştim. Onun Esra'yı çok sevdiğini tahmin edebiliyordum. Çünkü o benim gözümde iyi ve dürüst bir çocuktu.
Önemli olan kalmak için gelmek, gitmek değil.

Ablam, Sultanın ablası, Seda'nın annesi ve Can'ın kız kardeşi....
Bunlar sadece gitmek için gelmişti, hiçbiri kalmak için gelmemişti. Tıpkı İbrahim'in Esra'nın hayatına kalmak için gelmediği gibi.
Bu durum da beni her zaman olduğu gibi artık yanıltmıyor. Eve gidip güzel bir duş aldıktan sonra işe gitmek için hazırlanıp Ahmet abiyi beklemeye başladım.

Böyle insanlar neden dünyada vardı ki? Böyle insanlar iyi insanları mutsuz etmek için var olmuşlardı.
Sanki onlar üzülmüyormuşlar gibi kalp kırmaya devam ediyorlardı.

Kalp kırmak bu kadar kolay mıydı?

Şahsen ben kalp kırsaydım vicdanım rahat etmezdi.
İnsanları üzgün ve kahr olmuş şekilde görmeye dayanamazdım.
Ama bazı kendini bilmeyen vicdansız insanlar dayanabiliyordu. Kendilerinden başka kimseyi umursamıyordular.

Ahmet abi arabayla önümde durunca arka kapıyı açıp Ahmet abiye hafifçe gülümsedim . Esra'yı düşündüm, onu kendi yerime koydum. Belki ben bu konuda onun gibi güçlü duramazdım. Firdevs ve Yunustan ne kadar zor güçlükle dinlediysem, Esra'nın bizzat yaşamasını anlayamıyordum. Zor olmuştur Esra için. Lakin güçlü duruyordu.

Uzun bir yolculuktan sonra  çalıştığım eve gelince arabadan inip içeriye girdim. Ve salon da oturmuş kitap okuyan  olan Menekşe abla'ya selam verip işimin başına geçtim.
Normalde oturup Menekşe ablayla sohbet ederdim. Lakin şuan moralim hiç yoktu.

Bende bir tuhaflık sezdiğinin de farkındaydım. Bu eve normalde heycanla giriş yapardım. Bugün öyle olmadı. Menekşe ablanın çocuğu da onu terk etmişti, Seda'nın annesi yoktu, Kadir'in babası yoktu, Turan sevdiği kıza kavuşamıyordu, Can kız kardeşini kaybetmişti, Sultan ablasını kaybetmişti, Yunus'un babasıyla sorunları vardı, Mert'in sevdiği kız yani bizim Beyaz ondan nefret ediyordu, İbrahim Esra'yı aldatmıştı... Bitmiyordu acıları.

Artık düşünmek  yerine kulaklığımı telefondaki deliğe koyup yerleri temizleyerek şarkı dinlemeye başladım. Çünkü şuan bana iyi gelen tek şey iş yaparak müzik dinlemekti. İki saat boyunca işimin yarısını yaptıktan sonra biraz dinlenmek için mutfaktan içecek ve abur cubur alıp kulaklığımı ve telefonumu mutfakta duran küçük masanın üzerine bıraktım.

 'Benim Kararlarım' Bizim Hayatımız'( Gerçek  Bir Hayat  Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin