İş Konusu

2.2K 1.5K 1.6K
                                    

🍁 Selamun Aleyküm

🍁 Yeni Bölüme Hoş Geldiniz

🌿 Sondaki Soruyu Cevaplamayı Unutmayınız.

___________________________________________________________________

"Hadi Amca ya" Kuzenim Marya babam'ı onun yanında çalışmam için ikna etmeye çalışıyordu.
Tabikide Babam, 'Hayır ' Diyordu. Annem de Marya'ya katılıyordu. Annem, Ablam'ın öldüğü gün doğum yapmıştı. Ablam öleli iki hafta olurken, küçük kız kardeşim de iki haftadır dünyaya gelmişti.
Bu tesadüf müydü? Yada kaderimizde yaşanılan olay mıydı?


Hiçbir şeyden haberi yoktu küçük masum kız kardeşimin.
Kız kardeşime, Ablam'ın ismini koymuştum. Evet bunu ben yapmıştım. Belki bu canımızı acıtacaktı, belki bizi daha da mahvedecekti, yıkacaktı, hatırlatacaktı... Biliyorum ama yine yapmam lazımdı. İsmini "Yasemin" koymuştum. Ona bazen abla diyordum. Aynı gözler, aynı burun hepsini ablamdan almış gibiydi sanki.


Bir insan bu kadar mı benzerdi ablasına?

Tek çarem buydu. Çünkü tıpkı Ablam'ın küçüklük versiyonu gibiydi. Gözleri o kadar çok ablama benziyordu ki, bazen onun burda, yanımızda olduğunu görüyordum. Yasemin bunu bize hisetiriyordu.
İlk günlerde çok ağlamıştı. O an acaba o da Ablası'nın öldüğünü, yada yarım bırakıldığını hisetmiş miydi?


Diye düşünmeye başlamıştım. Nasıl bilebilirdi ki? Daha iki haftalık bir bebekti. Büyüyünce bunu ona nasıl söylerdim diye de düşünmeden duramıyordum. Zaman çabuk geçiyordu. İki hafta nasıl geçti anlıyamadım bile. İki hafta içinde pek de birşey olmadı.


İnsanlar baş sağlığı için yanımıza gelip, bize moral verip çekip gidiyordu. Ellerinde olsa gelmezlerdi. Kimileri zorla geliyordu, kimileri istemeyerek, kimileri gerçekten de üzüldükleri için geliyordu.
Sonuçta ellerinde güzel bahaneleri vardı o vicdansız insanların.


Merhamet ve acımadan bir gram bile haberi olmayan insanlar vardı aramızda. Ve zaten onlarda kendini belli ettiler gelmeyerek.

Aslında sevinmiştim bir yönden. Çünkü ne kadar insan ve dert varsa bir o kadar da huzur, mutluluk ve güven vardır.
Ailem açısından iyi mi kötü mü bilmiyordum ama kendim açımdan çok iyi olduğunun kanıtına varmıştım bile.


Annem'in mahvoluşunu, Babam'ın da yıkılışını ilk defa o gün, o uçurumdayken görmüştüm. İçim sızlamıştı. Bedenim artık kaldıramıyordu o çöken omuzları.


Onları öyle görünce benim de yaşama sebebim kalmamıştı. Ama küçük kız kardeşim için, annem için, babam için, arkadaşlarım dediğim kardeşlerim için hayatta kalmam lazımdı. Onlara bir evlat acısı daha yaşatamazdım.


Hatta bileklerimi kesip, kendimi öldürmek istedim. Fakat Beyaz son anda yetişip, beni durdurup, üzerine sert bir tokat vurmuştu. Beyaz, Sultan ve Güllbahar benim çocukluk arkadaşlarımdı.
Onlar da beni üzgün görmeye dayanamıyordu.


Beyaz O gün bana, 'Sende mi canına kıyacaksın? Allah'ın verdiği cana kıyacak mısın? Sende mi babanı yarım bırakacaksın? Baban seni de kaybetse buna dayanır mı sanıyorsun Alya? Peki bizi de mi bırakacaksın?' Daha fazla konuşmasına izin vermeyip, ona sımsıkı sarılmıştım. Çocuğuz hala ne yaptığımızı bilmiyorduk. Daha on yaşındaydık biz.

Ne anlardık insanları? Ne anlardık nefretten? Yaşımız küçük olmasına rağmen birçok şeyi anlıyorduk.


Doğru söylemişti. Ben onları, babamı ve annemi üzemezdim. Ben sevdiklerimi üzüp kıramazdım. Onları bırakacak kadar güçlü değildim. Onlar benim sevdiklerimdi. Ve ben sevdiklerimin acı çekmesine dayanamazdım.


 'Benim Kararlarım' Bizim Hayatımız'( Gerçek  Bir Hayat  Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin