Gerçekler

22 8 0
                                    

Aysu elini şıklattığında düşüncelerden tekrar kurtulup sohbetlerine katılmaya başladım. Kahvemden yudumlarken göz ucuyla Demir'e bakmaya çalıştığımda  suç üstünde basılmış bir suçlu gibiydim. Birazcıkta utanmıştım. Bunu fark ettiğinde  yüzünde büyük bir gülümseme belirivermişti ve bu da anlamadığım bir şekilde  hoşuma gitmişti.

''e  gençler napıyoruz bakalım?'' diye sorarak kahvesine doğrulan Aysu gözlerimin içine baktı doğruca.

''Bilmiyorum. Annem için gerçekten endişeleniyorum. Napacağını, nasıl hissedeceğini az çok tahmin edebiliyorum. Çok üzülecek.'' diye cevapladım.

Kahvesinden son yudumu alarak yanıma oturdu Demir ve elini omzuma koyup  ''merak etme hep birlikte üstesinden geleceğiz'' diyerek yine hep  destekleyeceğini yanımda olacağını hissettirmişti.  Son zamanlarda ona gerçekten minnettardım. İyi olmamın sebebi oydu.Birkaç gün öncesine kadar ondan kurtulmaya çalışırken şimdi yanımdan ayrılsın istemiyordum. Sanırım bu süreç bizi birbirimize daha  çok bağlayacaktı. Arkadaşlarımın ve ailemin desteğiyle bunu hep beraber atlatacaktık. Bildiğim ve emin olduğum şey onların desteği olmadan bunu yapamayacak olmamdı.

    Malum an gelip çatmıştı.Bu sabah annemi olanları anlatacağımı söyleyerek Harun amca ile birlikte çağırmıştım. Aysu ve Demir de beni yalnız bırakmamıştı. Harun amca ve annem anlatacaklarımı merak ve endişe içinde bekliyordu. Tabi öncesinde Demir havadan sudan birkaç konu açarak ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. İyi olmam için çabaladığını gördükçe ona olan sempatim her geçen gün daha çok artıyordu.

''Anlatın bakalım ne geveliyorsunuz yarım saattir.'' diyerek asıl konuya girmeye çalışan Harun amcaya baktım ve derin bir nefes alarak ;

''sanırım hastayım.''dedim .

''Sanırım hastayımda ne demek Duygu?''

Demir;

'' Sevgi anne,Duygu'nun amnezia sorunu var.'' Demir'in açıklamasına büyük bir hışımla

''bu da ne demek oluyor?'' diyerek ağaya kalktı ve olanları anlamaya çalıştı. Harun amca ise ne olduğunu anlamış dehşetle bana bakmıştı. O  an tüylerim diken diken olmuş istemsizce gözlerim dolmuştu. Aysu olayları tüm açıklıkları ile anneme anlattıktan sonra ağlamaya başlayarak bana sarılmıştı. O an kendimi çok çaresizce hissetmiştim. Ortalığı derin bir sessizlik bürümüş herkesin düşüncelere dalmasına neden olmuştu. Kim bilir neler düşünüyordu. Kahrolmuştu belliydi. Ama onu rahatlatacak bir şeyim yoktu. Ne onun için ne de kendim için. Ne yapacağımı bilemiyorum. Müsadelerini alıp yukarı odama cıkmıstım. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı çünkü aşagıdaki ortamdan baya gerilmiştim sebebinin hastalığım olmasını düşünürsek epeyce bir rahatsız ediciydi. Uyuyup dinlenmem sonrada annemle detaylıca konuşmam gerektiğini  düşünerek insanların gitmesini beklemeden  kendimi uykunun kollarına teslim etmiştim.

Demir
Ortam o kadar gergin ve kasvetliydi ki ne yapacağımı ne diyeceğimi bilememiştim.Ne yapılabilirdi ki sonuçta?

''Demir!''dedi  Sevgi anne kızgın bir ses tonuyla.

''Efendim Sevgi anne?''

''Ne zamandır biliyorsun?''

''Bizde çok yeni öğrendik sevgi anne.Sana söyleyecektim ama Duygu istemedi.''

''Allahım kafayı yicem!'' diyerek babama ''bildiğin bir doktor var mı?'' diye sordu ve çaresizce babama sarıldı. Aysu ile onları bırakıp dışarı hava almaya çıkmıştık. Sahi kenarında biraz da olsun yürümek iyi gelecekti. Sevgi anneyi babam rahatlatabilirdi bir tek. Hepimiz zor zamanlardan geçecektik. Özellikle Sevgi anne ve Duygu.

''Demir'' diye seslendi Aysu.

''Dinliyorum.''

''Biliyorsun yarın uçağım var. Lütfen Duyguyu yalnız bırakma olur mu?''

''Tabii ki bırakmam. Bırakamam. Sende kusura bakma bu olaylar yüzünden seninle de ilgilenemedik pek.''

''Olur mu öyle şey. O kadar sorunun ortasında bile ilgileniyorsunuz. Ne kadar teşekkür etsem az.''diyerek çalan telefonunu yanıtladı. Etrafıma bakarken  Semih'i görmüştüm. Balık  tutuyordu orospu çocuğu. Aysu telefonda konuşmaya devam ederken Semih'e yaklaşarak ''selam bebek''diyerek elimi uzattım. Elime vurarak ''sikti git'' demesiyle kendimi tutamayıp kahkahayı basmıştım. Çok seviyordum insanlarla uğraşmayı.Özellikle benden nefret eden kesimle. Zaten Semih'ten nefret ediyordum Duygu'ya olan ilgisinden dolayı. Gözlerini dikip sert sert bakmaya başladığında yumruğumu gösterip 

''tekrar tadına bakmak ister misin '' diye sordum ve ardından pis pis sırıttım. Tam cevap veriyorken Aysu'nun gelmesiyle mecburen uzaklaşmak zorunda kaldım lakin orta parmağımı da göstermeden edemedim ki o da aynı şekilde işaret çekmişti.Ah Aysu tamda gelecek zamandı. Bir güzel dövseydim şu çoğu çok iyi olacaktı. Eve gittiğimizde  babamda gelmişti. Acaba ne yapmışlardı? Sevgi annenin ve Duygu'nun durumunu çok merak ediyordum.

Duygu

Günün ilk ışıklarıyla erkenden uyanmıştım. Erkenden yatınca maalesef geç uyanmak pekte mümkün olmuyordu.Ama yine de iyi ve huzurlu bir uykuydu tüm olanlara rağmen. Belki de annemin biliyor oluşunun verdiği rahatlıktı. Duş aldıktan sonra aşağıya inmiştim. Annemde erkenciydi bugün. Erkenden uyanmakla kalmamış aynı zamanda gerçekten çok güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. Biraz konuştuktan sonra kahvaltıya başlamıştık. Başlayana kadar kurt gibi aç olduğumu fark etmemiştim bile. Kahvaltıdan sonra annemle hastalığım hakkında ve yapmamız dikkat etmemiz gereken şeyleri konuşmuştuk. Aysu bugün gideceği için hastaneye yarın gitmek zorundaydım. Zaten pek ilgilenememiştim. Bu yüzden kendimi biraz kötü hissediyordum. Ama kendimi iyi hisseder etmez İzmir'e sürpriz bir gidişle telafi edecektim sadece şu sıralar değildi. Anneme sarıldıktan sonra Demir'e gitmiştim. Aysu oradaydı ve ikisi de beni gördüğüne sevinmişti. Düne göre daha iyiydim ve bunu onlar da fark ediyordu.

Sonunda Aysu uçağına binmişti. Ben ve Demir ise geri dönmüştük.

''Gitme vaktim aptal.''

''Demiir aptal demeyi kes sinir bozucu oluyorsun.''

''Hay hay efendim.''

''Gidiyor musun?''

''Bir kaç işim var aptal halletmem lazım.Akşam görüşelim mi?''

''Neden görüşelim?''

''Sevgilinle baş başa bir yemek?''

''Ohooo sen benden beter çıktın.  Sende şizofrene bağlıyorsun iyice.'' diyerek Demir'e baktım. Gülüyordu. Sanırım benle uğraşmaktan asla vazgeçmeyecekti. Demir gittikten sonra aklıma Mert'in gelmesiyle küçük ve şirin büjiterisini  ziyarete gitmiştim. Beni gördüğüne şaşırmıştı biraz e sonuçta beklemiyordu. Bende gelmeyi planlamıyordum aniden aklıma gelen bir fikirdi. Geçirdiğimiz hoş ve güzel sohbetin ardından annemi aramasıyla eve gitmiştim. Mert çok iyi bir insana benziyordu. En azından Semih ve Demir'den biraz farklıydı. Daha olgundu düşünce yapısı olarak Lakin bir anda neden üçünü bir biriyle karşılaştırdığımı anlamıştım. Kendi kendime gülmüştüm. Ne  komik durumlara sokuyordum kendimi böyle derken  Demir yine her zamanki gibi evimize damlamıştı ama bu defa değişikti. bir telaşlıydı ve benden bir şeyler saklıyor gibiydi. Ne olduğunu hiç anlamamıştım.

Annemden izin alarak beni dışarı çıkarmıştı. Aslında çıkmazdım ama neler olduğunu epeyce merak etmiştim. Huyum kurusun...

''Demir neler oluyor?''
''Neler olduğunu birazdan anlayacaksın ama gidene kadar soru sorma olur mu?''
''Tamam.'' dedim ve Demiri takip etmeye başladım. Gittiğimiz yol yavaşça karanlık ve sessiz olmaya başlamıştı ki bu da beni bir tık korkutmuştu...

AptalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin