Playlist: Her Şey Seninle Güzel - Cem Adrian
Beklenmedik bir anda, ayrılık gelip çatsa...
Seninle paylaştığım bir gün yeter bana.
Fatoş, karşısındaki adamın tüm içtenliğiyle yaptığı bu teklife ne cevap vereceğini bilmiyordu. Az önce onun yaptığı gibi zaten kulağının arkasına alınmış olan saçlarına kendisi de aynı şekilde dokunurken vereceği cevabı düşünüyordu. Bu esnada bakışları da bir anlığına ayaklarının ucunu bulsa da yeniden gözlerine yükselmişti. Eğer hayır derse ne yapacaktı? Eve gidip o odaya tıkılacaktı yine. Üstelik telefonu da yokken sıkıntıdan patlıyordu tüm gün. Ama evet derse hem farklı bir gün geçirmiş olacaktı hem de günün sonunda telefonuna kavuşacaktı. Bu sefer de vermezse zorla alacaktı. Öte yandan onu merak ettiği gerçeğini kendine itiraf etmişti zaten. Bir öyle, bir böyle olan bu adamı gerçekten merak ediyordu. Tanıştıkları günden bu yana o kadar dengesiz ve gizemli davranıyordu ki, merak etmesinde bir mahsur yoktu. Onun da tabiriyle gerçek Neco'yu tanımaktan bir zarar gelmezdi. Düşmanını da tanımak lazımdı nihayetinde. Ve gerçekten bunca olan bitenden sıkılmıştı. Her şeyi ve tüm o kavga gürültüyü geride bırakıp, onlardan uzak bir gün hayal gibiydi. Ayağına kadar gelen bu fırsatı tepmek düpedüz aptallık olacağından kararını vermişti.
"Tamam." Neco'nun yüzünde güller açarken, hemen bakışlarını sertleştirdi. "Seni tanımak zerre umurumda değil. Sadece nefes almaya ihtiyacım olduğu için." Bu cevabın onu bu kadar mutlu edeceğini tahmin etmemişti ama adamın gözlerinin içi gülüyordu.
Neco ellerini havaya kaldırdı. "Tamam, öyle olsun." Ellerini indirirken de ekledi. "Yalnız bir ricam var." Fatoş, 'Neymiş?' dercesine suratına baktı. "Gözlerindeki nefreti bir kenara bırakacak ve beni düşmanın olarak görmeyeceksin. En azından bugünlük."
Kollarını göğsünde birleştiren Fatoş, "Nasıl olacak o?" diye sordu. "Biz düşmanız sonuçta."
Bıkkın bir nefes verdi adam. "Sen benim düşmanım değilsin Fatoş. Biz düşman değiliz. Benim düşmanım sadece abin. Ne sen, ne de ailenin geri kalanları benim düşmanım değil." Boz'u özellikle belirtmesine gerek bile yoktu. "Eğer sen de nefretini bir kenara bırakıp benim, ailenden kimseye zarar vermediğimi hatırlarsan her şey daha kolay olur." Gerekirse her gün bunu yüzüne söyleyip hatırlatacaktı. O kalın kafası alana kadar durmaya niyeti yoktu.
Neco doğruyu söylüyordu. Ailesinden kimseye o bir zarar vermemişti. Ama unuttuğu bir şey vardı ki; ailesi, kendi ailesine büyük zararlar vermişti. Ve abisi Ramo, onun için her şey demekti; babası, abisi, her şeyi. Yine de şimdi bu konuları açıp sokak ortasında kavgaya tutuşmak istemiyordu. Cevap olarak sadece arabaya yürümekle yetindi. Neco da arkasından gidip, ondan önce davranarak kapısını açtı ve buyur etti.
Neco, bugün için bir plan hazırlamamıştı. Sadece onu evden çıkarıp herkesten uzak bir yerlerde vakit geçirmek istiyordu. Onun yanındayken hiç olmadığı kadar huzurlu ve mutluydu. Beraber arabanın içinde yan yana oturmak bile yetiyordu bunun için. Ama Fatoş için daha fazlasının gerektiğini biliyordu. Bu yüzden ne yapacaklarına karar vermişti. Bu hayatta onu mutlu eden nadir şeyleri bir araya getirmekten daha iyi bir seçenek olamazdı.
Sessiz geçen araba yolculuğunun sonunda büyük bir spor salonunun önüne geldiklerinde durdu. "Evet, geldik." Kemerini çözüp Fatoş'a baktı. "Hadi."
Fatoş, bir ona bir de spor salonuna baktı. "Burası mı? Burada mı tanıyacağım Necati Yıldırım'ı?" Son soru gayri ihtiyari çıkmıştı ağzından. "Sen öyle dediğin için..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELECEĞİN BURADA | NECFAT
General Fiction"Senin geleceğin burada," dedi adam, yanındaki yastığa vurarak. Başkasını seven karısının bunu anlamasını istiyordu. Ona, kendinden başka çıkış yolu yoktu. "Seni sevmeyen, seni istemeyen birini neden bu kadar zorluyorsun?" dedi kadın, asla sevmeyece...