Playlist: Harun Kolçak & Gökhan Türkmen - Yanımda Kal
Yanımda kal, yanımda kal.
Düşlerin yetmez ki bana.
Yanımda kal yanımda kal.
Çok geç rastladım sana.
Fatoş, zemin katta kapatıldığı odada otururken az önce olanları düşünüyordu. Nasıl olmuştu da birden o silahı ateşlemişti, aklı almıyordu. Neco üzerine gelip de kendini zorlayacak korkusuyla basmıştı tetiğe. Kendine, onun imkansız olduğunu hatırlatması için yanına aldığı silahla neredeyse öldürüyordu onu. Sanki düşmanının canına kastetmiş gibi acımadan sıkmıştı. Amacı öldürmek değildi aslında. Sadece onun bir korkak olduğunu düşündüğü için korkutmak istemişti ama o aptalın da tam zamanında cesaret gösterisi yapacağı tutmuştu. Daha doğrusu sıkacağına inanmamıştı ve Fatoş da sözünün arkasında durmak zorunda kalmıştı. Dünden sonra inanır mıydı adam?
Dizlerini kendine çekip de kollarını etrafına sararak çenesini de diz kapaklarına dayadı. Peki ya hala düşmanı mıydı Neco? Dünden beri bundan emin değildi ama emin olması gerekiyordu. Sağlam durması gerekiyordu. O, babasının katillerinin oğluydu. Dedesi ve babası bir olmuş, babasını öldürmüşlerdi. Küçüklüğünden beri bu hikayeyle büyümüştü Fatoş. Yıldırımlar'dan nefret ediyordu. Küçüğünden büyüğüne, hepsinden. Ailesi için buradaydı. Abisi bu anlaşmaya mecbur kaldığı için bu zindandaydı. Neco, onun gardiyanı değildi belki ama bencil ve şımarık bir zengin çocuğuydu. Biraz anlayışlı davrandı diye onun kim olduğunu unutacak değildi. Az önce de görmüştü ki; bir öpücükle havaya girmiş, öpmek için izin alan o adam gitmiş ve yerine izin almadan öpmeye kalkan, açıkça kendisini istediğini söyleyen biri gelmişti. Dengesizin tekiydi.
"Seni istiyorum Fatoş," demişti açıkça.
Fatoş'un korktuğu başına gelmişti işte. Dün, sahilde aklı bir anlığına uçtu diye başına geliyordu tüm bunlar. Sırf merakından, kendinde bile olmadığı bir anda onu öptü diye. Bakalım bu öpücüğün cezasını daha nasıl ödeyecekti? Nasıl dolanacaktı ayağına o dudakların tadı?
Neco kendisini istediğini söylediği için suçluydu da gözlerini kapattığında Neco'yu gören, zihni Neco'yla dolu olan kendisi suçlu değil miydi? Suçluydu. Hem de baştan aşağı. Onu öptüğü için ne kadar suçluysa, edepsiz hayallerine onu misafir ettiği için iki katı suçluydu.
Yasak olan düşünceler şimdi bile kendini suçlamak için karşısına geldiğinde bedeninin ürperdiğini hissetti. Anlaşılan tehlikeli bölgedeydi yine. En çok uzak durması gereken yerdeydi ve sürekli o kıyılarda geziyordu.
Kollarını çözüp oturduğu yerden kalkarak küçük odada birkaç adım attı. Unutmalıydı. Neco'dan dünü unutmasını isterken kendisi de bu iki günü unutmalıydı. Onun aklında kalan tek şey Neco'nun üzerine yürüyüp kendisini zorlamak istediği an olmalıydı. Ve tabii ki tüm düşüncelerini dolduran başka biri olmalıydı. Eskiden olduğu gibi sadece buradan kurtulup ona ve ailesine kavuşmayı beklemeliydi. Sonrası hep istediği, yıllardır hayal ettiği gibi olacaktı zaten. Beyaz gelinliğini Boz için giyecekti. Onunla bir yuva kuracaklardı. Burası ve buradaki adam geride kalacaktı.
Odanın içinde dolanıp durmaktan yorulduğunda koltuğa oturdu tekrardan. Acaba nasıl olmuştu Neco'nu yarası? İşinde çok iyi bir doktorun geldiğinden ve hemen müdahale edeceğinden emindi. Hastaneye gitmediklerini biliyordu. Aslında gitselerdi kendisini ele verirler miydi, kestirememişti. Neslihan bu fırsatı kullanmak istese de Süleyman Ağa'nın engel olacağını düşündü. Sibel abisinin yanında olduğu sürece kendine bir şey yapamayacaklarını biliyordu. Yapmaya kalksalar da abisi müsaade etmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELECEĞİN BURADA | NECFAT
General Fiction"Senin geleceğin burada," dedi adam, yanındaki yastığa vurarak. Başkasını seven karısının bunu anlamasını istiyordu. Ona, kendinden başka çıkış yolu yoktu. "Seni sevmeyen, seni istemeyen birini neden bu kadar zorluyorsun?" dedi kadın, asla sevmeyece...