"Ya arkadaşım, çok yakın bir arkadaşım. Hem merak etme sevgilisi var."
Yoongi'nin siniri hâlâ geçmemişti. Ve jimin onu nasıl sakinleştireceğini biliyordu.
Yavaşça onun yanına yaklaşmış ve açık bacaklarının arasına girmişti. Büyük olan ise hemen dikkatini küçüğüne vermişti. "Sinirlenmenden hiç hoşlanmıyorum."
"Bende hoşlandığın şeyleri söylemeni tercih ederim." Demişti Yoongi. "Dudağındaki o piercing, beni gerçekten mahvediyor."
Büyük olan güzel bir gülüş sergilemiş ve kolunu, bacaklarının arasına girmiş olan küçüğünün beline atmıştı. Kendisine çekip, kucağına oturtmuştu.
"Hmm, başka nerelerimi seviyorsun?"
"Ellerini çok seviyorum, aşkım."
"Beni bazen çok zorluyorsun, kendimi tutamamaktan korkuyorum."
"Neden kendini tutuyorsun?"
Bu Yoongi için son duraktı. Dudaklarını, dolgun ve güzel dudaklara yapıştırmış ve o gün tuvalette yaşadıkları gibi bir öpüşme olmaya başlamıştı. Dudakları birbirini parçalıyor ve asla ayrılmıyorlardı. Güzelce dolgun dudakların tadına bakıyordu ve buna doymayacağını çok iyi biliyordu.
Büyük olan dilini, ağzının içine ittiğinde Jimin sesli bir inleme bırakmıştı. Bu da yine Yoongi'yi etkilemişti. Söz konusu küçük olan olunca, Yoongi gerçekten çabucak etkileniyordu.
Nefessiz kalınca dudakları ayrılmış ve büyük olan küçüğünü hızlıca altına alıp, boynunu emmeye başlamıştı.
Jimin ise Yoongi'nin kendisini bu denli istemesine mutlu oluyordu. En az kendisi kadar Yoongi de yanıyordu.
Köprücüklerine dişlerini geçirmesi Jimin'in altında daha çok kıvranması için bir sebepti. "Yoongi"
Sürekli adını söyleyen küçük, gerçekten sınırlarını zorluyordu. Boynuyla ilgilenmeyi bıraktığında, gözleri kendi altındaki şişliğe kaymıştı. Ardından jimin'e baktığında onunda büyük bir şişliğe sahip olduğunu görmüştü.
"Yoongi." Küçüğün kısık ses tonunu görüp, gözlerine baktı. Terlemiş saçları ile tam gözünün içine bakan Yoongi, gerçekten onu azdırıyordu.
"İleri gidelim, benimle ilgilenmeni istiyorum."
Büyük olan üstündeki tişörtü çıkarıp attığında, Jimin bakakalmıştı. Bembeyaz ve hafif kaslı vücudu, hayran kalınasıydı.
"Güzelim benim, yavaş yavaş ilerleyelim."
"Ben artık yavaş olmak istemiyorum."
"Jimin, sen neden benim sınırlarımızorluyorsun?"
Küçük olan tişörtünü ardından yavaşça pantolonunu çıkartmıştı.
"Kendimi sana bırakıyorum, Yoongi. İstediğini yapabilirsin."
Büyük olan kararan gözleri ile küçüğünün, kendisini ona bırakmasını izliyordu ve en sonunda konuştu.
"Pantolonumu çıkart."
Jimin itaatkâr bir şekilde, Yoongi'nin önünde eğilmiş ve pantolonunu yavaşça dizlerine kadar indirmişti. "Seni ne kadar çok istediğimi biliyorsun değil mi, Jimin?"
Küçük olan başını sallamış ve küçük ellerini, büyüğünün iç çamaşırına götürmüştü. "Durmak istersen duralım." Yoongi gerçekten, Jimin'i zorlamak istemiyordu.
İç çamaşırı çıkartmış ve büyük penisi elinin arasına almıştı. Bu olay kesinlikle büyük olanın kafasını geriye atıp, inlemesine neden olmuştu.
Yavaşça çekiştirmişti ilk önce ama sonradan ağzına almasıyla, Yoongi'nin ağzından çıkan sesler yükselmişti.
Hafifçe başını ileri geri yaptığında, büyük olanın eli saçlarına girmişti ve yavaşça yönlendirmeye başlamıştı. Büyüklüğünden ve acemiliğinden dolayı hepsini ağzına alamıyordu ama bu Yoongi'ye yeterdi bile.
"Bebeğim, ah evet harikasın." İnlemeleri arasında konuştuğunda, Daha çok emmeye başlamış ve büyük olanın saçlarından tutup kendisine sertçe davranması, onun hoşuna gitmişti. Yoongi kesinlikle deliler gibi zevk alıyor ve Jimin'in sıcak ağzının tadını birde kendi bakmak istiyordu yine de küçüğünü zorlamayacaktı.
"Sanırım geleceğim, çekil güzelim." Ama küçük olan çekilmemiş ve büyüğünün sıvısını yutmuştu.
Ardından penisi ağzından çekmiş ve soluklanmıştı. Min Yoongi'yi böyle inletebildiği için kendiyle gurur duymuştu.
Büyük olan, küçüğünün elini tutmuş ve ayağa kaldırmıştı.
"Mükemmelsin sen, meleğim benim."
...
ben ne yazdım utanıyorum biraz arkadaşlar ama bence sevişmeleri lazım artık yakınlaştırmam gerekiyordu
