Beş/пять

511 47 8
                                    

Dudaklarını istekle öpen çocuğun belini sardı. Hızlı bir hareketle kendisininkine göre ufak olan bedeni altına aldı. Beline dolanan bacaklardan birini tutarken kendini ona bastırdı. 

Karnında dolanan sıcak el daha da aşağıya inip sertliğini kavradığında titrek bir nefes verdi. Emdiği dudaklardan kopup beyaz boynu talan etmek için başını eğdi. Dişlerini geçirdiği an da ufak bir çığlık duydu. Kendisini okşayan el biraz daha hızlanmıştı şimdi. 

"Daha ne kadar uyuyacaksın acaba?!"  Stasya'nın öfkeli sesi evi titretirken onlara yaklaşan adım sesleriyle altındaki çocuk telaşla ellerini ondan çekti ve kalkmaya çalıştı. 

Pavel sinirle ellerini saçlarına daldırdı ve kendini sırt üstü yatağa attı. Önünde engel kalmayan çocuk hızla doğrulup yerdeki pantolonunu üzerine geçirdi.

"Sikeyim! Nereye saklanayım?!"

Pavel rahatlamamanın verdiği sinirle başını iki yana salladı. 

"Saklanma ve giyinme. Yatağa gir, birazdan devam ederiz."

Sarışın çocuk şaşkınlıkla baktı çırılçıplak uzanan adama. Bu rahatlık nereden geliyordu? Stasya kapının önünde gördüğü tişörtle olduğu yerde durdu. Derin bir nefesle sakinleşmeye çalıştı ve eğilip tişörtü aldı, elinde buruşturdu. Karısı mıydı? Sevgilisi? Rusça konuşuyordu yani kız kardeşi falan da olabilirdi. 

"Pavel!" 

Kapıyı hızla açıp içeri dalınca hızla tişörtünü üstüne geçirmeye çalışan çocukla gözgöze gelmişti. Ama hedefi o olmadığından görmezden gelip yataktaki çıplak adam ilerlemiş ve tişörtü üzerine fırlatmıştı. 

"Sik meraklısı! Sana sabah erkenden kalk ajansa gel demedim mi ben?! Peki sen ne yapıyorsun?" Eliyle kapıdan sessizce çıkmaya çalışan adamı gösterdi. "Birilerini becerme peşindesin!"

Şimdi Türkçe konuşmaya başlayan kadının dedikleriyle kızardı.  Sanki sadece oturup bir şeyler içmişler de şimdi iftiraya uğruyormuşçasına bir utanç sardı adamı. Öyle ki hareket etmedi ve olacakları izlemeye koyuldu. Okkalı bir tokat yiyeceği kısım daha gelmemiş miydi?

"Özel hayatımın içine ediyorsun." Pavel yerden aldığı çamaşırını giyinirken yakındı. 

Stasha, onun bu umursamaz hallerine katlanacak gücü kalmadığını belli edercesine ovdu anlını. Aldığı en aptalca karar en yakın arkadaşının menajeri olmaktı. Tek dayanağı aldığı para ve arkadaş olmalarıydı. 

"Pekalâ..." dönüp kapıdaki sarışına ilerledi ve zorlama bir tebessümle omzunu patpatladı. "Sen, hemen buradan gidiyorsun. Ve eğer onunla ilgili bir söylentiye ya da habere neden olursan-" parmağıyla arkasındaki herifi gösterdi. "Hoş şeylerle karşılaşmazsın. Tamam mı?"

Kendisine ateş eden gözlerle karşılık başını salladı ve hızla Pavel'in onu eve soktuğu arka kapıya ilerledi. Stasya telefonunu çıkarıp şoföre arka kapıya gitmesi ile ilgili bir şeyler söyledikten sonra telefonu çantasına attı ve banyoya ilerleyen adamın arkasından bıkkınca nefeslendi. 

"Hemen çıkmamız lazım diyorum. Giyinsene!"

"Stasya." eliyle önünündeki dağı gösterdi. "Bu halde ortada kalma sebebim sensin zaten. İzin ver de asılayım."

Tekrardan rusça konuşmaya başladığıne göre harbiden sinirlenmişti. İşler daha fazla yokuşa gitmesin diye sessizce odadan çıktı bıkkın menajer.


                              ○•°•○•°•○•°•○•°•○•°•○•°•○

Pavel (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin