╭──╯ . . . . .🍂🐈 . . . . . ╰──╮
Yeni bir gün demek, yeni başlangıçlar demektir. Hermione, ilk gece çok düşünmüştü. Planda kendisini Narcissa Malfoy'a yakınlaştırmayı planlıyordu. Fakat Narcissa Malfoy, kedileri güllerini ezdikleri için istemiyordu. Hermione, Draco'nun dünkü tutumuna karşı, ona yanaşmayı planladı. O, kedilere annesinden daha sıcak bir tutum beslemişti. Ya da Hermione'ye öyle gelmişti?
Hermione kutuların içindeki yiyeceklerden bir şeyler atıştırıp kedi formuna döndü. Malfoy Malikanesi'nin yolunu tuttu. Bu sefer demir kapıdan içeri girmeyecekti. Dıştaki sınır çalılarının etrafında gezinecekti. Draco Malfoy illaki dışarıya çıkardı. Bu sırada da ona yanaşacaktı.
Simetrik bir şekilde kesilmiş çalıların yanında yürüyordu. Arkasında birinin koştuğunu fark ettiren sesli adım seslerini işitti. Boynunu çevirip arkasına baktığında Draco Malfoy'u gördü. Sanki bir şeye yetişmeye çalışıyormuş gibi var gücüyle koşuyordu. Hermione ayağının dibindeki büyük fakat kendisinin itebileceği ağırlıktaki bir taşı Draco'nun yoluna itekledi ve hemen yanındaki çalıların içine girip saklandı. Draco iyice yaklaşmıştı ki, ayağı Hermione'nin koyduğu taşa takıldı ve sert bir şekilde yüz üstü yere düştü.
Hermione gülmemek için kendisini zor tutuyordu. Kedi formunda olduğu için gerçek bir kahkaha sesi olmayacaktı belki ama garip sesler çıkacağını da biliyordu. Hogwarts'ta kendisine yaptıklarının küçük bir rövanşı diye düşünmüştü. Draco kafasını yana çevirse kendisinin parıldayan sarı gözlerini hemen görebilecek durumdaydı.
Draco uzun bir süre yerden kalkmadı. Çimlerin arasında düştüğü pozisyonda uzanmış yatıyordu. Hermione, önce öldüğünü sandı. Fakat sonra bunun çok saçma bir düşünde olduğunu ve sırtının inip kalktığını görünce nefes aldığını fark etti.
Bir süre geçtikten sonra Draco hâlâ kalkmamıştı. Hermione olduğu yerden çıkmaya karar verdi. Çalıların arasından çıktı ve Draco'nun yanına gitti. Tamamıyla kedi gibi davranmaya çalışıyordu. Kafasını, Draco'nun kafasına yaklaştırdı ve kokladı. Koklamasıyla şaşırması bir oldu. Muggle şampuanı mı kullanıyordu?
"Miyav." Draco'dan ses seda gelmedi. Hermione, Draco'nun sırtına çıktı. "Miyav."
Draco'dan bir kıkırdama sesi geldi. Sırtüstü döndü, dönerken de Hermione'yi iki eliyle kavradı ve havaya kaldırdı. "Çalının içinde olduğunu görmüştüm. Benim gözümden bir şey kaçmaz." dedi ve göz kırptı. "Eh madem oradaydın kımıldamadan dursam, ne yaparsın diye merak etmiştim. Ayrıca sana git demiştim kedi. Eh bir yere Buharlaşıp seni koymak daha mantıklı gelmeye başladı."
Hermione'nin içini dehşet sarmıştı. Eğer böyle bir şey yaparsa, planları suya düşecekti, her şey iptal olacaktı. "Miyav."
"Şans senden yana, tatlı olmasaydın şimdiden bunu uygulamıştım."
Hermione o kadar rahatlamıştı ki Draco'nun dedikleriyle, keyfi aniden tekrar yerine geldi.
"Ben gidiyorum artık. Etrafta dolanmasan iyi olur. Gülleri ezmemen gerek, yoksa annem gerçekten sinirlenebilir. Annemin sinirini görmek istemezsin... Bir keresinde küçükken annemi gerçekten çok sinirlendirmiştim ve sonu hiç iyi bitmemişti. Bana Muggle'ların arasında bir gün geçirtmişti ceza olarak, cidden! Ama annemi sinirli biri olarak düşünme, o hayatımda görebileceğim en iyi anne. Çok merhametli, sabırlı ve fedakar birisi." Draco, sustu. Hermione'yi yere bıraktı ve uzaklaştı. Uzaklaşırken kendi kendine gülümsüyordu. "Bir kediyle konuşuyorum, sanırım deliriyorum." diye mırıldandı ve gülümsemesi daha da arttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Animagus | dramione
FanficII. Büyücülük Savaşı'ndan sonra ortalık sakin ve huzurluydu ancak bu huzurun sonsuza kadar süreceğinden şüphelenen kişiler vardı. Her ne kadar Ölüm Yiyenler korkunç günden sonra kendilerine dair hiçbir işaret vermemiş olsalar bile onları her an tekr...