╭──╯ . . . . .🍂🐈 . . . . . ╰──╮
Hermione, Malfoy Malikanesi'nin biraz uzağındaki ormana Buharlaştı. Kendi kendine konuşurken, bahsettikleri ağacı aramaya yöneldi. Ormanın çok da derin olmayan ama çok girişte de olmayan kısmına doğru yürüdü. Ormana hafif sis bastırmıştı, şehirden uzak olduğunu hissettiren kendine has toprak ve ağaç kokusunun baskın olduğu doğa kokusu vardı havada. Bahsedilen ağacı bulduğunda etrafını kolaçan etti ve birden kediye dönüştü. Artık orada Hermione Granger değil, kahverengi ve kabarık tüylü bir kedi duruyordu.
Kedi formundaki Hermione, ağacın kovuğundan içeri girdi. Bahsedildiği gibi hafif bir düşüş yaşadı. Küçük bir açıklığa gelmişti şimdi. Karanlıktı, tek ışık kaynağı ağacın kovuğundan gelen güneşti. Hermione insan formuna döndü ve asasını çıkarıp "Lumos!"diye mırıldanarak ışık yaktı. Etrafına bakındı, kutuların olduğunu fark ettiğinde yanlarına gidip birisinin içini açtı ve denildiği gibi yiyecek depolanmış olduğunu gördü. "Güzel..." dedi kendi kendine.
Kafasını kaldırıp kovuğa baktı. Ağacın kalın bir kökü aşağıya doğru sarkmıştı. Yukarı kedi formunda tırmanarak dönebilirdi yalnızca.
Hermione kedi formuna döndü ve ağacın kökünden yukarı doğru çıkmaya başladı. Kovuktan da dışarı çıkınca geri insan formuna dönmedi, kedi haliyle ihtişamlı malikaneye doğru yürümeye başladı. Malikanenin demir kapısının önüne vardığında aralardaki boşluklardan sıyrılarak geçti, geçerken de kedi olmanın avantajlarını sevdiğini düşündü.Malikanenin bahçesinde dolanmaya başladı. Narcissa Malfoy'a kendisini sevdirtip eve alınmayı planlıyordu. Malfoy Ailesi'nden en merhametli ve yumuşak kalpli onun olduğunu düşünerek Narcissa'yı seçmişti.
Salına salına malikanenin ön tarafını iyice taradı. Hiç kimselerin olmadığına kanaat getirdiğinde arka tarafa gitmeye karar verip oraya doğru yöneldi. Arka tarafa geçtiğinde pergolada oturan Narcissa Malfoy'u gördü. Onu görünce birden duraksadı. Kalp atışları hızlanmıştı. İçine başaramazsa ne olur diye bir korku düşmüştü aniden. Ancak bu çok kısa süre sürmüştü, hızlıca cesaretini topladı ve duruşunu dikleştirdi. Kendinden emin adımlarla pergolaya gitti. Pergolanın bir köşesindeki direğe yaklaşıp mırlamaya başladı. Mırlama sesleri Narcissa'nın dikkatini çekmiş olacaktır ki, kafasını kedi formundaki Hermione'ye çevirdi.
"Ah..." dedi Narcissa ve etrafına bakındı. Uzaktan kendisine doğru gelen oğlunu görünce ona seslendi. "Draco, buraya gel!"
Draco Malfoy, elleri pantolonun cebinde umursamaz tavırların üstünde atmaya çaban gösteren beden diliyle usulca annesinin yanına gitti. "Ne oldu?" diye sordu.
"Kediyi bahçeden çıkarır mısın canım? Bahçedeki gülleri eziyor."
Draco, kafasını kediye çevirdi. Kedi şimdi mırlamayı kesmişti. "Tamam." dedi annesine ve kediye yaklaştı.
Eğilip kediyi kucağına aldı. Göz hizasında kaldırdı ve gözlerini kısarak, dikkatle baktı. Kedinin gözlerinin çok güzel olduğunu ve anlamlı anlamlı baktığını düşünmekten kendini alıkoyamadı. Kediyi göğsüne bastırdı ve demir kapıya doğru yürümeye başladı. Hermione zor nefes alıyordu. Draco kendisini iyice göğsüne bastırmıştı. Ciğerleri, Draco'nun kendine has kokusu ve kıyafetine sıkılmış bir o kadar ferah bir o kadar da yoğun olan erkek parfümü kokusuyla dolup taşmıştı.
Hermione etrafını göremediği için duyduğu bir sesle demir kapının açıldığını anladı.
Nihayet Draco'nun kokusu yok olduğunda, kucağından indiğini anladı. Hermione, Draco'ya baktı. Draco da, Hermione'ye baktı. Draco kaşlarını çattı. "Hadi gitsene kedi." dedi ve kollarını göğsünde birleştirdi."Miyav."
"Miyav mı? Git diyorum, git."
"Miyav."
"Bak şu ayaklarını kullanarak git. Gülleri eziyormuşsun. Ayaklarını kullanmayı mı bilmiyorsun? Dur sana göstereyim."
Draco, Hermione'ye eğildi. Öndeki iki ayağını yürütmeye çalıştı. Hermione artık gitmesinin gerektiğini anladı. Kendisini içeri aldırtamamıştı. Draco'ya son bir bakış attı ve yürüyerek ormana doğru gitti. Etrafına sürekli göz atarak ormanın derinliklerine doğru ilerledi. Kovuk olan ağacın yanına varıp içeri girdiğinde, insan formuna döndü.
İnsan formuna dönmenin rahatlığıyla, cüppesininin cebinden asasını çıkardı. Patronus ile Harry ve Ron'a mesaj gönderdi. Onlara iyi olduğunu, daha içeri giremediğini söyledi.Patronusu gözden kaybolurken yere kutuların arasına oturdu. Kutulardan birini açtı ve elini soktu. Eline ilk değen şeyi aldı ve kutudan çıkardı. Bir paket krakerdi. Paketi açtı ve yemeğe başladı. "Sanırım ilk günden başarısız oldum..." dedi kendi kendine üzgün bir şekilde. Krakerinden bir ısırık daha aldı. Ardından yavaşça ayağa kalktı.
"Hadi ama... Bu kadar kolay pes etmemeliydim." Hermione kararlı gözlerle ağaç köküne baktı ve kediye dönüştü. Kökten yukarı tırmanarak dışarı çıktı ve ormanın girişine doğru yürüdü. Malfoy Malikanesi şimdi tekrar görüş alanındaydı.
"Madem Narcissa Malfoy kedilerden pek hazzetmiyor, o zaman ben de Draco Malfoy'a yaklaşırım." diye içinden geçirdi.
╭──╯ . . . . .🍂🐈 . . . . . ╰──╮
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Animagus | dramione
FanfictionII. Büyücülük Savaşı'ndan sonra ortalık sakin ve huzurluydu ancak bu huzurun sonsuza kadar süreceğinden şüphelenen kişiler vardı. Her ne kadar Ölüm Yiyenler korkunç günden sonra kendilerine dair hiçbir işaret vermemiş olsalar bile onları her an tekr...