╭──╯ . . . . .🍂🐈 . . . . . ╰──╮
Haftalar birbirini kovalamıştı, Hermione Malfoy Malikanesi'nde iki ayı devirmişti ve buraya artık iyice alışmıştı.
İşte, Malfoy Malikanesi'nde bir gün daha aydınlanmıştı. Hermione çıngırak sesine benzeyen bir sesle gözlerini araladı.
"Nerede, bunlar? Accio ev anahtarları!"
Hermione kafasını kaldırdı. Draco'nun elinde bir anahtar, bir de kedi oyuncağı vardı. İkisini de yerdeki siyah büyük çantaya attı. Ardından dolabından siyah spor ayakkabılarını çıkardı ve hızlıca giydi. Derin bir nefes aldı ve yatağına baktı. Hermione, Draco'nun yatağında yatar pozisyonda, Draco'ya bakıyordu.
"Güzel, uyanmışsın. Gel bakalım." dedi Draco ve parmağını şıklattı.
Draco, Milkione'a birkaç hareket öğretmişti. Onu çağırınca gelmesi de parmağını şıklattığında oluyordu. Hermione yataktan atladı ve Draco'nun yanına geldi.
"Aferin kızıma."
Draco, ellerini saçlarından geçirdi ve odasına göz attı. Asasının bir hareketiyle, yatağını kapattı. Yerdeki siyah çantayı aldı ve Hermione'yi peşinden çağırarak odadan çıktı.
Hermione, nereye gittiklerini merak ediyordu. Draco bir çanta hazırlamıştı, gidecekleri yerde uzun bir süre mi kalacaklardı?
Siyah koltukların olduğu salona girdiler. Lucius ve Narcissa yan yana oturmuş bir kağıdı inceliyorlardı."Anne, baba ben gidiyorum." dedi Draco.
"Nereye?" dedi kafasını kağıttan kaldıran Narcissa.
"Evime."
Bir dakika, bir dakika... Draco'nun kendisine ait bir evi mi vardı? Hermione şaşkınlıkla Draco'ya baktı.
"Tamam, kaç gün kalacaksın?"
"Çok değil, en fazla iki gün. Henüz karar vermedim ne kadar kalacağıma."
"Milkione seninle mi geliyor?" diye sordu Lucius.
"Tabii ki. Hem onun için de bir değişiklik olmuş olur."
"Tamam o zaman kendine dikkat et."
"Tamam görüşürüz."
Draco, odadan çıktı. Hermione de peşinden yürüyordu. Malikane ve Malikane sınırından çıktılar. Draco gülümseyerek kafasını aşağı indirip Hermione'ye baktı. Eğildi ve onu kucağına aldı. Ardından birden Buharlaştılar.
Buharlaştıkları yere göz gezdirdi Hermione. Londra'nın ara sokaklarından birinde, beyaz bir binanın önündelerdi."Miyav."
"Londra... Ne kadar büyüleyici bir şehirsin. Her gelişimde bana bunu söyletiyorsun."
Hermione içinden, Draco'nun dediklerini onayladı. Etrafına daha dikkatli bakmaya başladı. Bu sokak tanıdık geliyordu. Daha önce kafasını dağıtmak için gezdiği sokaklardan birisi olduğunu hatırladı. Hesaplamalarına göre yaklaşık kırk dakika yürüme mesafesi vardı kendi evine. Aylar sonra kendi evine yakın olmanın verdiği bir mutluluk dolmuştu içine.
Draco, Hermione'yi büyü ile evi çevreleyen beyaz kolonlara bağladı. Ardından siyah bahçe kapısını açıp içeri girdi. Evin kapısını açtı ve çantayı içeri fırlattı, sonra da hızlıca Hermione'nin yanına geldi ve onu çözdü. Hareketlerinden, Hermione'yi büyü ile bağlamaktan hiç hoşlanmadığı anlaşılıyordu.
"Bugün dolu dolu bir gün geçirmek istiyorum." dedi Draco, heyecanlı bir çocuk gibi.
Sokağın aşağısına doğru yürümeye başladı. Hermione de onun peşinden yürüyordu. Karnı acıkmıştı ve bu durumdan hoşlanmıyordu. Bir an önce yemek yeseler iyi olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Animagus | dramione
FanfictionII. Büyücülük Savaşı'ndan sonra ortalık sakin ve huzurluydu ancak bu huzurun sonsuza kadar süreceğinden şüphelenen kişiler vardı. Her ne kadar Ölüm Yiyenler korkunç günden sonra kendilerine dair hiçbir işaret vermemiş olsalar bile onları her an tekr...