BÖLÜM 23

1.6K 146 100
                                    

  20 Haziran 1984 (Harry yine 4 yaşında)

  Ilık meltem Harry'nin yüzünü okşarken ağaçların dallarını sallıyordu. İki küçük çocuk kreşin bahçesine oturmuş resim çiziyordu.

  Çocuklardan kız olanı oğlana dönerek "Merak ediyorum... Ona neden baba değil de ismiyle hitap ediyorsun?" dedi.

  Çocuk bu soruya nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Dudaklarını birbirine bastırdı. Derin nefes aldı ve kısık sesle "Çünkü o benim öz babam değil... Şey evlat edinmek ne demek biliyor musun?"

  Kız 'evet' anlamında başını salladı. Çocuk devam etti "O beni evlat edindi... Ve ona baba demenin uygun olup olmadığını bilmiyorum"

  Kız biraz düşündükten sonra "Seni seviyorsa ona baba demende bir sorun göreceğini sanmıyorum. Hadi Harry, Severus Amca seni çok seviyor elbette sorun etmez. Mutlu bile olur" dedi.

  Harry belirsizlikle omuz silkti. Hermione ona yeni bir soru sordu "Peki anneler gününde annene ne aldın?"

  Harry'nin resminin içini boyayan eli birden durdu. Aklını birden anneler günü anısı vurdu,

  Flashback...

  Severus ve Harry bugün anneler günü olduğundan Lily ve Eileen'ın mezarını ziyaret edecekti. Bu ikisi içinde zor bir gündü. İki yitirilmiş annenin anneler gününü kutlamak, buruk bir acı yaratıyordu.

  İkisi ilk önce Eileen'ın mezarına gidilecekti. Çünkü Harry'nin, Lily'nin mezarını ziyaret ettikten sonra çok üzüleceğini ve eve gitmek isteyeceğini biliyordu. Bu yüzden ilk Eileen'ın mezarına gitmişlerdi.

  Eileen'ın mezarlığı, çorak bir tepenin üstündeydi. Bir dağ denemezdi ama çevresine göre yüksekte kalıyordu. Mezarlığın bulunduğu yerde iç karartıcı bir hava hükümdü. Karanlık bir yerdeydi.

  İkili mezarlığın yanına cisimlendiğinde bir süre öyle durdular. İksi de hiçbir şey söylemiyordu...

  Çıt çıkmadan geçen on dakika sonunda ayrılmadan önce, Severus annesinin mezarına bembeyaz bir gül bıraktıktan sonra Lily'nin mezarına cisimlendiler.

  Hem Harry hem de Severus çok üzgündü. İkisini de mezarlara yapılan ziyaret çok yıpratmıştı. Lily'nin mezar taşını okşayıp burnunu çeken Harry'e baktı Severus. Kim bilebilirdi ki en yakın iki arkadaştan birinin göçüp gidebileceğini. Gerisinde yetim ve öksüz bir oğul bırakacağını...

  Severus yanağından aşağı bir gözyaşı kaçtığını hissettiğinde aceleyle onu sildi. Mezar taşının başında ağlayan Harry'nin yanına gidip saçlarını okşadı. Küçük çocuğun kafasına bir öpücük bastırırken, küçük bedeni güçlü kollarına aldı.

  Harry başını adamın göğsüne yaslamış ağlıyordu. Severus'un gözlerindeki yaşlar düşmemişti ama o da burnunu çekiyordu. Severus yavaşça tek aşkının mezarına eğilerek görkemli bir zambak bırakıp cisimlenirken, onu hüzünlü gözlerle izleyen Minerva'yı görmemişti...

......................................................................

  Harry aklına gelen anının hüznünden kurtulmak için kafasını iki yana salladı. Hermione'ye bakıp "O...... öldü...." diye fısıldadı.

  Kahverengi saçlı küçük kız bunu duyduğunda keskin bir içi çekişten sonra koşarak Harry'nin boynuna kollarını sardı. Burnunu çekerek "Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim. Lütfen beni affet bunu bilmiyordum" diye hızlı hızlı konuştu.

KURTARICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin