7.Bölüm

511 36 81
                                    

JUNGKOOK'TAN

Elim ayağım titrerken yutkunarak Hoseok hyunga döndüm.

- N..ne demek k...kalbi durdu?

Kalbim ağzımda atarken dediği şeyi idrak etmeye çalışıyordum. Bütün herkes susmuş, olanları izliyordu.

- Jimin sana ulaşamamış. Beni aradı az önce. Eun'un iç kanaması başlamış. Ameliyata girmeden önce kalbi durmuş.

Elim ayağım titrerken yutkunarak idrak etmeye çalıştım.

'Kalbi durmuş.'

'Kalbi durmuş.'

- Jungkook?

Gözümden yaşlar düşmeye başladığında kendime geldim.

- H..hyung. Lütfen iyi de. 'İyi' de! 'Bir şey olmadı' de! 'YAŞIYOR' DE! 'SENİ BIRAKMADI' DE!

- Ameliyattaymı... JUNGKOOK!

Koşarak sınıftan çıkıp, bahçeye indim. Arabama binip, son gaz hastaneye sürdüm.

Ona bir şey olamaz. Beni bırakamaz. Daha o kadar yapacağımız şey varken gidemez. Elimi bırakamaz. Benide kendiyle öldüremez! O ölürse bende ölürüm. Kalbimide kendiyle birlikte götürür.

Onunla hayallerimi gerçekleştiremeden gidemez! Benimle derslere girecekti. Başbaşa pikniğe gidecektik. Ona çocukluğunu yaşatacaktım. O it herifin, içinde açtığı yaraları kapatacaktık birlikte. Güzel günler yaşayacaktık. Korkusuz. Gülüp eğlendiğimiz. Mutlu olduğumuz günler...

Arabayı tek seferde park edip, hızla indim. Koşarak hastaneye girip, ameliyathanenin olduğu kata çıktım. Karşımda Jimin'i ve çocukları gördüğümde hızla yanlarına gittim. Jimin'in yakalarından tuttuğumda yaşlı gözlerini bana dikti.

- Jimin. İyi de. Ne olur iyi de.

- Jungkook bilmiyorum.

- İyi de Jimin! Bir şey olmadı ona de! Ne olur. Ne olur.

Hıçkırıklarım sesimi bastırdığında dizlerimin bağı çözülmüş, yakalarını bırakmış dizlerimin üstüne düşmüştüm. Hıçkırıklarımı bastırmak imkansızdı.

Meleğim beni bırakamazdı. Üzülürdü. Benden gidemezdi. Başkasına bakmama kızardı, gitmezdi benden. Kıskanırdı. Gidemezdi işte!

- Jungkook, kalk.

- Bırak!

- Jungkook hadi.

- Bırak Yoongi!

Hıçkırıklarımı bastıramazken yerimde oynayamıyordum bile. Ona bir şey olabilecek düşüncesi beni bitiriyordu. Dayanamazdım ki.

- Jungkook nefessiz kalacaksın. Sakin ol.

Derin derin nefes alıp, kendime gelmeye çalıştım. Ama bu imkansızlıkla eş değer gibi bir şeydi.

Uzun çabalarım sonucunda sakinleşip nefesimi düzene soktum. Nefesim düzelmişti, ama kalbimin atışı düzelmemişti. Hala aynı şekilde, korkuyla atıyordu.

Birkaç saat sonunda doktor ameliyathaneden çıkmıştı. Elimde başından beri sıktığım bilekliği koluma geçirdim. Hızla ayağa kalktığımda, durdu.

- Nasıl? İyi mi?

- İyi. Kanamasını durdurduk. Her zaman ki gibi büyük bir savaş verdi. Herhangi bir sıkıntı olacağını sanmıyorum. Yirmi dört saat içerisinde tekrar bitkisel hayatta olup olmadığına bakacağız.

- Bir şey olmaz değil mi?

Güldü.

- Sevgiliniz için endişenizi anlıyorum Bay Jeon. Ama korkmayın. İyi olacak. O çok güçlü.

Başımı salladığımda geçmiş olsun diyip, yanımızdan ayrıldı. İçeriden çıkarılan meleğimle bir nebzede olsa rahatlamıştım. Yoğun bakıma alındığında camların oraya geçtim.

Senin güçlü oluşunu yerim...

SEO HYUN'DAN

Koşarak sınıftan çıktığında tuttuğum göz yaşlarımı bıraktım.

Yine o kız yüzünden ağlamıştı. Yine o kız yüzünden bana kızmıştı. Yine o kız için telaşlanmıştı. Yine ona gitmişti. Yine onu bekliyordu. Yine onu seviyordu.

- Herkes yerlerine! Sınavınıza devam edin!

Bay Jung'un bağırmasıyla yerdeki çantamı ve dosyamı alıp, yerime oturmuştum.

Bilekliği almıştı. Kalbimide kırmıştı. Ve gitmişti. Şimdi ise onun tuttuğu, onun hazırladığı kağıda bakıyor, üzerinde işlem yapıyordum.

Benden neden nefret ediyordu? Neden ilk geldiğim zamanlardaki gibi davranmıyordu?

O kızın kalbinin durduğunu duyduğundaki gözlerinin doluşunu asla unutmayacaktım. Ve bana geldiğinde bunu ona hatırlatacaktım. Bana olan tavırlarınıda bugün olan olayıda.

Sınav kağıdımı verip, sınıftan çıktım. Bahçeye geçip, banklardan birine oturdum. Acaba o kıza ne olmuştu?

Ölseydi, Jungkook'a ne olurdu?

JUNGKOOK'TAN

Okuldan çıkıp, direkt olarak hastaneye gelmiştim. Bugün hala bitkisel hayatta olup, olmadığına bakılacaktı. O yüzden içimde ufak bir korku vardı.

Önlüğü giyindiğim gibi meleğimin odasına girdim. Yanına oturup elini tuttum. Ama göz yaşlarımı tutamadım.

- Çok korktum meleğim. Dün sana bir şey olsaydı ne yapardım bilmiyorum. Çok korktum Eun.

Hıçkırıklarımı bastırdım.

- Beni bırakma. Korkuyorum. Gitmezsin değil mi? Bu kadar zaman bekledim. Sende dayandın. Uyansan olmaz mı bebeğim?

Gülümseyerek, yüzünü inceledim.

- Senin güçlü oluşuna kurban olurum.

Hemşire odaya girdiğinde ona baktım.

- Doktor sizi çağırıyor efendim.

Başımı salladığımda önümde eğilip, odadan çıktı.

- Meleğim. Ben tekrar geleceğim. Lütfen rahat dur. Beni korkutma. Seni seviyorum.

Alnından öpüp odadan çıktım. Ziyaretçi önlüğünü çıkarıp, hemşireye verdikten sonra doktorun yanına gittim.

- Oturun Bay Jeon.

Oturduğumda güldü.

- Sizi mutluluktan ağlattıracağım bu sefer.

Anlamazca ona baktım.

- Bayan Park bitkisel hayattan çıktı. Geçmiş olsun.

******************

Hadi çok üzdüm sizi. Biraz sevinin. Normalde daha geç bitkisel hayattan çıkaracaktım ama sizi çok üzdüm. Bu yüzden sevinin istedim.

- Nasılsınız?

- Bölüm nasıldı?

Umarım beğenirsiniz. Görüşmek üzere...💜👋🐰

My Teacher Bay Jeon2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin