My Teacher Bay Jeon2

15.Bölüm

JUNGKOOK'TAN

- Yarın sabah erken kalk. Alacağım seni.

- Nereye gideceğiz sabah sabah?

- Sürpriz.

Arabayı park edip ona döndüm.

- Ne sürprizi?

- Sevgilim. Sürprizin ne demek olduğunu açıklamama gerek yok diye düşünüyorum.

Başını sallayıp, kemerini çözdü.

- O zaman yarın görüşürüz.

- Nereye?!

Şaşkınca bakıp, evi gösterdi.

- Evime.

Yanağımı gösterip, somurttuğumda göz devirdi.

- Hadi bir öpücük ver git işte ya!

Bir süre yüzümü inceledi. Ardından yanağımdan öptü.

- Oldu mu?

Gülümseyerek başımı salladığımda, o da güldü.

- Sabah ararım seni. Dokuzda hazırlan.

- Tamam. Görüşürüz.

Arabadan inip, eve girdiğinde bende eve doğru ilerlemeye başladım. Kış gelmeden piknik yapmalı ve kaç yıldır kutlamadığı doğum gününü kutlamalıydım öyle değil mi?

SEO HYUN'DAN

- Of. Anne lütfen yarın dolaşsam ne olur ya?! Hep ders mi çalışacağım ben?!

- Ne yaparsan yap Seo Hyun.

Hızla odama çıkıp, yatağıma uzandım. Yarın gezip, biraz nefes almak istemiştim sadece. Hep ders çalışamazdım. Kafam kaldırmıyordu.

Gözlerimi kapatıp, uyumayı denedim.

JUNGKOOK'TAN

Gönderilen: Melek Kızım
Bebeğim, geldim ben. Aşağıdayım. Hazır mısın?

Heyecanla gülümseyip, bahçeye doğru baktım. Telefonun titremesiyle bakışlarımı ona çevirdim.

Gönderen: Melek Kızım
Geliyorum.

Telefonu kapatıp, ceketimin cebine koydum. O sırada yan tarafın kapısı açılmış, meleğim yerine oturmuştu.

- Günaydın.

- Günaydın güzelim.

Kemerini takıp, bana baktı. Rahat giyinmesini söylemiştim ve. Eşofmanları üzerinde güzel duruyordu.

- Nereye sabah sabah?

Gülerek yanağından makas aldım.

- Sürpriz dedim ya. Hem sana anlatmam gerekenler var.

Arabayı çalıştırıp, her şeyin başladığı o gölün olduğu yere sürdüm...

~~~~~~~~~~

- Neden buradayız?

Gülümseyerek arabadan indiğimde o da peşimden indi. Bagajı açıp piknik sepetini aldım.

- Ciddi misin sen Jungkook?

Şaşkınlıkla sorduğunda, sırıttım.

- Ciddi olmasam neden uykumdan kalkıp, senible buraya geleyim?

Bagajı kapatmadan gölün kenarına yakın bir yere serdim piknik kilimini. Sepeti üzerine bırakıp, arabaya geri döndüm.

- Sen az böyle dur. Sakın arkana bakma.