2 - Lordun Aşkı

16.5K 903 480
                                    

Henry öfkeden deliye dönmüştü. Kont babası bunu kendisine nasıl yapardı? "Geçen seneyi kıtlık içerisinde geçirdik. Halkımı düşünmek zorundayım, halkımızı düşünmek zorundayız Henry." demişti babası. Bunun başka yolu yok muydu?

Savaşta değillerdi, onları tehdit eden düşmanları da yoktu. Öyleyse kendilerini böylesine sağlama almaya çalışmaları niyeydi? Sadece anlaşma yapsalardı, bunu bir evlilikle mühürlemek de nereden çıkmıştı?

Üstelik on altı yaşında, sosyeteye takdim edildikten sonra bir daha ortaya çıkmamış, kendisini kalesine kapatmış bir yeniyetmeyle! Kesinlikle bir hastalığı olmalıydı, insanları kendisinden bu denli uzak tuttuğuna göre belli ki bulaşıcıydı da. Ama böyle olsa babası buna müsaade eder miydi? Henry tek varisti, babası bunu göze alamazdı.

Çirkin olduğu için miydi? Ancak çirkinse kendinden öncekiler neden talip olmuştu? Peki o niçin kendinden önceki birkaç talibi reddederken kendisini direkt kabul etmişti? Onun diğerlerinden ne farkı vardı?

Henry'nin babasının güçlü biri olduğu herkesçe bilinen bir gerçekti. Oğlu ise hep babasının gölgesinde kalmıştı. Ne özelliği vardı, neden kendisini reddetmemişti?

Bir sakatlığı mı vardı? Belki de. Peki Green Kontluğu sakat bir leydiye muhtaç kalacak kadar kötü durumda mıydı? Sanmıyordu.

Tüm bu bilinmezliğin yanı sıra babası nasıl olur da onu buna mecbur edebilirdi? Henry aşıktı. Onun zaten evleneceği bir kadın vardı!

Ah, Lilianne, güzel Lilianne... Baron Jack Davies'in kızı... Ona bunu nasıl söylerdi? Lilianne ile üç yıldır birlikteydi. Bunu tüm Green Kontluğu biliyordu! Evlenecekti onlar. Sadece baronun işlerinin biraz düzelmesini bekliyorlardı.

Babası şimdiye dek hiç sesini çıkarmamıştı bu ilişkiye. Henry onayladığını düşünmüştü. Sebebi bir kontun kızı olmaması mıydı? Öyleyse tüm kontların canı cehennemeydi.

Onu nasıl bırakırdı? Hem bıraksa bile... Lilianne'a dokunmuştu o. Bu anlaşıldığı zaman onun güzel Lilianne'ı ne hale düşerdi? Oysa ona dokunurken hiç pişman olmamıştı. Lilianne tamamen onun olmuştu. O gece evleneceklerine dair söz vermişti Henry. Şimdi nasıl karşısına çıkıp da ben başka biriyle nişanlandım diyecekti?

Henry mahvolmuştu.

...

Lilianne'a her şeyi anlattığında tepkisi Henry'nin tahmin ettiğinden daha farklı olmamıştı. Genç kızın hayalleri yıkılmıştı. Yirmi yaşındaydı Lilianne. Henry için beklemişti, tüm taliplerini reddetmişti. Şimdi gerçeği öğrendiklerinde hangisi onunla evlenmek isterdi? Geleceği mahvolmuştu. Düşmüş bir leydi ile ancak yaşlı soylular evlenirdi.

"Bana bunu nasıl yaparsın Henry? Babamın geniş arazileri olmadığı için mi tüm bu olanlar? Sana güvenmiştim, inanmıştım. Ben ne yapacağım şimdi?"

Henry ağlayarak göğsünü yumruklayan sevgilisine baktı hüzünle. Ne hakkı vardı ona tüm bunları yaşatmaya?

Sevgilisinin birlikte oldukları için pişman olması Henry'i öldürüyordu. "Lilianne yalvarırım beni dinle. Seni seviyorum, yemin ederim seni çok seviyorum. Senden ayrılmak istemiyorum, gelecek olan kahrolası kadından şimdiden nefret ediyorum. Lütfen beni dinle."

Henry, Lilianne'ı kollarının arasına alıp sakinleştirmeye çalıştı. "Kaçalım." dedi Lilianne hıçkırıklarının arasından.
Henry bir an yanlış duyduğunu düşündü. Tekrar etmesini söyledi, Lilianne tekrar etti.

"Kaçalım, güneye gidelim. Bizi bulamazlar. Sen ticaret yaparsın, ben de yardım ederim sana. Kimse tanımaz bizi. Kimseye bir şey söylemem, aileme bile. Kaçalım Henry, gidelim buralardan. Yeter ki bırakma beni." Henry bu teklifi görmezden geldi. Halkı ne olacaktı?

Leydi VictoriaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin