Sevgili Babam Kont Patel,
Kalede her şeyin yolunda olduğunu umarak sizi önemli bir mesele için meşgul ettiğimi bilmenizi isterim. Lord Henry Green, doğudaki akrabasının kalesinin kuşatma altında olduğunu duyunca; kalemizdeki tüm askeri birlikleri ile yardıma koşmuştur. Yapılanın basit bir kuşatma olmayıp savaş niteliğinde olduğunu henüz öğrenmiş bulunmaktayız.
Lord Henry gideli iki ay geçti ve biz dün aldığımız haberde durumumuzun pek iç açıcı olmadığını öğrendik. Zayiyatımız büyük olmakla birlikte karşımızda bir ordu bulunduğunu üzülerek belirtmek isterim.
Lord Henry'nin hayatı için endişelerim var ve gebe olmadığıma emin olarak size bu mektubu yazıyorum. Lordun oradan dönememesi, bir varisim olmadığı için benim dul bir leydi olarak Patel Kontluğu'na dönmemle eş manaya gelmektedir.
Bu savaşı kazansak dahi, uzun zaman alacağını ve bizim kalede bir avuç muhafızla tehlikelere açık olduğumuzu; geçen zamanın aleyhimize işlediğini belirtmek isterim.
Sizden haklı endişelerimi anlamanız ve müttefiklerinizden yardım istemenizi umuyorum.
Saygılarımla.
Leydi Victoria Green
Kont, elinde tuttuğu mektuba bir kez daha göz gezdirdi. Leydinin eve dönmesi, anlaşmanın bozulmasına işaretti. Diğer evlilik teklifleri de hem iç açıcı değildi hem de kızının dul olduğunu öğrendiklerinde teklifi geri çekebilir ya da daha azını önerebilirlerdi. Şu anda imzaladığı anlaşmadan daha iyisini yapabilmesi hiçbir şekilde mümkün değildi ki zaten.
Kendi askerleri olsa bu uğurda hiç düşünmeden yollardı. Fakat kendisi de güçlü bir askeri birliğe sahip olmadığı için böyle bir anlaşma imzalamamış mıydı?
Yine de bu anlaşmanın devamı için elinden geleni yapmalıydı. Eline birkaç kağıt aldı. Kendisinin ve karısının akrabalarına yazmanın vakti gelmişti. Victoria'nın adı geçtiğinde seve seve yardım edeceklerini umuyordu.
O gün gerek güvercinle gerek habercilerle bir sürü mektup yolladı kont. Cevaplarının olumlu olması için dua etmekten başka yapabileceği bir şey yoktu.
Lilianne odasında ağlamaktan bitap düşmüştü. Bu aralar zaten hasta gibiydi. Birkaç hizmetçi onun halini gördüklerinde neyse ki şifacı çağırmayı akıl edebilmişlerdi.
Şimdiyse yatağında şifacıyı beklerken sessizce gözyaşlarını akıtmaya devam ediyordu. Henry'e bir şey olursa o ne yapardı? Babası gelen ilk talibiyle evlendirirdi. Oysa sonsuza dek Henry'i beklemek isterdi Lilianne.
Şifacı geldiğinde birkaç soru sordu. Eliyle bulanan midesini yokladı. Sonra kalbini yerinden çıkaracak o kelimeleri söyledi. "Hasta değilsin, hamilesin sen."
Odadakilerin şaşkınlık nidaları Lilianne'in sesine karıştı. "Hamile miyim?" Evet elbette isterdi Henry ile bir çocuğunun olmasını. Fakat şimdi, o böyle uzaktayken mi?
Şifacı birkaç şey daha söyleyip çıktı. Konta da haber verecekti. Oğlunun savaşa gittiğini biliyordu. Geri dönmezse metresinin çocuğunu varisi ilan etmeliydi.
Lilianne ağlamaya başladı tekrar. Şimdi miydi zamanı? Henry'e haber verdiğinde yüzünün ifadesini bile seçemezdi ki bu şekilde. Niçin o döndüğünde değil de şimdi? Burada, bu büyük kalede yalnızken neden?
Yakında yola çıkacak olan haberciyle kendisi de mektup yollamak istedi. Kağıdı yoktu. Odasından çıkıp Henry'nin çalışma odasına ilerledi. Fakat girişindeki muhafız geçmesine izin vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leydi Victoria
Tarihi KurguBir kelebek yanlış zamanda kanat çırpar, bir mektup yanlış kişiye ulaşır, bir asker aşık olur, bir leydinin hayatı değişir. ... Başkasına aşık bir lord ile evlenmek zorunda kalan genç ve uysal bir leydinin hikayesi...