Daisy artık mutfaktaki kadınlara yardım etmiyordu. Kimseyi görmek ve kimseye görünmek istemiyordu. Tüm gün leydisinin yanında bekliyor, o bir şey istemediğindeyse odasında bir köşede oturuyordu.
Dün yaşadıkları yüzünden sırf kimseyle muhatap olmamak için herkesten geç yatmış ve herkesten erken kalkmıştı. Buna rağmen leydisinin kahvaltısını almak için geldiği mutfakta, kadınların üstten bakışlarına maruz kalmıştı.
Kadının biri ona bardakta sarımsı renkte bir su verip içmesini söylediğinde "Bu ne?" diye sormuştu.
Kadın gayet normal bir şey gibi "Bebeğini düşürmen için. Kimsenin seninle evlenmeye niyeti yok gibi duruyor. Kalede tek başına çocuk büyütemezsin, kont seni kovar." dedi.
"Ne bebeği?" diye şaşkınlıkla sordu Daisy. Yine neler uydurmuştu bu kadınlar?
"Hepimiz senin hamile olduğunu biliyoruz. Bizden saklamana gerek yok. Sana iyilik yapıyorum. Al ve iç şunu işte."
Daisy bardağı alıp yere fırlattı sinirle. "Aptal iyiliklerinizi istemiyorum. Hamile falan değilim ben! Mutfakta sürekli dedikodumu yapmayı kesin." Sonra kahvaltı tepsisini aldı ve hışımla çıktı oradan.
Dün gece kalede bir olay olmamıştı. Demek ki Matthew düşündüğüm gibi Samuel'in canına kast etmemiş diye geçirdi içinden. Öyleyse tüm o onurunu kurtarmakla alakalı söyledikleri neydi?
Belki de sadece vazgeçti, dedi Daisy kendi kendine. Hamile olduğu yalanını duyduktan sonra uğraşmak istememişti belki de. Kim bilir?
Daisy eski kalesine dönmeyi düşündü. Leydisinden isterse izin verirdi kendisine. Buradan gidip tüm o yaşadıklarını geride bırakmak istiyordu. Eski, neşeli hayatına kavuşabilmeyi istiyordu.
Fakat kendisi dönse, leydisi ne olacaktı? Bu arsız kadınlar leydisinin düğün gecesindeki halini bilseydi şimdiye kim bilir kaç kere dedikodusunu çıkarırılardı. Daisy vazgeçti bu fikrinden. Ona her zaman destek olan leydisini bu aç köpek balıklarına yem etmeyecekti.
Uzaktan kendisine doğru gelen Matthew'ı gördü. Aldırmadı. Yanından öylece geçip gideceğini düşünmüştü. Fakat Matthew yanından öylece geçip gitmek yerine durdurdu onu. "Benimle geçenki odada buluş, seni bekleyeceğim." diyip uzaklaştı hemen yanından.
Daisy başta duraksasa da omuz silkti. Lord için kağıt lazımdı kesin. Yoksa Matthew adı çıkmış kendisiyle niçin tenhalarda buluşmak istesindi ki? Görülmek istemiyordu anlaşılan.
Leydi Victoria'ya kahvaltısını verip çıktı odadan. Başka zaman olsa kahvaltının bitmesini beklerdi ama Matthew'ın bu kadar uzun süre gözden kaybolmasını istemiyordu. Onun da kendisiyle görülmesini istemezdi hem. Artık insanlar Daisy’nin ne yaptığına iki kat dikkat ediyordu çünkü. Herkes bir açığını bulma peşindeydi.
Odanın önüne geldiğinde etrafı kolaçan edip içeri girdi. Oda eskisi gibi karanlık değildi. Matthew birkaç mum yakmıştı. Fakat yine de cılız kalıyordu ışık.
Daisy kapıyı kapattığında Matthew onun elini tutup kendisine çekti. Daisy birden kendisini sarmalayan güçlü kollar arasında kalmıştı. Matthew Daisy'nin, ne yapıyorsun, demesine kalmadan ayrıldı ve ellerini tutmaya başladı.
"Senin üzülmeni istemiyorum Daisy. Evlen benimle. Evlen ki kaledeki çalışanların aptal düşüncelerine daha fazla maruz kalma."
Daisy kaşlarını çattı. "Ne diyorsun sen Matthew? Delirdin mi?"
"Askerim ben. Gerektiğinde gideceğim, belki geri de dönemeyeceğim. Şimdiye kadar bunu umursamamıştım ama söz veriyorum bundan sonra geri dönmek için her şeyi yapacağım Daisy. Bir servetim yok. Ama seni her şeyden koruyabilirim. Bir evim var. Babam ve ben yaşıyoruz. Küçük ama yeter bize. Seni asla aldatmam. Benimle evlenirsen hayatım boyunca severim seni. Evlen benimle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leydi Victoria
Ficción históricaBir kelebek yanlış zamanda kanat çırpar, bir mektup yanlış kişiye ulaşır, bir asker aşık olur, bir leydinin hayatı değişir. ... Başkasına aşık bir lord ile evlenmek zorunda kalan genç ve uysal bir leydinin hikayesi...