6 - Mektup

11.4K 806 234
                                    

Henry elini Victoria'nın ensesinden omzuna, oradan da ellerine kaydırdı. Alnını alnından çekti. Victoria Henry'nin çekilmesiyle kapattığı gözlerini açtı. "Geri dönelim, üşüyeceksin." dedi Henry. Victoria dışarı çıkarken üzerine bir şey almamıştı çünkü.

Henry, Victoria'nın elini bırakmadan kaleye ilerledi. İkisi de sessizdi. Victoria'nın neden kendisini öpmesinin sebebini sormadığını düşündü. Kendisi ne yaparsa yapsın, ne karşı koyuyor ne de karşılık veriyordu. İsteyip istemediğini anlayamıyordu Henry. Onunla sadece kadınlık görevi olduğu için mi birlikte olacaktı, yoksa içinde ufak da olsa bir istek var mıydı? İyi ya da kötü, duygularını belli etmesini istiyordu. Söz konusu Victoria olduğunda ise bu istek imkansız kadar uzaktı. Victoria onu Lilianne gibi terk edemezdi nihayetinde. Peki onun kadar sevecek miydi?

Hiçbir yere uğramadan direkt Victoria'nın odasına geldiklerinde Henry leydinin içeri girmesini bekledi. İlk gün kendisinden talep edilmesine rağmen odasına kadar eşlik etmemişti. Şimdiyse kendi iradesiyle buraya kadar geliyordu. Çok taviz verdim kendimden, diye düşündü.

Henry elini bıraktığında Victoria içeri girmek yerine onu durdurdu. "Henry..." dedi dikkatini çekip gitmesine engel olmak için. Elini cebine koyup işlediği mendili çıkardı. "Odamdayken bir kitap okudum. Bir de bu mendili işledim, senin için." Parmaklarının arasındaki mendili Henry'e uzattı.

Henry mendili aldı. Köşesine düzgün bir işçilikle işlenmiş harfleri görmüştü elbette. Teşekkür edip avcuna aldı. Victoria reverans yapıp odasına girdikten sonra Henry de odasına yöneldi. Bu akşam yemeğini odasında yiyecekti. Biraz düşünmesi gerekiyordu.

Victoria odasına girdiğinde Daisy hemen elbisesi için yardıma koştu. Korsesi çıkarılıp geceliği giydirilirken aynada kendini izliyordu Victoria. Gözleri dudaklarına takılırken elleriyle istemsizce dokundu onlara. Bir erkekle böylesine yakınlaşmak çok günahtı. Kilisede öyle öğrenmişti. Bunun Henry ile olmasının günah olmadığını düşündü. Nihayetinde evlenmelerine iki günden az kalmıştı.

Henry ona kendisini sevmediğini söylemişti. Sorun değildi, o da Henry'i sevmiyordu. Hem bir leydinin aşkı tadabilmesi mümkün değildi zaten. Annesi öyle söylemişti. Yapması gereken tek şey kocasına iyi bir eş olmaktı. Kocasına iyi bir eş olmanın karşılığında ise sadakat ve koruma beklemeliydi. Daha fazlasına izni yoktu. Fazlasında gözü de yoktu.Henry ona böyle iyi davranırken iyi bir eş olmak da zor değildi zaten.

İlk günler gibi değildi. Onun yanında olması kendisine güven veriyordu. Tıpkı bugünkü gibi... Kontun karşısında, yanında durmuştu Victoria'nın. Onu savunmuştu. Hem kalede ne demişti ona? Kimse Victoria'ya hesap soramazdı artık, Henry dışında.

Leydi ve lord yataklarına yattıklarında birbirlerini düşünüyorlardı. Henry iki kadını karşılaştırıp bir seçim yapmakla uğraşırken, Victoria biraz daha masum duygularla...

...

Bir kelebek yanlış zamanda kanat çırpar, bir mektup yanlış kişiye ulaşır, bir asker aşık olur, bir leydinin hayatı değişir.

Sabah kalede herkes telaş içerisindeydi. Düğün yarındı ve her şeyin yetişmesi için seferber olmuştu insanlar. Tüm bu koşuşturmacanın içerisinde bir çocuk kaleye sızdı. Köyden gelen bu erkek çocuğu, olanca gücüyle askerlerden kaçarken bir hizmetçiye çarptı ve ikisi de yere düştü. Çocuk, göğsündeki mühürlü mektubu çıkarıp "Bunu genç efendine ver ve kimseye bir şey söyleme. Çok önemli. Unutma, düğünden önce." dedi. Hizmetçi, mektubu cebine koydu telaşla.

Asker, peşinde koştuğu çocuğu hizmetçinin yanındayken yakalayıp derdest etti. "Sana bir şey yaptı mı?" dedi hizmetçiye.

Hizmetçi toparlanıp ayağa kalktı. "Küçücük bir çocuk bana ne yapabilir ki? Sadece yanlışlıkla çarptı." dedi. Asker daha fazla soru sorardı belki, o anda karşısındaki güzele kalbini kaptırmasaydı. Hizmetçi üstünü silkeleyip içeri yürümeye başladı.

Leydi VictoriaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin