Bölüm-20

1.7K 58 20
                                    





Bu çok saçmaydı! Onun bana yaptıklarından sonra onu affetmem çok saçmaydı. Ona hala güvenmiyordum. Seviyorum bu doğru ama gururumla oynaması canımı çok yaktı. Hemen büyüsüne kapılmıştım. Yufka ve saf yüreğimden olsa gerek. Köle olmaya dönemem. Harry hala benim için büyük bir sorun. Bunu kaldıracak güce sahip değilim. Beni mahvetti. Tek bir sözüyle. Hatta tek bir dokunuşla.

Onu hızlıca kendimden itip ayağa kalktım. Şaşkın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Hızlıca ayağa kalktığında gözümden bir yaş aktı.

''Ne oluyor Bella?'' Resmen dudaklarım titriyor. Çünkü canıma okuyacaktı. Onu umutlandırdım çünkü. Ben ne yaptığımı sanıyordum?

''Yapamam Harry! Anla beni yapamam!'' Çatık ve şaşkın bakışları gözlerime odaklıydı.

''Ama...sen...az önce--''

''Biliyorum az önce kendimde değildim. Harry intihar ediyordum ben. O olayın şokunu atlatmak çok zor. Anla beni lütfen!''

''Anlamıyorum Bella, neden? Sen neden sürekli böyle fikir değiştiriyorsun?'' Dilimi bir kez dudaklarımdan geçirdim.

''Senin bu duygu değişimlerin benim fikirlerimi değiştiriyor. Sen ve belirsiz duyguların beni deli ediyor ve sen bunu bir türlü anlamıyorsun.'' Dışarıdan bir şimşek çakınca yerimden hafifçe sıçradım.

''Sen beni aptal yerine koydun. Bu da yetmedi şimdide duygularımla oynuyorsun."

''Bu böyle davranışları sergilemen için uygun değil." Resmen bağırıyorduk. Sinirden çenesi kasılmıştı ve başını hızlıca olumlu sallıyordu.

''Demek öyle?''

''Evet öyle!'' Bir süre gözlerimiz hiç ayrılmadı. Benim sinirden kızarmış gözlerim onun koyulaşmış yeşillerine odaklıydı. Eğer gerçekten duyguları varsa şuan bana anlayış gösterirdi. Bir an Harry kolumu morartırcasına sıktı. Ahh siktir! Canım acıyordu. Ve bu da bana duygusuz olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

''Ahh! Harry ne yapıyorsun?''

''Seni geldiğin yere geri götürüyorum." diyerek beni sürüklemeye başladı. Lanet olsun benden çok güçlü.

Hızlıca çekiştiriyordu. Canım yanıyordu ama beni bir türlü umursamıyordu. Evden çıktığımızda arabasının önüne geldik. Kapıyı hızlıca açıp beni içine fırlattı. Gerçekten fırlattı. Kendiside koltuğuna geçip hiç vakit kaybetmeden arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk.

''H-Harry nereye gidiyoruz?''

"Çöplüğüne. Yani baban ve annenin yanına." Bu olamaz! Ben o eve dönemem, yapamam.

''S-Sen ne diyorsun?''

''Dediğimi duydun. Belki o zaman benim kıymeti anlarsın. Gerçi anladığında da çok geç olmuş olacak.'' Yüce İsa bana yardım et. Bunu asla tahmin etmemiştim.

Evin önüne geldiğimizde arabaya ani fren yapıp durdurdu. Yine ağlıyordum. Bugün bütün gün ağladım. Benim kapım açıldı ve beni çekiştirerek arabadan çıkardı.

Beni önüne alıp dudaklarını bana yapıştırdı. Karşılık vermem için beni zorladı ve istediğini aldı. Hızlıca beni sarsarak geri çekildi.

''Seni son kez öptüm. Çünkü babanın o dudaklarına yapacağı şey ağır olacak." dediğinde gözlerimi kocaman açtım. Ama o gülüyordu.

Tekrar beni sürükledi ve bu sefer kapının önünde durdu. Kapıyı çalmak yerine yumruklarını geçirdi. Kısa süre sonra annem de babam da görüş alanımıza girdiler.

Satılık : Karanlık Günler [h.s]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin