Mark, günlerdir sedyenin başından ayrılmayan oğlunun yanına yaklaşıp elini omzuna koydu.
"Kendini hırpalamayı bırak artık, bu ona yardım etmeyecek." Omega, ıslak gözlerini kazağının koluyla silip babasına döndü.
"Üç gün oldu baba hala kalkmıyor, ya uyanmazsa?" Oğluna üzüntüyle bakmaktan başka bir şey gelmiyordu elinden.
"Bedeni ne zaman izin verirse o zaman uyanabilir, bunu biliyorsun Louis. Bugün ameliyatı yapılacak. Alfanın bunu atlatması için senin ona güç vermen lazım, ağlaman değil. Şimdi ayağa kalkıp kendine çeki düzen ver, ameliyat iki saat sonra."
Baş alfa oğlunun itirazlarına rağmen onu dinlemeyip zorla arabaya bindirmiş ve eve bıraktıktan sonra meclise dönmüştü. O sırada oğlunun en yakın arkadaşı olan omegaya haber verip Louis'ye yardım etmesi için yanına göndermeyi de unutmamıştı. Dört katlı ve eski meclis binasına girerken binanın yenilenmesi gerektiğini ya da komple başka bir binaya taşınmaları gerektiğini yazdı aklının bir kenarına. Büyük salona adım attığında yıllardır yakın bir arkadaşı olan Geoff ve onun gibi alfa olan oğlunun yanına ilerledi.
"Enzo'yu bulabildiniz mi?" Adam yorgunluktan çökmüş gibiydi, Geoff gibi güçlü bir alfa bile bu hale geldiyse haberler kötü demekti.
"Yok, hiçbir yerde yok. Kafayı yememe az kaldı. Diğer sürüyle birlikte arıyoruz ama sanki yer yarıldı içine girdi. Bastırıcı kullanıyor olsaydı bile kokusunu almamız gerekirdi, yasa dışı ilaçlardan almış olmalı. Tek açıklaması bu." Mark derince iç çektikten sonra genç olan alfaya döndü.
"Seni buralarda görmeyeli çok olmuştu. Nasıl haberin oldu da geldin?"
"Babamla konuşurken durumu anlattı, ben de sürüme yardımcı olabilmek için elimden geldiğince hızlı gelmeye çalıştım efendim." Geoff oğluna gururla bakıyordu, baş alfa bu manzaraya gülümsedi.
"Sen bugün aramalara katılma, bizim eve gidip Louis'yi ve arkadaşını alıp şifacının evine götür. Ben aramalara kendim katılacağım." Genç kafasını salladı ve salondan çıktı.
-
Louis pembe bornozuyla duştan somurtarak çıktığında yatağında oturan en yakın arkadaşını görüp şaşırmıştı ama tepki veremeyecek kadar üzgün ve halsizdi. Hiçbir şey demeden banyoya geri dönüp orada kıyafetlerini giydi ve kendini yatağına attı.
"Hadi artık Louis, alfa güçlü birisi ona bir şey olmayacak, kendine gelmen lazım."
"Sağ ol, şu an baya iyi hissediyorum ya teşekkürler." Genç gözlerini devirdi, sabrı taşmıştı artık. Omega üç gündür sürekli ağlıyor ya da mızmızlanıyordu ve bir süre sonra sinir bozucu olmaya başlamıştı.
"Yeter artık! Eğer ona bir şey olmasını istemiyorsan kendini toparlaman lazım. Baban beni seni toparlamam için gönderdi, ağlamanı izlemem için değil." Yatakta sızlanan Louis'yi yakalarından tutup ayağa kaldırdığında mavi gözleri kocaman açılmıştı. Arkadaşının, yakasını tutan ellerini tutup uzaklaştırmaya çalıştı ama başaramadı.
"Eğer bugün ameliyatta onun için yeterine güçlü olmazsan asıl o zaman başına bir şey gelecek! Ameliyattan sonra istediğin kadar ağlayıp sızla ama şu an onun için güçlü olman lazım." Daha sonra dilini yutmuş gibi görünen en yakın arkadaşını kolundan tutup alt kata sürükledi. Annesi onu gördüğünde şaşırmıştı ve sevinmişti çünkü oğlu üç gündür ilk kez ağlamıyordu.
"Jay, ona yiyecek bir şeyler hazırlayabilir misin? Kaç gündür doğru düzgün bir şey yemedi." Kadın aceleyle mutfağa gidip ona sandviç hazırlamaya başladı. Bu sırada arkadaşı, omeganın yanaklarını sertçe çimdiklemişti. Louis çocuğun ellerine vurup sızlayan yanaklarını tuttu.
YOU ARE READING
The Bittercrown | Larry
FanfictionRivayetlerin, kutsal eşyaların ve onları öldürebilecek bir mağaranın ortasında kalan iki veliaht kurt; kral ve asası. - alfa!harry omega!louis [06.10.20-]