Gümüş Mermi

749 77 65
                                    

Louis'nin elleri kana bulanmıştı.

Peki bu nasıl mı oldu?

Sabahı olaylı başlayan günün sonu tarlada birbirlerinin kolları arasında uyuyarak bittiğinde Harry, omegasının bedeninin açık havada uyumayı kaldıramayacağını bilerek kucağına alıp arabaya götürmüş, daha sonra da evde kimsenin uyanık olmamasından yararlanarak sessizce odalarına taşımıştı. Bütün dertlerini unutturan sıcak bir duş aldıktan sonra Louis'nin yanına yatmış ve ertesi gün annesi tarafından kaldırılana dek uyumuştu.

Anne o sabah odaya girdiğinde oğlunun ve Louis'nin ne kadar huzurlu uyuduğunu görüp uyandırmak istemese de işleri olduğunu biliyordu.

"Harry." Alfanın gözleri anında açılıp oturur pozisyona geçerken birkaç saniye boş boş etrafına bakmış, sonra da Louis'nin ona dönük yatan bedeni üzerinden kapıda dikilen annesini görmüştü.

"Günaydın oğlum, baban aşağıda bekliyor sizi." Harry iç çekip kendini tekrar yatağa attığında Anne aynı sessizlikte odadan çıktı. Harry hala uyuyan Louis'ye dönüp parmaklarını uyurken alnına düşen saçlarından geçirdi. Louis bu dokunuş yüzünden kıpırdanırken Harry eğilip bir de burnunun ucunu öptüğünde tamamen uyanmıştı.

Louis'nin direkt onu bulan gözlerine konuştu Harry. "Günaydın omegam." Louis hem uyku sersemliğiyle hem de uyanır uyanmaz ilk Harry'i görmesi yüzünden aptal gibi sırıttı.

"Günaydın alfam."

"Babam bekliyormuş kalkmamız lazım." Louis'nin gülümsemesi solarken kafasını yastığa gömüp boğuk bir çığlık attı. Tam olarak Harry'nin yapmak istediği şeydi aslında ama o gözlerini devirip yataktan kalktı. "Hadi Louis, ne kadar çabuk gidersek o kadar biter."

"Bazen diyorum ki keşke veliaht olmasaydım." Harry banyoya yönelirken iç çekti.

"Ben de Louis, ben de."

...

Aşağı indiklerinde Des yine masanın başına oturmuş, bir yanında Cody diğerinde ise Alex'le onları bekliyordu. İkisi de Cody'nin yanına geçmek yerine Alex'in yanındaki sandalyelere oturduğunda Alex sırıtmıştı.

"Dördünüz birlikte Cody'nin sürüsüne gidin, insanlar onun hakkında ne düşünüyor öğrenin. Cody'nin tipini bilmiyorlar zaten görünmesi sorun olmaz. Mağarada olanları falan da anlatırsınız önce oraya gidip."

"Bütün veliahtları aynı anda göndermek ne kadar mantıklı?" Alex'in sorduğu soruyla Cody 'haklı' der gibi baktı Des'e.

"Asıl saçmalık Harry'le beni ayırmak olur Alex, amaç da Cody'i sürüsüne götürmek olduğuna göre beraber gidiyoruz."

Alex ellerini teslim olur gibi kaldırıp önüne döndüğünde Harry masanın altından Louis'nin elini tuttu. Anne de geldikten sonra sessizce kahvaltılarını ettiler.

"Arabayla mı gidersiniz yürüyerek mi?"

"Mağaraya kadar arabayla gideriz, geri kalanını da yürürüz etrafı göstermek için. Olur mu?" Üçü de Harry'e bakıp kafalarını onaylarcasına salladığında betalar gelip masayı toplamaya başladı.

"Ne zaman çıkarız?"

"Şimdi."

...

Sabah kısa süre de olsa yağan yağmurdan dolayı su birikmiş kaldırımda yürüyerek Louis'nin çok sevdiği arabaya ilerlemeye başladılar. Sessizliği bozan tek şey Harry'nin giydiği botların attığı her adımda çıkardığı tok seslerdi.

Arabaya ulaştıklarında Harry arabayı rölantide bırakmış ve ellerindeki birkaç eşyayı bırakmak için bagajı açmıştı. O sırada çantasını çıkaran Cody'nin belinde duran tabancayı gören Alex tek kaşını kaldırıp merakla sordu. "Silah kullanmayı biliyor musun?"

The Bittercrown | LarryWhere stories live. Discover now