Harry ve arkasındaki iki alfa yavaşça kokunun geldiği eve yaklaşırken Mark beklemeleri için bir işaret yapmıştı. Harry elini havaya kaldırarak arkasındakileri durdururken Mark'a ne olduğunu soran bir bakış attı. Baş alfa eliyle arka tarafı işaret ettikten sonra o tarafa yönelmişti. Harry arkasındakilere devam etmelerini fısıldadıktan sonra tek katlı, yıkılmak üzere olan evin tahta kapısının önüne geçmişti. Liam ve Edward'a son kez baktıktan sonra bir eli silahındayken diğeriyle kapının kolunu tutmuştu.
Bir.
İki.
Üç.
Kapıyı tekmeleyerek içeri girdikten sonra gözlerinin karanlığa alışmasını beklemeden evi aramaya başlamıştı. Diğerleri odalara bakarken ayağına takılan şeyle hafifçe sendelese de son anda kendini toparlayıp düşmekten kurtuldu. Yere eğildiğinde bunun büyük ihtimalle bodruma inen merdivenlerin kapağı olduğunu düşündü. Ancak açtığında merdiven değil, sadece tabuta benzeyen bir saklanma alanı olduğunu fark etti. Yerin tam ortasında duran kağıdı aldıktan sonra ayağa kalkıp diğerlerinin yanına ilerledi.
"Liam, buraya gelin. Bir şey buldum." Çok geçmeden herkes başına toplandığında kağıdı açıp seslice okumaya başladı.
"Beni bulmanın bu kadar kolay olacağını düşündünüz mü cidden? O zaman ben de sizin bir klişeyle giriş yapayım. Siz bu notu okurken ben çoktan gitmiş olacağım. Buraya kadar güzel bir klasikti değil mi? Ama bilin bakalım nereye gidiyorum. Hadi size bir kolaylık yapıp söyleyeyim. 'Sevgili' alfamız Harry'nin dediği gibi güzel omegamı tek başına bırakmamalıydınız orada. Onun gibi savunmasız bir omeganın başına neler gelebilir bir başınayken düşünsenize. Birinin ona sahip çıkıp kollaması gerek, bu rolü de ben seve seve üstleniyorum. Siz bu boş mektubu okurken güzel omegam benim kollarımda olacak, bakalım bu sefer kolayca bulabilecek misiniz beni. Ah pardon, zaten bulamamıştınız."
Harry elindeki kağıdı sinirle buruşturup attıktan hemen sonra telefonunu çıkarıp omegayı aramıştı. Ama sonuç her defasında aynıydı, ona ulaşılamadığını söyleyen ses kulaklarında çınlayıp duruyordu. Bu sırada eşini arayan Mark, eşine Louis'nin evde olup olmadığını sorduğunda çok geçmeden olumsuz bir cevap almıştı. "Odasında olması gerekiyordu a-ama yok. Mark, oğlumun başına bir şey gelmesine izin verme. Lütfen yalvarırım." Eşini sakinleştirmeyi biraz da olsa başardıktan sonra telefonu kapatıp odaya geri döndüğünde Harry ve Liam odada yoktu.
"O ikisi nereye gitti?"
"Harry telefonunu atıp evden çıktı, Liam da saçma bir şeyler yapmasın diye peşinden gitti."
Mark, diğer baş alfayı yanına çağırdıktan sonra diğerlerine beklemeleri için işaret yapıp dışarı çıktı. Tabii Des, onun konuşmasına izin vermeden lafa atlamıştı. "Aramızda bir hain var Mark, geldiğimizi bilmesi imkansız. "
"Biliyorum Des bu yüzden seni dışarı çağırdım."
"Kim olabilir?"
"Liam olduğunu sanmıyorum, Edward da aynı şekilde. İkisi de oğlum gibi ve böyle bir şey yapacaklarını sanmıyorum. Geriye de Lucent, Rodrick ve Lukas kalıyor." İkisi de ne yapacaklarını düşünürken birkaç saniye sonra Mark bağırmıştı. "Edward! Buraya gel!" Bırakın evden duymayı, sesi ormanın öteki ucundan bile duyulmuştu. Edward koşarak yanlarına gittiğinde iki adam kaşları çatık bir şekilde onu bekliyordu. "Bir şey mi oldu efendim?"
"Ne olursa olsun içeridekilerden gözünü ayırma . Yaptıkları her hareketi, söyledikleri her kelimeyi bana rapor edeceksin. Anlaşıldı mı?"
"Evet efendim. Ama nedenini sorabilir miyim gizli değilse?"
"İçlerinden birinin köstebek olduğunu düşünüyoruz ama bunu sakın ağzından kaçırma. Eğer birisinden duyarsam bunu sürüye elveda dersin." Edward korkuyla bakışlarını kaçırmıştı.
YOU ARE READING
The Bittercrown | Larry
FanfictionRivayetlerin, kutsal eşyaların ve onları öldürebilecek bir mağaranın ortasında kalan iki veliaht kurt; kral ve asası. - alfa!harry omega!louis [06.10.20-]