Cody Fern

733 76 78
                                    

"Harry, baban ofisinde seni bekliyor." Harry, kapıdan ona seslenen annesine onaylarcasına başını salladıktan sonra kolları arasında uyuyan omegasının saçlarına son bir öpücük kondurdu. Mağaradaki olaylardan sonra son üç gündür neredeyse hiçbir şey yapmamış, sadece temel ihtiyaçları olan yemek yiyip tuvalete gitmek gibi şeyleri yapıp uyumuştu. Harry anlıyordu neden böyle yaptığını, tamam Kral'ın Asası olabilirdi ya da etrafındaki alfalara sözünü geçirebilirdi ama hala omegaydı sonuçta, önce alfasını kaybetme korkusu sonra da kollarında başka bir alfanın, özellikle de acılı da olsa bir geçmişleri olan alfanın ölmesi zor bir şeydi.

Louis yattığı yerde hafifçe kıpırdadığında Harry elini omeganın saçlarından geçirdi. Tekrar sakinleşip uykuya daldığını fark edince sessizce ayağa kalktı ve üstüne önceki gün giydiği tişörtü giyip odadan çıktı.

Yüzünü bile yıkamadan gözlerini ovuşturup iki kat aşağı indikten sonra yavaşça kapıyı tıklattı. Babası gelmesini söyleyince hiç de kibar olmayan bir şekilde içeri girip masanın önündeki boş koltuklardan birine oturdu.

"Bir şey mi oldu, neden çağırdın?"

"Bir konuyu konuşmak istiyorum." Harry eliyle devam et der gibi işaret yaptı.

"Bütün bu Enzo ve Duncan olaylarından önce hatırlarsan Louis ile mühürlenecektiniz. Sence de zamanı gelmedi mi artık?" Harry gözlerini devirdi. Bunun için mi çağırmıştı gerçekten?

"Gelmedi baba, Louis daha hazır değil."

"Harry artık mühürlenmeniz lazım, yoksa-"

"Yoksa ne baba? Zaten ruh eşi olduğumuzu biliyoruz, siz de Mark'la iyi anlaşmaya başladınız yani sürüler arası kavga da yok. Neden aceleye getiriyoruz? Beklesin işte biraz daha, Louis çok yorgun, bir de mühürlenme derdi çıkmasın şimdi."

"Ben de farkındayım bunların Harry, ama unuttuğun bir şey var. Mağaranın önünde üç sürünün bütün üyelerine rivayetlerdeki kişinin, daha doğrusu kişilerin siz olduğunuzu duyurdunuz. Haberler hızlı yayılır, şimdiye dünyada bunu duymayan sürü kalmamıştır bile. Birileri gelip sizin hakkınız olan şeyde hak iddia etmeden sahiplenmeniz lazım. Ve bunu mühürlenmeden yapamazsınız." Harry'nin kafası iyice karışmıştı, o sadece omegasıyla beraber basit bir hayat yaşamak istiyordu. Bu kral saçmalığına uymak değil.

"Ne yapmamı bekliyorsun? Herkesi kendi kontrolümüz altına almamızı mı? O zaman bizim Duncan'dan ne farkımız kalır?"

"Beni anlamaya çalışmıyorsun ama Harry. Ben size kendinizi herkesin efendisi ilan edin demedim. Sen de biliyorsun bunu, sürüler yüzyıllardır tek başına hareket ediyor ve bir bütünlük yok. İnsanlar da kurtları ve sayılarının ne kadar fazla olduğunu fark etmeye başladı. Kendilerini avcı ilan etmelerine ne kadar kaldığını sanıyorsun? Daha önce kaç kez yaşandı bu olay, Agatokles Katliamı en basitinden. Onun sadece güç isteyen birisi olduğunu mu sanıyorsun? O kendini avcı ilan eden ilk insandı, o zaman yönetimde olan alfalar o daha harekete geçemeden onu sürgün etti ama o yıllar sonra kendi ordusuyla gelip binlerce kurdu katletti. Kurt nüfusunun o olaydan sonra kendini toparlaması kaç yıl sürdü biliyor musun? Ya da tarih kitaplarında yer almayan, Yahudi kamplarında onlarla birlikte katledilen kurtlar. Peki bu gibi olayların tekrar yaşanmasına ne kadar kaldı?"

Harry ne cevap vereceğini bilememişti, daha önce kimse ona katliamlardan bahsetmemişti. Bunların hep insanlar arasında yaşanan şeyler olduğunu düşünüyordu.

"Neden daha önce söylemedin?" Des derin bir nefes verdi.

"Böyle endişelerimiz yoktu çünkü ama üç gün önce, tam mağaradaki olayların olduğu gün, iki kurt katledildi."

The Bittercrown | LarryWhere stories live. Discover now