"Ben neden sizinle gelmeyi kabul ettim ki? Harry bunu yaptığımı öğrense beni öldürür, hatta sana izin verdiğim için bile öldürebilir.."
"Bunu yapmazsak seni öldürecek bir Harry olmayacak Liam. Şimdi önüne dön, hadi."
"Planımız ne demiştin? Baştan anlatsana." Liam bir kez daha aynı soruyu sorduğunda Louis sinir olduğunu belli eden bir iç çekip alfaya döndü. Liam'ın planı çok iyi anladığının farkındaydı, sadece onu vazgeçirebilmek için zaman yaratmaya çalışıyordu alfa.
"Enzo beni kaçırdığında aramızda bir zihin bağlantısı oluşturmaya başlamıştı ama Harry beni bulduğunda tamamlayamadı, eğer kendimi biraz zorlarsam o bağlantıdan Enzo'ya ulaşabilirim."
"Ama?"
"Ama bunun için onu en son gördüğüm yere gitmem gerekiyor. Yani şu an gittiğimiz yere. Anladın mı artık?" Liam başını sallayınca Louis yanaklarını şişirip tekrar önüne döndü.
Çok geçmeden iki katlı ve neredeyse yıkılmak üzere olan evin önüne geldiklerinde Louis kapıdan içeri ilk adımını atacakken Liam kolundan tutarak engel oldu. "Bekle." Daha sonra omeganın bir şey demesine izin vermeden içeri girdi. Birkaç dakika sonra evde gözden kaybolduğu yerden çıkıp gelmeleri için eliyle işaret yaptı. "Güvenli gözüküyor."
Louis dik merdivenleri ikişer ikişer çıkıp da hoş anılar barındırmayan odanın önüne geldiğinde kapı kolunu tutup gözlerini kapattıktan sonra derin bir nefes aldı. Çok geçmeden omzunda hissettiği elle gözlerini açarken ona sempatiyle bakan Magnus karşısındaydı. "Yapmak zorunda değilsin, biliyorsun." Louis gülümseyerek başını salladı hafifçe.
"Zorundayım." Ve daha sonra hızlıca kapıyı açıp odaya girdi.
"Dışarıda bekler misin? Bunu yaparken tek olmak istiyorum." Magnus son kez dikkatli olmasını söyledikten sonra alt kattaki Liam'ın yanına indi.
Louis ne yapacağını bilmez bir şekilde yavaşça duvar kenarındaki eski sandalyeye ilerledi. Diğerlerinin gözü önünde, onu küçük düşürmelerini umursamadan çıplak bıraktıkları sandalyeydi bu. Yavaşça dolmaya başlamalarını umursamayarak gözlerini kapattı ve zihnindeki karanlığın yerini onunla olan bütün anılarının doldurmasına izin verdi. Onun sayesinde yaşadığı ve hayatındaki travma olarak adlandırabileceği olaylar gözlerinin önünden birer şerit gibi geçerken aklında dönüp duran tek bir cümle vardı. "Yanıma gel." Fark etmeden sesli olarak söylediğinde çaresizliğine gülmüştü.
On, yirmi, belki de otuz dakika boyunca aynı şeyi yaptıktan sonra pes etmişti, işe yaramıyordu. Vaktini boşa harcadığını fark edip aşağı ineceği sırada dışarıdan gelen gürültüler yüzünden hareket etmeyi kesti. Biraz daha dikkatle dinlediğinde önce Liam'ın sesini, hemen arkasından da duymak istediği kişinin sesini çıkarabildi. Kendini onu tekrar görmeye hazırlayıp merdivenlerden indiğinde önündeki manzarayı görüp sırıttı. Sonuna kadar açık kapının hemen dışında Enzo burnunu tutarak yerde oturuyor, Liam ise yumruk yaptığı elini ovuyordu.
"Yeter."
Louis'nin kendinden emin ses tonuyla Liam birkaç adım gerilemiş, omegaya izin vermişti.
"Onunla işimiz olmasa istediğini yapabilirdin ama şimdi sırası değil." Magnus, Louis'nin bu sert haline tek kaşını kaldırıp garip bir şekilde bakmıştı. Daha önce bir omeganın alfalara böyle davrandığı hiç görülmemişti, Louis'de bir şeyler farklıydı. Ama bu farkın ne olduğunu daha çözememişti.
Louis, Liam'ın başka bir şey yapmayacağından emin olduğunda ayağa yeni kalkmış ve hala burnu kanayan alfaya döndü. "Seni görmek de güzel omegam." Louis daha fazla devam etmesine izin vermeden elini kaldırıp aralarına getirdi.
YOU ARE READING
The Bittercrown | Larry
FanfictionRivayetlerin, kutsal eşyaların ve onları öldürebilecek bir mağaranın ortasında kalan iki veliaht kurt; kral ve asası. - alfa!harry omega!louis [06.10.20-]