Harry, üstündeki bedenin boğazına dişlerini geçirip bulunduğu pozisyondan kurtulduğunda ortalık çoktan kan gölüne dönmüştü. Ayağa kalkıp etrafına baktığında bir sürü beden yerde hareketsiz yatıyordu, sağlam olanlar ise sürü alfalarının emriyle yaralıları alıp geri çekilmişti.
"Buydu işte istediğin Duncan, mutlu musun?" Mark ağaçların arasında saklanan omegalardan birinin verdiği kıyafetleri kanlı bedenine geçirdikten sonra konuşmuştu. Harry savunmasız, insan haline geri dönmüş baş alfaların yanında saldırmaya hazır bir halde beklerken onları keyifle izleyen Duncan, koşarak yanına gelen bir betayla konuştuktan sonra tekrar onlara dönmüştü.
"Bu kadar ölüme gerek yoktu aslında, yazık oldu. Ama güzel bir dikkat dağıtıcıydı, değil mi?" Harry ne dediğini anlamadan kafası karışmış bir ifadeyle ona bakmaya devam ederken Duncan eliyle ormana doğru bir işaret yapmıştı.
"Şimdi, Harry, iki seçeneğin var. Ya kendi isteğinle bizimle gelirsin ya da," az önce işaret yaptığı yerden çıkan kişileri görünce Harry'nin gözleri hissettiği öfke ve korkudan dolayı kırmızıya dönmüştü "bu güzel omegaya elveda demek zorunda kalırsın. Karar senin."
Louis kollarını tutarak onu ittiren alfadan kurtulmaya çalışsa bir işe yaramamıştı, bir alfaya göre oldukça güçsüzdü. Harry omegasına doğru atılınca omeganın kollarını tutan alfa boştaki elini pençe haline getirmiş ve omeganın boğazına dayamıştı.
"Ben olsam yerimde dururdum Harry." Sonunda Louis'yi tutan alfayı gördüğünde uğradığı ihanete inanamamıştı. Mark'ın çok güvendiği, oğlum gibi dediği Edward karşı tarafa geçmişti.
"Bütün gün burada beklemeyeceğiz Harry, seçimini yap. Omega mı kendin mi?" Harry'nin bakışları tekrar Louis'yi bulduğunda omega ona teslim olmaması için yalvaran bakışlar atmıştı. Konuşamıyordu çünkü ağzını açtığı anda çenesinin hemen altında duran sivri tırnaklar boğazını delip geçecekti.
Harry onlarca insanın ortasında olmasına aldırmadan olduğu yerde normal bedenine döndüğünde elleriyle önünü kapatmaya çalışmıştı. "Omegayı bırakın." Daha sonra ayağa kalkıp elleri hala aynı yerdeyken düşman alfaya doğru yürümüştü. Duncan kendi omegalarından birinin elindeki kıyafetleri alıp Harry'e fırlattığında alfa hızla giyinip son bir kez Louis'ye bakmıştı. Ses çıkarmadan dudaklarıyla özür dilerim dediğinde Louis yaşlarla dolu gözlerini kırpıp kafasını olumsuzca sallamış, boğazını çizen tırnakları umursamadan bağırmıştı. "Gitme Harry, beni almasına izin ver."
Harry, omegasının boynunda iz bırakarak yere damlayan kanı gördüğünde hızla ona gitmeye çalışsa da sıkıca kolunu tutan eller engel olmuştu. "Ah, ne kadar romantik. Birbirleri için kendini feda etmeye çalışıyorlar. Ama ne yazık ki Harry seçimini yaptı, şimdi yürü yoksa boğazı sadece bir iki çizikle kalmaz." Harry derin bir nefes verdikten sonra ellerini belinin önünde birleştirip teslim olduğunu göstermişti. Duncan'ın işaretiyle iki kişi, bir beta ve alfa, hızlıca Harry'nin ellerini bağlamış ve kollarından tutmuştu.
"Sizinle buluşmak bir zevkti." Steelpaw sürüsünün bütün kurtları arkalarını dönüp kendi topraklarının sınırını geçtiğinde Edward hızla Louis'yi ileriye ittirmiş ve diğerlerinin peşinden gitmişti. İtişin etkisiyle yere düşen omega kalkmaya fırsat bulamadan babası ve Des yanına gelmiş, iyi olup olmadığına bakıyordu. "Ben iyiyim, Harry'i geri getirin. Ne bekliyorsunuz? Hadisenize!" Mark panik atan geçireceğini anladığı oğlunu hızla kolları arasına alıp sakinleştirmeye çalıştı.
"Sınırı geçemeyiz Louis biliyorsun."
"Enzo'yu ararken geçmiştiniz ama şimdi neden olmuyor?"
YOU ARE READING
The Bittercrown | Larry
FanficRivayetlerin, kutsal eşyaların ve onları öldürebilecek bir mağaranın ortasında kalan iki veliaht kurt; kral ve asası. - alfa!harry omega!louis [06.10.20-]