12. Denek 470

440 718 155
                                        

İyi okumalar...

Balın'ın anlatımı

Kapalı kapıların ardında, kilitli sandıkların içinde saklanan sırların artık gün ışığına çıkma vakti gelmiş ve geçiyordu. Belki de yıllara meydan okumuş ve okumaya da devam edecek bu sır, toprağa gömülü kalmamalıydı.

Ayak parmaklarımın arasına giren her bir sıcak kum tanesi gibi gerçekler yakıcı ve bir o kadar da huzur verici olmalıydı. Kumda bıraktığım her bir ayak izi gibi, geçmişin izlerini geleceğe aktarmalıydı. Ayaklarıma değen denizin serin ve tuzlu suyu gibi berrak ve net olmalıydı.

Sırlar açığa çıkmalı, merakım giderilmeliydi. Bu da gökyüzünden süzülerek inen melek görünümlü adamla olacaktı. Adımları yere basmış neden kızdığını anlamadığım kara  kaşlarını çatmıştı. Siyah yarasa kanatlarını kapatmak yerine başımın üstüne kaldırmıştı.

"Hoş geldin Giray. Ben de seni bekliyordum. Evimizde! "

Dudaklarımdan çıkan kelimeler onu hazırlıksız yakalamış olacak ki şaşkınlıkla baktı. Benden böyle bir karşılama beklemiyordu. Eğer bir şeyler öğrenmek istiyorsam onun kurallarına uymaya karar vermiştim.

" Hoş buldum Balım. Güneşte neden bekliyorsun? Gel içeriye geçelim."

Kanatlarını neden başımın üstünde tuttuğunu şimdi anlamıştım. Kızgın öğle güneşine, gecenin yaratığı hassas kanatlarını benim için siper ediyordu. Eğer ona aşık olsaydım bu yaptığı erimeme neden olurdu, tabi eğer aşık olsaydım.

Birlikte içeriye girdiğimizde onu şaşırtmaya doymamıştım. Sabahtan beri ellerimle hazırladığım yemek masası, bir çiftin romantik bir yemek yemesi için hazırlanmıştı. Bahçedeki seradan topladığım ve gerçek olduğuna inanamadığım çiçeklerle masayı süslemiş, evin mutfağında tanıştığım insan görünümlü robot aşçıya Giray'ın sevdiği yemeklerden yaptırmıştım.

"Aç olduğunu düşünüp senin için masayı hazırladım."

Gri gözlerinde okuduğum şaşkınlık, yerini parıltılarla dolu sevgiye bırakmıştı. Yavaş adımlarla yanıma gelip elimi dudaklarına götürdü. Avuç içimden öptüğünde dudaklarından yayılan elektrik, kalbimi titretmişti. Ben onu etkilemek isterken, kalbim onun etkisine kapılmıştı.

"Harika olmuş dört yüz yetmiş yıllık hayatımda ilk defa birisi benim için yemek hazırladı. Annemden sonra..."

Son cümlesini çok kısık sesle söylese de duymuştum. Annesini kaybettiğini babasının iki yıl gibi kısa bir zamanda başka bir kadınla evlendiğini biliyordum. Tüm evren biliyordu. Vampir hükümdarın hayatını herkes bilirdi.

Gözlerini dolduran yaşlar, benim meraklı bakışlarımın altında yok olmuştu. Ağlamazdı, ağlayamazdı. Vampirlerin göz yaşı olmazdı.

" Yemeğe geçelim mi Giray'ın değerlisi?"

Öptüğü elimi bırakmamış, masaya geçip oturmama yardım etmişti. Tıpkı eski romantik filmlerde olduğu gibi.
Gözlerime kenetlenen gözlerinin tutsağı olmuş, yemek boyunca hapsinde tutulmuştum. Dudaklarında oluşan her bir tebessüm, dudaklarıma sıçramış nedensiz bir bahar havası estirmişti yüreğimde.
Ağzıma aldığım her lokma, heyecana bulanmış, terleyen ellerimin zulmüne maruz kalmıştı.

Yemeye başladığımız andan beri aklımdan türlü sorular geçiyordu.
Gözümün önüne gelen anlar, herkesin söylediği Giray'ın değerlisi kelimesi, zihnimin kuytu köşelerinden tek tek çıkmaya başlamıştı.

"Dört yüz yetmiş mi dedin? Bunun benim denek 470 olmamla bir bağlantısı var mı?"

Güldü. Onu ikinci defa içten gülerken görüyordum. Yapmacıktan uzak, gerçek bir gülüştü. Erkeksi bir gülüştü.

KANLI AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin