İyi okumalar
Siyah dumanların yükseldiği binada kızıl alevler dans ediyordu. Gözlerim duman kaplı havada yanmaya başlarken genzime tüm duman dolmuştu. Öksürerek koşmaya başladığımda yanımda gelen vampir kolumdan tutup yanan binaya beni savurdu. Binanın önündeki kaldırıma düştüğümde öfkeyle üzerime doğru yürüyordu. Siyah gözlerini nefret bürümüş, bugün beni öldürmeye kararlıydı.
Kanatlarını açıp üzerime uçtuğunda son anda kaçıp binadan dökülen alevli parçaların altında kalmaktan kurtulup, onun da yaralanmasına neden oldum. Kanadının birinden kötü bir koku geldiğinde tüylerinin yandığını görebiliyordum. Acı içinde bağırdığında binayı söndüren robotlar hemen onun yanına gitmişti.
Vampir bana doğru gelmek isterken, robotlar onu iyileştirmek amacıyla gitmesine izin vermemiş, yere yatırıp kanadına müdahale ediyorlardı. Fırsattan istifade edip koşmaya başladığımda arkamdan öfke dolu haykırışını duyabiliyordum. Buradan kurtulmam lazımdı. Çocukların kalanlarına gönderildiğine şahit olmalı, Ayza'yı saklamalıydım. Adada olanların öfkesini Ayza'dan çıkarmak isteyen babasından korumalıydım. Ne kadar çok öfkelendiğini tahmin edebiliyordum.
Ara sokaklardan dolaşıp tekrar istasyona geri döndüğümde bir kaç vampiri gördüm. Etraflarına dikkatle bakıyor, beni ve baskında olan kurtları arıyorlardı. En yakınımdaki mağazalardan birine girdiğimde yakışıklı bir adam karşıladı beni. Kısacık kesilmiş siyah saçları, koyu kahve gözleriyle güzel bir yüzü vardı.
"Hoş geldiniz size nasıl yardımcı olabilirim?"
Robot mağaza çalışanlarına rağmen insan çalışan görmek beni mutlu etmişti. Bir robotun hafızasından silinmem imkansızken bir insanın beni unutması daha kolaydı.
"Siz Avcı Mir Karahan değil misiniz?"
Artık insanların da beni unutmayacağı kadar tanınmış olduğumu unutmuştum tabi."Sarp, senden bir şey rica edeceğim. Çok önemli bir görevdeyim. Benim buraya geldiğimi kimseye söyleme olur mu?"
Bunu söylemem anlamsızdı. Vampirin hipnozuyla konuşabilirdi ama ben yine de şansımı denemek ve güvenmek istemiştim."Asla söylemem."
Bana göz kırptığında bu devirde olmayan güvenin kırıntılarını aradım bakışlarının derinlerinde. Genç, hevesli bir adamdı. Bana olan hayranlığıysa içimi rahatlatmıştı. Beni korumak uğruna kimseye söylemeyeceğinden emindim.Mağazanın iç bölümlerine ilerlediğimde uzun kollu beyaz gömlek, siyah takım elbise alıp kabinde üzerimi değiştirdim. Peruk bölümünden sarı bir peruk alıp taktığımda hazırdım.
"Bunu alabilirsiniz. Bir kaç ay önce bir müşteri unutmuş geri gelip almadı. Süresi geçtiği için hak talep edemez. Sizin olsun."
İşe giderken kullanılan kişisel eşyaların konduğu küçük bir çantayı bana uzattı. Bir adım geri çekilip beni incelediğinde mutlulukla gülümsedi.
" Harika görünüyorsunuz. Sizi asla tanıyamazlar. "Buna sevindim.
" Kıyafetlerimi geri dönüşüme atma. Yak. Geri dönüşümden geçerken kıyafetleri sistem tanır ve kılık değiştirdiğim anlaşılır. Ne kadar geç öğrenirlerse o kadar iyi."
Sokak kameralarından izleyip buraya gelmeleri bile an meselesiyken bir kaç dakikaya ihtiyacım vardı." Tamam. Ne zaman istersen ben buradayım. Sana yardımcı olurum. Çok iyi iz sürerim. Kardeşim mühendis, ihtiyacın olursa onun sistemini kullanırım. "
Üzerimdekilerin ücretini ödeyip dışarı çıkmak üzereyken söyledikleri beni duraklattı.İz sürerim derken sanal ortamda, aradığım kişileri bulabileceğini ima ediyordu. Bu da beni polislerden veya laboratuvar sonuçlarını beklemekten kurtarırdı. Daha hızlı ulaşırdım katile.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI AV
FantastikAskıya alındı Yıl 2584... Ölüm, İstanbul sokaklarında geziyor kurbanı olan katilleri tek tek avlıyordu. Bedeninden damlayan kanlar, sokakları suluyordu. İnsanlığın bitip tükenmeyen arzularını karşılamak için kullanılan silahların yerini, kanlı kes...