20

109 8 30
                                    

Inner Child ^^

20

Taemeo ve Dubuliet

Boşluğa düşmüş şekilde karanlık oturma odasında bir başıma yerde oturuyordum ve Jimin'in küçük tenis topunu duvara atıp duruyordum.

Normalde umursamaz hayattan bezmiş olan ben şimdi bir çok endişenin içinde rüzgârdan dolayı savrulan dallar gibiydim.

Kim Dahyun kilit noktaydı.Yaptığım savunmasız kağıttan yüzüğe kaydı bakışlarım.O gün olanlardan sonra pek iletişime geçememiştik.Daha doğrusu annesi ve babası ona zaman vermem gerektiğini söyledi.Kendisi de benimle iletişim kurmak için bir çaba göstermemişti.Zaten öğrendiklerinden sonra da hastalığı kötüleşmişti.Bir de havaların soğuması gerçeği vardı.

Kim Dahyun'u kendimden daha iyi tanır hâle gelmiştim.Kışı çok çok sevmesine rağmen ona zarar vermesini biliyordum mesela.Bahar geç geliyordu.

Son sınavlardan önce yapılması gereken bir klüp aktivitemiz de vardı.Tiyatro.O günden bu yana bir hafta geçmişti.Ama sanki benim için bir yıl gibiydi.Sanki Dahyun'la hiç tanışmamışım gibiydi.Okul yine ölümüne sıkıcı haline dönmüştü işte.

Nefes almak güçtü.Babam da uzun süredir evde yoktu.Muhtemelen içki çalmış yine hapsi boylamıştı.Kısa sürede çıkacağına emindim.Çıkamasa da fark etmiyordu zaten.Varlığı da yokluğu da aynıydı.

Uzun süre aynı pozisyonda oturduğumdan sırtımı dikleştirip gerindim.Kemiklerimin bir kaçı kütlediğinden biraz rahatlama gelmişti.

Ayaklanıp odamdan dışarı çıkmak için basitçe bir hazırlık yapıp üstüme geçirdiğim şişme montla dışarı çıktım.

Dahyun'u görmeyi isteyen tarafım artık o kadar ağır basıyordu ki görmezsem sanki birden kan şekerim düşmüşçesine bayılıp kalacaktım.

Düşüne düşüne adımlarımı izleyerek ilerledim.İşte Dahyun'un sevdiğim başka bir özelliği aklıma gelmişti.O benim gibi ayaklarına bakarak yürümezdi.Kafasını gökyüzüne dikerek yüzündeki gülümsemeyle başı dik giderdi.

Gülümsedim.Güzel kız.Ama gerçekten güzel.

Adımlarım pastanenin önünde durdu.Dönüp gözlerimi penceresine çevirdim.Acaba uyuyor muydu ? Uykusunu bölmek hiç istemezdim.

Pencerenin birden açılmasıyla Seokjin'i gördüm.O da bana bakınca gözlerini kıstı.Pencere tekrar kapandı ve çok geçmeden soluk tenli her şeyiyle güzel olan Kim Dahyun çıktı cama.

"Taehyung ?" Hafif şaşkınlıkla kalın hırkasını giymiş gözleri aşağıda bana bakıyordu.

"Ben...seni özledim." Dediğimde dudak kenarları kıvrılınca gülümsemesi bana da bulaştı.

"Bekle bir dakika geliyorum." Diyerek işaret parmağını gösterip pencereyi kapattı.

Hava soğuktu.Yerler ara ara beyaz ve biraz da kaygandı.Kaşlarımı çattım.Yarım eldivenlerim parmak uçlarımı korumadığı için parmaklarımı hareket ettirip nefesimi üfledim.Bu his güzeldi işte.

Dahyun uzun kalın elbisesinin üstüne benim ki gibi giydiği şişme bir montla çıktı.

Benimkinin rengi koyu mavi onunkinin rengi morun pastel tonuydu.

Gülümsedim.

Büyük adımlar atarak heyecanla gelirken dikkat et demeye kalmadan ayağı kayınca öne atılıp hem kolunu hem belini yakaladım.Düşecek diye ödüm kopmuştu ! Şaşkınca ona bakarken soluk teninde yer edinmiş kırmızı yanaklarıyla kalbim yumuşadı.

DELICATE | Vhyun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin