Camelot'un Savaşı

302 28 4
                                    

"MERLİN!"

Aaron korkuyla artık bir enkaz olan kaleye baktı. Kimseden ses çıkmıyordu. "ARTHUR!"

Aaron ölmüş olabileceklerine dair kötü düşünceleri zihninden kovaladı. Merlin oradaydı. Onları sağ salim çıkarabilecek kadar zeki ve güçlüydü. Böyle düşünüyordu ama aslında kötü düşünceler zihnini kemiriyordu.

Daha fazla bekleyemedi. Onları oradan kendisi kurtaracaktı. Elini kaldırdı. Gözlerinin parlamasıyla taş topluluğunu enkazın üstünden kaldırdı. Küçük gruplar halinde taşları hareket ettirirken bu hızla devam ederse arkadaşları ölmemiş olsa bile ölecekleri kesindi. Başka bir şey düşünmeliydi.

Sonra çok garip bir şey oldu. Yeşil bir ışık hüzmesi enkazdan yukarı doğru hareket ediyordu. Aaron bir süre sonra bunun kocaman yeşil bir küre olduğunu farketti. Etrafına güç yayan yeşil kürenin içinde hayatta olup olmadığını merak ettiği arkadaşlarını görünce Aaron gözlerine inanamadı. Güç Merlin'in boynunda taşıdığı kolyeden yayılıyordu. Merlin eliyle kolyeyi kavradı. Yüzünde bir gülümseme belirmişti. O kolye babasından bir hatıraydı. Şimdi babası bilmeden de olsa onu kurtarmıştı. Aaron heyecanla yaklaşmalarını bekledi.

Arthur da hiç şüphesiz çok şaşırmıştı. Ayrıca içinde bulunduğu büyülü küre sanki her an patlayacakmış gibi bakıyordu. Sonunda Aaron'un yanına grldiklerinde dev küre artık güvende olduklarını anlamış gibi yavaşça yok oldu. Aaron sevinçle önce Merlin'e sonra Arthur ve diğer büyücüye sarıldı.

"Öldüğünüzü düşündüm."

Merlin gülümsedi. "Ben de." Sonra eli yeniden büyülü kolyeye gitti. "Demek bu işe yarıyormuş. Babam bir kez daha hayatımı kurtardı."

Arthur eliyle Merlin'in omzunu sıktı.
"Baban sayesinde Camelot kralsız kalmadı. Ona çok şey borçluyum."

Merlin başıyla onu onayladı. "Büyücülerin özgür olduğu Camelot'u görmesini isterdim."

"Bence bunun olacağını zaten biliyordu. Çünkü bunu yapabilecek inanca ve sabra sahip olan tek kişi sendin." Merlin muzipçe sırıttı. "Sen beni övdün mü az önce?"

Arthur umursamaz bir tavırla omuz silkti. "Babanı onurlandırmak için söyledim ben onu."

"Tabii. Ben de zaten o yüzden sana sabrettim." Arthur baygın bakışlarını Merlin'e yöneltti. "Merlin!" Merlin güldü. Sonra da etrafa baktı.

"Morgana şövalyelerle birlikte değil mi? Neredeler?"

Aaron'un yüzü ciddileşti. Bakışlarını kaçırıyordu. Arthur soruyu tekrarlamak zorunda kaldı.

"Aaron? Neredeler?"

Aaron derin bir nefes aldı. "Morgana gitti. Şövalyeleri de etkisiz hale getirdi." Merlin ve Arthur'un gözleri büyüdü. "Sen de buna izin mi verdin? Mızrak nerede?"

"Morgana mızrağı aldı. Yelbegen'i kendisi öldürecekmiş." Arthur sahte bir kahkaha attı. "Buna gülerim işte. Aaron bana Morgana'ya inanmadığını söyle!"

Aaron başını sağa sola salladı.

"Ben size ihanet etmedim. Morgana doğruyu söylüyordu. Ben de düşündüm ki eğer birisi tehlikeye girecekse bu kişi Morgana olmalı. Böylece hatasının bedelini öder."

Merlin eliyle alnını ovdu. "Aaron Morgana'nın bizim için hayatını tehlikeye atacağını söylüyorsun. Sence bu mümkün mü?"

"Kabuslarında içimizden birinin öldüğünü görmüş.. "

Merlin şüpheyle Aaron'a baktı. "Kim?"
Aaron'un gözleri Arthur'u buldu. Oldukça zor duyulan bir sesle "Guinevere." dedi.

Arthur onu ciddiye almadı. "Adı üstünde bir kabus Aaron. Ona inanmış olmana inananamıyorum." Merlin sessizliğini koruyordu. Arthur ona döndü. "Merlin bir şey söylesene."

RISE AGAIN (Merlin Fanfiction) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin