"Aaron neden böyle bir şey yapsın ki? Ne gibi bir amacı olabilir?"
Merlin'in sorusu karşısında Arthur Gaius'a bakmaktan kendini alamadı. Gaius'un bu konuda bir bilgisi olduğu belliydi. Ama o açıklamayı uygun bulmadı. "Suçluluğu henüz ispatlanmamışken onun özel hayatıyla ilgili şeyleri anlatmak istemiyorum."
"Arthur'un bildiği ama benim bilmediğim bir şey... bu çok sık olmaz." Arthur Merlin'in biraz kıskandığını düşündü. "Ben de olayı bütün ayrıntısıyla bilmiyorum Merlin. Ama babamın onlara da bir zararı dokunduğunu söyleyebilirim."
"Onun zarar vermediği birisi var mı ki?" Arthur elleriyle bulundukları odayı işaret etti. "Merlin, ölen babamın odasındayız biraz saygı gösterir misin? Babamın yaptığı kötü şeyleri biliyorsun sadece. Kendimi bildim bileli onunlaydım o zalim biri olabilir ama emin ol Camelot onun sayesinde var olmaya devam etti."
Merlin kendinin haklı olduğunu bilse de saygısızlık yaptığını da farketti. "Özür dilerim kralım. "Şuanda yapmamız gereken şeye odaklanmalıyız. Aaron'u zindana götürmemiz gerek. Aynı zamanda Isaac de işin içinde mi bunu öğrenmeliyiz." Gaius önemli bir noktayı kaçırdıklarını düşündü. "Siz onları zindana hapsettiğiniz de sadece onları engellemiş olacaksınız. Ama bu geçitle ilgilenen daha fazla kişi olduğunu düşünüyorum. " Kral, Gaius'un yerine devam etti. "Biz onları konuşturmaya çalışsak bile başkaları onların yerine bu işi tamamlayacaklardır. Haklısın Gaius.." Merlin'in aklına bir fikir gelmişti. "Ya onlardan şüphelenmiyormuş gibi davranırsak ve onları serbest bırakırsak..Onlar da işlerini bitirmek için saraydan çıktıklarında onları takip edip amaçlarını öğrenebiliriz." Arthur bu fikri mantıklı buldu. Ama bir sorun vardı. Hem de büyük bir sorun. "Aaron zihnimizi okursa yalan söylediğimizi anlayacaktır." Bu soruna kafa yormaları gerekecekti.
Aaron odasında düşünceli düşünceli dolanırken birden kapı açıldı. Kapısında bekleyen Camelot muhafızı "Kral Arthur dışarıya çıkabileceğini söyledi. Şuandan itibaren kapında durmayacağız." Aaron böyle bir kararı beklemiyordu ve kralın amacını anlamaya çalıştı. "Birazdan çıktığımda tekrar girmem için zorlamayacaksın ama değil mi?" Muhafız sükunetini korudu. Aaron odasından hızla ayrıldı. Hedefi kralın odasıydı. Yeniden başka muhafızlarla karşılaşan Aaron kralla görüşeceğini bildirdi. Muhafızlar kralın saraydan ayrılmak üzere olduğunu söylediler. Aaron koşarak koridorları geçti. Arthur'la konuşması gerekiyordu. Saraydan çıktığında muhafızın dediği gibi Arthur atın üstündeydi ve birlikleriyle ayrılmak üzereydi.
"Kralım! Ben de sizinle konuşmak istiyordum." Arthur'un konuşmaya vakti olmadığı belliydi. "Üzgünüm Aaron hemen gitmem gerek. Sonra konuşalım." Aaron'ın kolayca pes etmeye niyeti yoktu. "Ama çok önemli, hayat memat meselesi." Arthur imayla başını yukarı aşağı salladı. "Benimki de öyle Aaron." Atlı birlik yerdeki tozu kaldırarak alandan uzaklaştığında, büyücü ne yapması gerektiğini düşündü.
Bu sırada Merlin de odasında kralın verdiği kağıdı inceliyordu. Arthur babasının güncesinin sonunda yazan kısmı hatırlamıştı. Merlin'e ve Gaius'a da hangi dilde olduğunu bulmalarını ve çevirmelerini istemişti. Hatırladığı bölümün ve harflerin doğruluğundan emin değildi ama gerçekleşebilicek olaylarla ilgili her ipucu çok önemliydi. Kapıya vurulduğunda Merlin kimin geldiğini anladı. Kağıdı hemen masanın üstünde bulunan kitaplardan birinin arasına koydu. "Girin!" Aaron başını kapıdan içeri uzattı. "Merhaba Merlin. Bana neler olduğunu anlatabilir misin?" Merlin gülümseyerek "Neler olduğunu bildiğini sanıyorum Aaron." Sarı saçlı büyücü imayla bakarak "Beni bir şey için suçladığınızı biliyorum ama nedenini bilmiyorum." Merlin masasından ayağa kalktı. "Şuan dışarıda olduğun için bunun senin için bir önemi olmaması gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RISE AGAIN (Merlin Fanfiction)
Hayran KurguMerlin'in büyücü olduğunu öğrendikten sonra Arthur'un yönettiği bir Camelot. Tüm varlıkların bir arada huzur içinde yaşayacağı bir krallık. Diziyi izlerken en başından beri bunu hayal ettik hepimiz. Ben de bunu yazmak istedim . Umarım beğenirsiniz...