Sabahtan beri üzerimde inanılmaz bir ağırlık vardı. Havanın karanlık olmasına yorduğum bu olay aslında tek etken değildi. 1 haftadır kendi iç sesimle giriştiğim tartışmalar da beni yoruyor kalbimin yükü sanki azmış gibi daha da ağırlık yüklüyordu. Kafamı kaldırıp baktığımda işteki herkesin benim gibi üzerinde bir halsizlik vardı. Esneyerek üzerimdeki bu hali atmaya çalıştım. Ofiste birinin esnemeye başlamasıyla inanılmaz bir döngünün içinde bulmamız kaçınılmaz oluyordu. Aycan abla hepimize kahve yaptığında biraz olsun ortamdaki uyku havasını kırmayı başarmıştı.
Nihayet günü bitirmiş eve gelmiştim ancak işten ve havadan kaynaklı zannettiğim bu ağırlık hissi biraz olsun bile azalmamıştı. Hatta ve hatta evimin önüne geldiğimde şiddetlenen yağmur bana bir hafta önceki o akşamı hatırlatıyordu. Camdan köşe başını izlediğim süre boyunca adeta bir videoyu tekrar izliyormuşçasına o günü tekrardan yaşarken o ağırlık hissi yine kaybolmadı. Kıvancı o günkü haliyle hatırlamak kalbimdeki ağırlığa daha da yük bindirmişti.
Derin bir nefes alıp ellerimle saçlarımı geriye attım. Hani derler ya deli cesareti diye o anda öyle bir duygu yüklendi ve ben kalbimdeki ağırlığı daha fazla görmezden gelemedim. Kıvancı düşündükçe daha da artan bu hissin ancak Kıvancı görünce geçeceğine emin oldum. Kıvancın giderek özlemini ancak Kıvançla konuşarak, onu karşımda canlı bir şekilde görünce giderebilirdim. Üzerime bir şey almadan sadece çantamı alıp evden çıktım. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmura aldırmadan Kıvancın evine yürümeye başladım.
Kıvancı özlemiştim.
Kıvancın özlemine daha fazla dayanamayacaktım.
İlişki konusunda pek tecrübem olmaması beni öylesine şaşırtmıştı ki bu konuda başarısız olmuştum. Uzun zamandır bir şeyleri sesli şekilde itiraf edebilmek konusunda da başarısızdım. Ne oluyorsa kendi içimde yaşadığım yine kendi içimde tartıştığım ve sonuca ulaştırdığım için çok uzun zamandır kimseyle bir şeyleri paylaşmaya alışkın değildim.
Ancak sonra hayatıma Kıvanç dâhil olmuştu. Birbirimizi tanımaya çalışırken ben onu daha çok tanımıştım o ise benim kadar bu şansı bulamamıştı bile. Kendimle ilgili anlattığım şeyler o kadar azdı ki.
Gün içinde belli şarkıların bana onu hatırlattığını, arabamı park etmek için boş yer ararken bile aklıma geldiğini, günde kaç sayfa çevirdiğimi ve o sayfalarda neler anlatıldığını bile ona anlatmak istiyordum. Kıvancın evine yürürken bunları düşünüyordum. Ancak ilk olarak kendimi Kıvanca affettirmem gerekiyordu.
Adımlarım benden izinsiz hızlıca koşmaya dönüşürken aklımda sadece Kıvançla olan son konuşmamız milyonuncu kez tekrara dönüyordu. Düşündükçe o gün karşısında ağzımı açmadığım için kızgındım. O gün bir şeyleri ona anlatamadığım aramıza bu kadar hasret koyduğum için kendime kızgındım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Lisanı
RomantizmHey sen! Merhaba ben Jülide. Jülide Aksoy. Çevirmenim. Çevirdiğim kitaplarda ve dizilerdeki aşklara özenirken bir gün kendimi romantik komedi tadında bir aşkta bulduğumu anlatacağım. Başlayalım mı?