Herkese selamlar!Bir buçuk aydan sonra buralara tekrar dönmek zor oldu ama başardım. Hem de fena döndüm. Zira başlığa dikkat edin derim.
Yani zor bir dönemden geçtim. Kendimi toparlamak, hayatıma yön vermek biraz zamanımı aldı diyebilirim. Ama döndüm. Eksi tempomuza döneceğiz umarım.
Çok uzattım ben. Başlamadan bir yıldızınızı alırım ama?
Satır arası yorumlarda bekleniyorsunuz. Pusudayım.
İyi okumalar dilerim.
Bölüm şarkısı: Justin Bieber - Lonely
🥀
9. Bölüm: Buralar Alev
●Kararmış bakışları karşısındaki adamdaydı. O kadar sert bakıyordu ki taş olsa çatlardı yerinden ama Jason ne bir milim yerinden kıpırdamıştı ne de tek kelime etmişti.
İki yanında sıktığı yumruğu ile karşısındaki adamın gözlerinin içine dakikalardır bakarken onun bu vurdumduymaz hali kendisini öldürüyordu. Dayanamadı, gözlerini bir kez bile kırpmadan sıktığı yumruğunu kaldırarak Jason'ın omzuna sertçe geçirdi. Yumruğun etkisiyle acıyan eliyle yüzünü buruşturmamaya çalışırken onun attığı yumruktan etkilenmediğini anlamıştı. Umursamadı ama. Araladı dakikalarca birbirine sertçe bastırdığı dudaklarını.
"Senden nefret ediyorum."
O gözlerin içine baka baka fısıldamıştı sertçe. Hâlâ omzunda bulunan eli ile genç adamın kasıldığını anladı. Ama onun dışında tek bir tepki bile vermeyen Jason sinirlerini fazlasıyla geriyordu. Bir kez daha geçirdi elini genç adamın omzuna. Titreyen dudakları ile öylece ona bakarken dilinden dökülenlere kendisi bile şaşırıyordu artık.
"Keşke ölmeme izin verseydin. Neden kurtardın ki beni?"
Karşısındaki adamın sertçe yutkunuşunu duydu. Gözlerini bir saniye bile çekmemişti o gözlerden. Bir şeyler aradı oralarda hâlâ bir umut. Bu kadar acımasız olabileceğini nerden bilebilirdi ki?
"Seni asla affetmeyeceğimi biliyorsun değil mi?"
İşte, dedikleri karşısındakine yaramıştı sonunda. Aralamıştı saatlerdir mühürlediği dudaklarını.
"Biliyorum."
Tek kelime!
Bunca laflara sadece tek bir kelime!
Hunharca gülmek istedi. Yaşadıklarının bir rüya olduğu, birazdan uyanıp bu saçmalığa son vereceğini düşündü. Ama olmamıştı işte. Her şey harfi harfine gerçekti. En az karşısındaki adam kadar.
Bir adım yaklaştı karşısındaki bedene. Öylece gözlerini ayırmadan attığı adımla aralarında kalan birkaç santimdi sadece. Hâlâ omuzda bulunan avucunu açarak işaret parmağını Jason'ın kalbine değdirdi. Birkaç kere sertçe bastırdığı yerde parmağının ucunda hissettiği kalp atışları ile baktı karşısındaki adama.
"Aldığım ceza değil, ödül olur bu saatten sonra bana. Her şeyi bir çırpıda silip atan adamı daha fazla zihnimde tutmanın bir anlamı kalmadı artık."
İlk defa karşısındaki adamın sarsıldığını hissetti. Öyle bir baktı ki ona bacaklarının titrediğini hissetti. Yanıyordu kalbi, hem de cayır cayır. Ölmek istedi dudaklarından çıkan kelimelerden sonra. Onun hâlâ gözlerinin içine bakıp öylece taştan durması içine dokunuyordu. Bir şey bile demiyordu. Bir pişmanlık belirtisi dahi göstermiyordu. Ne olurdu da dudaklarını aralayıp her şeyin bir yalan olduğunu söyleseydi? Hiçbir şeyi umursamadan yine de sarılırdı ona. Ama öylece dakikalarca durduğu gibiydi bu lanet herif. Her şeyin boş olduğunu anladı o zaman. Dudaklarından çıkanlar karşısındakini yakmak yerine kendisini kor alevlere atıyordu artık. Bitirmek istedi artık bu iğrenç konuşmayı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GECE || : VURGUN
Ma cà rồngKızıl Gece kitabının devamıdır. Olayları anlamanız için ilk kitabı okumanız gerekir. ● Gözlerini kapatarak dudaklarını Jason'nın dudaklarına bastırdı. Tüm bedeni kasıldı. Elinin altındaki ve göğsünün yaslı olduğu bedenin taş kesildiğini hissetti. Sı...