Kızıl Gece kitabının devamıdır. Olayları anlamanız için ilk kitabı okumanız gerekir.
●
Gözlerini kapatarak dudaklarını Jason'nın dudaklarına bastırdı. Tüm bedeni kasıldı. Elinin altındaki ve göğsünün yaslı olduğu bedenin taş kesildiğini hissetti. Sı...
Sizleri direkt olarak bölüme yönlendireyim. Okumaya başlamadan önce oy vermeyi unutmayın, olur mu? Ve ayrıca küçük bir sınır koymaya karar verdim. 45 oy gelmeden bir sonraki bölümü atmayı düşünmüyorum. Genelde sınır falan koymam ama 100 küsür kişi okusa gelen oy sayısı 20 30 gibi oluyor. Lütfen az da olsa anlayış gösterin bana. Koyduğum sınır da zaten çok az. Beni kırmayın olur mu?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🥀
14. Bölüm: Sessiz Çağrı
●
İçinde bulunduğu durumu anlatması için hangi kelimeleri kullanması gerektiğini bilmiyordu açıkçası. Zira saniyeler önce kapanan telefonu hâlâ -olayın şokundan olsa gerek- kulağında tuttuğunun farkında bile değildi. Öylece karşısındaki koca hayvan kümesine gözlerini dikmiş, kalakalmıştı adeta. Onu bu durumdan çekip çıkaran ise telefonu tutan koluna sarılan Jones oldu.
Genç kızı kendine getirmek için gözlerini karşısındaki manzaradan ayırmadan "Elena kendine gel kızım. Ben böyle adrenalinlere gelemem. Hadi, kaçalım artık. Çok pis bakıyorlar şuan bize." dedi ses tonuna yansıyan korkuyu umursamadan.
Elena ise saraılmanın etkisiyle kendine gelirken telefonu tutan kolunu usulca indirdi. Başını hafifçe sağına doğru çevirerek Jones'a baktı.
"Ne yapayım? Gelmeseydin benimle."
Jones duyduklarının şokuyla gözlerini hızla Elena'ya çevirirken elini genç kızın kolundan çekmişti.
"Dalga mı geçiyorsun? Gitmemiz lazım diyorum. Amaç zaten kaçmak değil miydi, yürü hadi."
Elena gözlerini kısarak Jones'a bakarken başını omzuna doğru eğdi. Dudaklarını aralayıp konuşacağı sırada bahçe kapısında duyduğu hırlama ile ikisinin de başı aynı hızla o yöne döndü.
Yavaş adımlarla hayvanların arasından sıyrılan bir ayı usulca onlara doğru ilerlerken ağzını sürekli aralayıp kapatması ikisinin de dikkatinden kaçmadı.
"Sanırım o biraz aç gibi."
Jones'ın kısık sesle durumu açıklamaya çalışması ile Elena arkadaşını başıyla onaylarken adımlarını sağa doğru atmaya başladı.
"Jones sanırım topuklama vaktimiz gelmiş gibi duruyor."
Genç adam başını bir santim bile çevirmeden başını hızlı hızlı sallarken "Bana da öyle geldi. O zaman açılışı ben yapayım." demesiyle hızla önündeki birkaç basamak merdivenden indi ve arka bahçeye doğru koşmaya başladı. Elena Jones'ın bu hızlı hamlesini beklemediğinden şaşkınlıkla kalakalırken o da genç adamın peşinden koştu.
