Haikyuu izleyince manyak bir enerji patlaması yaşıyorum dedim ki bu enerjiyi bölüm yazmaya harcayayım. İyi demişim değil mi? ehehe~ Ama bu bölüm kalbinizi kollayın derim! Oralarda ciddi çalışmalar yapacağım çünkü;)
Jaemin elindeki malzeme kutusuna huysuz huysuz baktı. Bahar şenliği gibi saçma sapan bir şey için bu denli çalışmak zorunda kalması sinirlerini hoplatıyordu nedense. Gerçi bu huysuzluğununda şenlik hazırlıkları başladığından beri biricik arkadaşı Lee Jeno'yu hiç görememesinin de payı çok büyüktü.
Tam kafasında bir şeyler oturtmaya çalıştığı zamanda Jeno'yu görmeye ve onun varlığını hissetmeye ihtiyacı vardı, bu saçma sapan ulaşılmazlık onu cidden deli ediyordu.
"Dik dik bakmaya devam edersen kutu alev alacak, Jaemin."
Jaemin, huysuzca bakışlarını kutudan kan ter içinde kalmış arkadaşına çevirdi ve "Kapa çeneni Renjun, yoksa kafanı dişlerimle koparırım." diye tehditkar bir şekilde tısladı.
"Dene de görelim bok böceği seni." diye atakta bulundu Renjun, bir eliyle beysbol sopası tutuyordu.
Jaemin onun bu hareketini görünce hemen elindeki kutuyu yere fırlatıp sıralardan birisine davrandı.
"O beysbol sopasını yerine koy ve işine dön Renjun." dedi güçlü bir ses. "O sıraya dokunursan sırayı ters çevirip seni de üstüne oturturum Na Jaemin."
İkili birbirine kötü kötü bakmayı bırakıp Mark'a döndüler. Normalde olsa ikisi de ona ağzının payını verirdi ama nedense son günlerde siniri hep tepesindeydi ve ona karşı çıkan ilk kişiyi cehenneme gönderecekmiş gibi bir havası vardı. Arkadaşları olan Renjun ve Jaemin bile Mark'ın bu hallerini anlamlandıramadıkları gibi nedenini sormaya da çekinmişlerdi.
İşin aslı bildiğin ondan korkuyorlardı işte.
"Zaten getir götür ve planlama işleri yeterinde zor bir de sizin sırf sıkıntıdan kavga çıkarmanızla uğraşamayız." diye tısladı Mark sertçe. Jaemin, komutanından azar yiyor gibi hissetmekten alamıyordu kendini.
"O kutu C bloğa gidecek değil mi?" diye sordu Mark kutuyu yerden alıp sertçe Jaemin'in karnına bastırırken "İşimizi zorlaştırma Jaemin."
Mavi saçlı olan huysuz huysuz arkadaşına bakıp daha sonra kısık bir sesle "Tamam." diyerek kutuyu kavradığı gibi hızlı adımlarla sınıftan çıktı. Renjun ile son zamanlarda araları limoniydi. Jaemin ne kadar kabul etmek istemese de bunun sebebi Yukhei ve Renjun'un mükemmel ilişkilerini kıskanıyor oluşuydu. Etrafta çifte kumrular gibi gezmeleri genç adamı çileden çıkarıyordu. Kendisi aptal kalbinin ne istediğini anlamaya çalışırken onların duygularını mükemmel bir şekilde yönetebiliyor olması cidden sinir bozucuydu. Jeno benim neyim? diye sorardı Jaemin kendisine her zaman ve cevabı basitti, hiç sekmeden 'en iyi arkadaşım' derdi hep.
Ama artık sorduğu soru değişmişti, artık Jeno'nun kendisi için ne anlam ifade ettiği ile ilgilenmiyordu. Neyin doğru olduğu ile ilgilenmiyordu, nasıl olması gerektiği ilde de ilgilenmiyordu.
Artık kendisine sorduğu soru değişmişti.
Jeno benim için ne? değildi sorması gereken soru.
'Jeno'yu hayatımda hangi konumda istiyorum?' idi. Ve cevabı da bir süredir belliydi, yazık ki bu cevap Jeno'yu bir türlü göremediğinden teoride kalmıştı.
"Lanet olsun!" diye fısıldadı Jaemin C bloğa girerken.
"Onu görmek istiyorum."
"Ona dokunmak istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
||When You Call My Name|| [Nomin /Jaeno]
Fiksi Penggemar[Tamamlandı] Onlar sadece arkadaşlardı, playboy. Her gece başka birisi ile olan ama en küçük boşlukta birbirlerine koşan. Birbirlerinin tadını bilen, dokunuşlarını isteyen, kalplerini deli gibi çarptıran arkadaşlar. "Sen bana sadece arkadaş olduğum...