Biraz boş zamanım vardı ben de hazır yeni gelen okuyucular da var bölüm atayım dedim. Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar~
"Hoş geldiniz, bu taraftan ilerleyin lütfen."
Jaemin, normalden daha kibar çıkartmaya çalıştığı sesi ile konuştu. Şenlik başlayalı 2 gün olmuştu ama insanlar azalacağına daha da akın ediyorlardı. Kendisinin görevi sadece insanlara kapıda broşür dağıtıp gitmek istedikleri yerlerin yönünü tarif etmek olduğundan çok yorulmasada arkadaşlarının gerçekten suyu çıkmıştı. Gerçi bu yorgunluk Yukhei ve Renjun çiftine pek etki etmiyor gibiydi, neredeyse en yoğun stantlardan birinde çalışıyor olmalarına rağmen - şans eseri aynı stant için görevlendirilmişlerdi- cilveleşmeden geçirdikleri bir dakika bile olmuyordu.
Aslında Jaemin ilişkilerinin nasıl bu kadar yolunda gittiğine şaşırmıyor değildi. Sonuçta Yukhei fazla özgür karakterli bir insan iken Renjun ise sinsilikten ve mantığını kullanarak hareket etmekten hoşlanan birisiydi. Belki de nedeni buydu Yukhei fazla kalın kafalı Renjun ise iğrenç derecede mantıklı ve zeki olduğundan birbirlerini tamamlıyorlardı.
Onların artık çürük tadı veren romantikliğini Jaemin bir başka stanta bakarak görmezden gelebiliyordu. Donghyuck ve Mark'ın bulunduğu stant. Aslında eşleşme böyle değildi bile ama Donghyuck ne yapıp etmiş Mark ile aynı stantta görevlendirilmeyi başarmıştı. Sanırım bulundukları yerin alev alıp yanmamasının tek sebebi ise tek başlarına olmamalarıydı. Jeno da onlarla beraber aynı standı paylaşıyordu, muhtemelen Donghyuck ne kadar Mark'ın üzerine atlamak istese de onunla yalnız kalamayacak kadar da çekiniyordu gençten.
Jaemin bir broşür daha verdikten sonra yorgunlukla iç çekerek Jeno'nun bulunduğu standa baktı. Alışveriş yapan iki kıza yardımcı oluyordu. En güzel gülümsemelerinden birisi vardı yüzünde, nazik konuşmasını buradan duyamasa bile kızların hareketlerinden oldukça etkileyici bir dil kullandığını anlayabiliyordu Jaemin.
Keşke o kızların yerinde olsam, diye düşünmeden edemedi mavi saçlı genç. Nedense Jeno'nun kendisi ile de onlarla ilgilendiği gibi ilgilenmesini istemişti. Pat diye yanlarına gidip Jeno ile flörtleşebilirdi ama hem bir görevi vardı hem de geçen gün asansörde yaşananlardan sonra yüzüne bakmaya daha da utanır hale gelmişti. Nesi vardı böyle? O her zamanki Jeno idi işte.
"Ah, Jaemin?"
Genç adam adının seslenilmesi ile gözlerini Jeno'dan çekti. Karşısındaki genç ona kocaman gülümsüyordu.
"Hendery?"
Genç adam gözleri ışıldayarak baktı Jaemin'e. "Burada okuduğunu bilmiyordum. Buraya bir arkadaşımla gelecektim ama kendisi beni ekti."
Jaemin kıkırdayıp genç adamın eline bir broşür uzattı. "O zaman yalnız başına eğlendiğine emin olacağım."
Hendery ona uzatılan broşüre bakıp dudak büzdü. "Seni bulmuşken tek başıma gezmek istemiyorum." dedi sıkkınca. "Neden bunları dağıtmana yardım edip sonrasında stantları beraber gezmiyoruz?"
Jaemin önce broşürlere sonra ilgiyle ona bakan gence baktı. Festivalde eğlenmek kesinlikle istiyordu ama nedense bunu Jeno ile yapacaklarını ummuştu. Gerçi Jeno'nu bulunduğu stant asla boş olmadığından buna vakit bulabileceklerini hiç sanmıyordu Jaemin.
"Tamam." dedi broşürlerin yarısını Hendery'e uzatarak. "İşini iyi yap ve çekiciliğini kullan Hendery."
Hendery sırıtıp göğsüne hafifçe vurdu "Sen onu bana bırak."
Gerçekten de bir saat bile sürmeden yığınla broşür dağıtmış ve bir sürü insan toplamışlardı. Hendery bir çok kişiyi numarasını eğer festivale katılırlar ise numarasını vereceği yönünde kandırmıştı. Normal bir insan olsa bunu hiç etik bulmazdı ama Jaemin aşırı derecede eğlenmişti. Hendery verdiği numaranın onu eken arkadaşına ait olduğunu söylemişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/223421410-288-k234003.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
||When You Call My Name|| [Nomin /Jaeno]
Fiksi Penggemar[Tamamlandı] Onlar sadece arkadaşlardı, playboy. Her gece başka birisi ile olan ama en küçük boşlukta birbirlerine koşan. Birbirlerinin tadını bilen, dokunuşlarını isteyen, kalplerini deli gibi çarptıran arkadaşlar. "Sen bana sadece arkadaş olduğum...