🍁Bölüm~4🍁

177 116 32
                                    

🍁

Medya~ Yağız Arslan


"Sorma üstad ya, çok yorucu ve yoğun geçti ilk hafta. Derslere girmekten kendim çalışamadım"
Normalde ilk hafta dersler pek fazla olmazdı. Birinci sınıfların dersine giren Filiz hoca sağlık sorunu yaşadığı için gelemedi Musa hoca da yeni öğretmen gelene kadar bu hafta benim derslere girmemi söyledi. Buda benim için baya zor olmuştu, hem kendi derslerime girip hemde birinci sınıfların dersine giriyordum, eve geçinceye kadar hiç halim kalmıyordu.Durum böyle olunca Ali' nin yanına da gidemedim yarın ekstra bir işim çıkmazsa kesinlikle gitmem lazımdı. Tatilden bu yana hiç kontrole gitmemiştim ama ilaçlarımı devamlı aldım bir sorun olacağını sanmıyorum.

"Bence sevinmen lazım kızım"

"Neyse üstadım"

"Onca öğrenci içinde hocan seni seçmiş buda senin ne kadar başarılı biri olduğunu göstermiyor mu? Hem ne güzel senin için deneyim de olmuş oldu"

Haluk amca haklıyı aslında ben hiç bu yönden bakmamıştım gerçi bizim okul son sınıfları liselere ders vermek için gönderirdi de. "Haklısın üstad neyse ben eve kaçıyorum saat geç oldu bizimkiler uyumuşlardır zaten bende yoğunum gidip dinlenmem lazım yarın okul var" yanağından öpüp eve doğru yürümeye başladım. Yolda giderken etrafıma baktım kimse sokakta yoktu başımı eğip ayakkabıma bakarak yolda yürüdüm, yürüken de Sezen AKSU' dan Gülümse şarkısını mırıldanıyordum. Kafamı kaldırdığımda sokak lambasının direğinin orda bol siyah kapşon giyinimli biri bana bakıyordu hem kapüşonun hemde ayrı bir şapka taktığı için kim olduğu belli olmuyordu. Biraz daha dikkatli bakınca onun olduğunu gördüm. Hiç düşünmeden adımlarımı hızlandırıp yanına gittim. yüzüne bakınca miğdemin bulanması bir oldu, bakışları ayaklarımdan başlayıp ağır çekim gibi gözlerimin içine baktı biraz daha sessiz kaldıktan sonra

"Ne istiyorsun sen benden? Neden sürekli takip ediyorsun beni sapık mısın sen?"

"Senin sapığınım güzelim" sinirden dişlerimi o kadar sıkıyordum bi an kırılacak sandım " bana bak Bora peşimi bırak yoksa..." sözümü bitirmeden parmağını dudağımın üzerine koydu. Parmağını koyması ile aynı saniye içine bileğinden tutup çevirip ters dönderdim daha sonra kafamı kulağına yaklaştırıp "eğer bir daha bana dokunacak olursan o kolunu kırarım" kelimelerim dişlerimin arasında tıslarcasına çıkmıştı. Söylediğim hiçbirşeyden etkilenmemiş gibi o iğrenç sesiyle güldü "cık cık cık ama bir prensese bu hareketler hiç yakışmıyor " dediğinde bileğini daha da sıktım "bana bak Bora benden uzak dur ben seni sevmiyorum sev...mi...yo..rum anladın mı seviyorum anlaman için ne yapmam lazım " dedim sert çıkan sesimle beni hiç umursamıyordu bile

"Seveceksin güzelim seveceksin ya güzellikle yada..."

"Yada ne, ne yada"

"Yada benim yöntemlerim ile, ben buraya sana bir şart sunmaya geldim şimdi kolumu bırakırsan" sert bir şekilde bileğini iterek bıraktım. Yere düşecekken kendini direğe tuttu bana dönüp. "Bak Sena ne yaparsan yap eninde sonunda benim olacaksın senin tüm ilklerini ben alacağım sen benimsin şimdi ister güzellikle benim olacaksın kendi rızanla yada sevdiklerinin canını yakarım!''

"Ne dememi bekliyorsun ya canım diyip kollarına atlamamı mı? Böyle birşey kabul edeceğimi cidden nerden çıkardın aklın başında değil senin yine çektin dimi kokusundan belli, sen normal değilsin gidip tedavi olsana sen!" Sesimin yüksek çıkmamasına özen gösterdim , çünkü her an Ediz gelebilirdi."Sen bilirsin güzelim zaten benim olacaksın ben sadece kimsenin canı yanmasın diye sana güzel bi teklifte bulundum" ne saçmalıyordu beni sevdiklerim ile tehdit mi ediyordu? Elimi kaldırıp yanağına sert bir şekilde yumruk attım. Böyle bir hareket beklemediği kesindi elini yanağına koyup eğildi kalktığında dudağı kanıyordu baş parmağımı sallayıp "Sakın Bora! sakın birdaha sevdiklerime zarar vermekle tehdit etme beni senin için çok kötü olur. Konu sevdiklerim olunca yapamayacağım hiçbirşey yoktur. Şimdi defol git burdan birdaha sakın karşıma çıkma"

Siyah DünyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin