🍁
Kafeden çıktıktan sonra eve gelip malzemelerimi alıp resim çizmek için yola çıkmıştım. Benim kafamı bir an önce toparlayıp işe koyulma vaktim gelmişti. Ediz kendini dahada fazla kaybetmeden, bizden uzaklaşmadan önce birşeyler yapmam lazımdı yoksa artık herşey için çok geç olabilirdi. Arabayı rastegele bir yere park edip markete girdim. İçecek birşeyler alıp ve sigara rayonuna gelip parliament alıp marketten çıktım. Evet sigara içiyordum efkardan değilde, sırf parmak aralarını oyalasın diye yakarsın sigaranı bazen! Bende öyleydim işte gideceğim yere her gittiğimde içerdim onun dışında asla içmezdim. Zaten kimse bilmez içtiğimi sadece Ali bilirdi kalbime zararı olup içmemem konusunda tembihlerdi. Ben herzamanki gibi kendi bildiğimi okumuştum.
Yarım saatlik yolun sonunda kendi mekanıma gelmiştim. Burası neresi mi? Yaklaştık 300 metre civarı yükseklikte bir uçurum! Benden başka kimsenin gelmediği bir benim adım attığım benim uçururumum hayatımın değiştiği yer. Buraya hep gelirdim uçurumun ucunda otururdum, manzarası ve denizin sesi bana huzur verirdi. Annem öldükten sonra ben bir tek burda ağlar bağırır içimi döker kendimle konuşurdum. Sadece burda Sena olurdum, burda gerçek ben olurdum. Başkaları mutlu olsun diye mutlu görünen değil, çağresiz yalnız kırgın Sena olurdum. Bu uçurum taşlar, dağlar, deniz bilirdi beni. Gerçekten kim olduğumu ne yaşadığımı yıllarıdır çığlıklarımı ağlamalarımı derdimi dinlediler.
Arabanın bagajından tablo için özel ayaklı masamı kurup masanın boyutuna göre 25×35 boyutunda tuvalimi alıp yerleştirdim. Arabanın bagajından özel sipariş verdiğim ahşap kutu içersinde olan boyalarımı çıkarıp masanın yanına koydum. Son olarak arabamdan markatten aldığım poşedi getirdim. Sigara pakedini açıp içinden bir tanesini dudaklarımın arasına koyup yaktım. Çakmağı gelişi güzel fırlatıp sigarayı derince içime çektim başımı havaya kaldırıp dumanı gökyüzüne gönderdim. Tabloma başlamadan önce Yağızı arasam iyi olurdu arka cebimden telefonumu çıkarıp rehberimden Başımın belası' nı bulup tuşladım. Telefon çalarken sigaramdan bir kez daha daha çekip uçurumdan attım.
_alo
_telefonu neden geç açtın bir sorun mu var?
_hayır hayır çok iyiyim artık naptıysan dünkü halimden eser yok
_iyi sevindim
_sen sahilde misin deniz sesi geliyor
_Gibi gibi
_yanına geleyim mi?
_hayır zaten çizim yapacaktım başlamadan önce bi arayayım dedim. Neyse hadi görüşürüz.
Telefonu kapatıp şarkı açıp tekrar telefonu arka cebime koydum. Ahşap kutuyu açıp içinden lazım olabilecek renkleri masaya sıkıtım. Farklı bir ahşap kutuda ise sadece fırçalarım vardı kutuyu açıp içinde kullanacağım fırçayı alıp dağlardan başladım. Bir yandan çizip diğer yandan ise şarkıya eşlik ediyordum. Sigara pakedini elime alıp bir tane daha yaktım o bitince bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha....... Ağzımda acımsı bir tat olduğunda elimdeki sigarayı atıp içeceklerden soğuk çayı alıp kafama diktim. Sigara pakedine baktığımda pakedin yarısını içmiştim daha fazla içmesem iyi olurdu. Tuval küçük olduğundan dolayı tablom az kalmıştı hemen hemen bitmek üzereydi. Denizin dalgalarını çizmek için masaya biraz beyaz boya sıktım. Şarkı susunca telefonumu cebimden çıkarttım genelde hep sessize alırdım zaten telefonumu şarkı açık olmasa çaldığını anlamayacaktım. Arayan Musa hocaydı fırçayı elimden bırakmadan telefonu açıp konuşmaya başladım.
_efendim hocam
_Sena yarın kurs var unutmadın değil mi ilk dersi sen yapacaksın
_hayır unutmadım hocam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Dünyam
Chick-Lit🍁 Bir kitapta okumuştum ve şöyle diyordu; "Kimileri seviyorum der, çünkü ezberlemiştir. Kimileri diyemez çünkü, gerçekten sevmiştir" haklıydı affet beni, sana seni seviyorum diyemedim..... ...