🍁
Saatlerce öyle oturdum, daha doğrusu oturduk. Ben kalkmayınca Yağız da gitmeyeceğini söyledi. Oturduğum yerden kalkıp odamdan kalın bir battaniye getirip Yağızın üzerine yavaşça örttüm. O kadar da git dedim, gitmedi bu soğukda sandalyenin üzerinde uyuya kalmıştı. Hasta olup başıma kalacaktı sonra. Ben soğuğa alışkındım, babam beni kış vakitlerinde az dışarda bırakmazdı. Aklıma gelince burukça gülümseyip tekrar yerime oturdum. Bu defa gökyüzüne değil de Yağıza baktım. Neden diye sormayın cevabını kendim de bilmiyorum. Çok güzel uyuyordu, o masumdu benim gibi değildi. Bir an Ediz konusunda bana yardım etmesini isteyecektim ama sonra kendimi durdurdum. Onun masum hayatını kendi Siyah dünyam ile kirletemezdim!
Güneş doğduğu için sokak lambaları sönmüştü. Saatlerdir Yağızı izliyordum, neredeyse her kıvrımı ve yüz hattını ezberlemiştim. Sanki her milimi özenerek yapılmıştı. Gerçekten de aşık olunacak birisiydi kızlara hak vermek lazımdı.
Yağız kıpırdanmaya başlayınca, uyanacağını anlayıp bakışlarımı bahçeye çevirdim. Güneş tamamen doğmuş gündüz olmuştu. "Sen uyumadın mı?" Yağız ellerini bebek misali yumruk yapıp gözlerini ovdu. "Uyumadım" oturduğum yerden kalkıp banyoya gittim. Yüzüme su çarpıp giyinme odama gittim. Kaplı renginde kot üzerine de bol tarçın renginde kalın kazak giyinip önünü pantolonumun içersine koydum. "Şey..." Yağız elini ensesine koyup "kıyafetlerim hala ıslakta" ah nasıl da unutmuştum. "Edizin odasına gidip istediğini giyebilirsin" Yağız odadan çıkınca bende pufumu çekip oturdum. "Edizin odası neredeydi?" Ah salak kafam, nerden bilecekti ki hangi oda Edizin. Odayı söyleyip saçımı düzleştirmeye başladım. Duş aldıktan sonra kurutmadığım için kıvır kıvır olmuştu.
Saçım uzun olduğu için biraz fazla uğraşmıştım. Düzelttikten sonra tepeden toplayıp at kuyruğu yaptım. Yüzüme sadece soğuk havadan dolayı nemlendirici sürdüm. Hava soğuk olduğu için üzerime siyah deri cekedimi alıp odamdan çıktım. Merdivenden bir adım attığım zaman aşağıdan yanık kokusu geliyordu. Merdivenleri hızla inip mutfağa gittim. Gördüğüm şey ile gülümsememek mümkün değildi. Yağız elini havada sallayıp, üflüyordu.
"Geldin mi bende kahvaltı hazırladım"
"Imm yanık tost, almasam daha iyi olur galiba"
"Sandiviç yapsam yer misin?"
"Olur yeriz"
Dolaptan portakal suyu çıkarıp, sandalyemi çekip oturdum. "Afiyet olsun" Yağız önüme tabağı koyup karşıma oturdu. Sandiviçten bir ısırık aldım, ben ağzımdaki lokmayı yutmadan Yağız sandiviçi yarıya indirmişti bile. Şaşkınlığımı gizlemeden gözlerimi açtım. Yağız bana bakıp güldü, zalımın oğlu ne güzel gülüyordu öyle. "Hep böyle baksan bana" Yağızın kuruduğu cümle ile başımı iki yana sallayıp ayağa kalktım. Hem benden uzak durmasını söylüyor hemde bakıyordum. "Ben gidiyorum, sen işin bitince kapıyı çeker çıkarsın" Yağız hızla kalkıp yanıma geldi, ben gidecekken bileğimden narince tutup "nereye gideceksin?" Gözlerimi ilk önce tuttuğu bileğime daha sonra ağır bir şekilde ona baktım."Hastahaneye Alinin yanına gideceğim, bir konu hakkında ona danışmam gerek" mutfaktan çıkıp salona geçtim.
Vestiyerden ayakkabılarımı alacağım zaman "bende geleceğim" Yağız mutfağa gidip, masadaki tabakları bir çırpıda toplayıp yanıma geldi. Ses etmeden evden çıktım. Garajdan gece mavisi arabamı çıkarıp kapının önüne getirdim. Yağız yanımdaki koltuğa oturunca arabayı çalıştırıp hastahaneye doğru sürdüm. Yağız radyoyu açmış, şarkı kanalı arıyordu. Uzun uğraşlar sonunda bir kanal bulup müziğin sesini verince "biraz kısar mısın" yüksek sesi kaldıracak halim pek yoktu. Yağız müziğin sesini kısıp yola baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Dünyam
ChickLit🍁 Bir kitapta okumuştum ve şöyle diyordu; "Kimileri seviyorum der, çünkü ezberlemiştir. Kimileri diyemez çünkü, gerçekten sevmiştir" haklıydı affet beni, sana seni seviyorum diyemedim..... ...