🍁Bölüm~13🍁

55 27 27
                                    


🍁

Hane derler ya dokunduğu her yer yanıyordu sanki. Bende işte tam tersi oluyordu, teninin tenime temas ettiği her yer buz kesiyordu! Böyle olmaması lazım benim böyle hissetmemem gerek! Ne oluyor bana neden bu denli tuhaf ve karmaşık hissediyorum. Neden dilim her git dediğinde kalbim kal diyordu? Neden gözlerine baktığımda o derinlikte boğuluyordum? Vücudum buz kesilmiş kıpırdıyamıyordum. Yağız ise bulunduğumuz durumdan hiç şikayetçi görünmüyordu sanki... kendimi hızlı bir şekilde düşüncelerimi çöp gibi kenara fırlatıp Yağızın kollarının arasından hızlı bir şekilde çıktım. Tutmasaydı şuan kesin yeri boylamıştım. Yere düşseydim belki daha az utanırdım.

Yağız birşey söyleyecekken hızlı bir şekilde arabama binip ordan uzaklaştım. Nefes alıyordum ama sanki yetmiyordu bana aldığım nefes az geliyordu! İçimde anlam veremediğim duygular vardı çok karışıktı. Kendimde değildim bitmiştim. Arabamı hızlı bir şekilde park edip indim. Demir kapıyı açıp adım attım etrafta sadece taşlı yola basarken topuklu ayakkabımın tok sesi çıkıyordu. Evin kapısını açıp odama gittim. Hiç bir şey düşünmek istemiyorum aklıma şacma sapan düşüncelerin gelmesini yanlış şeyler düşünmeyi istemiyorum.

Üzerimi değişip kendimi yatağa attım. Keşke şimdi Ediz yanıma gelse seni özledim diyip balkonda sabaha kadar oturup konuşsaydı çok özledim onu. Çok zoruma gidiyordu aynı evde olup da konuşmamak, yabancı olmak çok ağrıma gidiyordu. Neden bu hayatta hep en sevdiklerimiz tarafından sınanıyoruz? Neden canımızı yakan hep onlardı. Oysa ben Edizin yerinde olsaydım dinlerdim, anlardım konuşurdum. Ben hiç bir zaman Edizin kötülüğünü istemedim hep mutlu olsun diye uğraştım. Ben onlar için hayatımdan vazgeçtim. Ediz şimdi ise saçma bir şekilde benden kanıt istiyordu iyi de ben neyin kanıtını ona sunacaktım...?

 
••••••••••••••

Elimdeki çatal ile zeytini tabağımda çeviriyordum. Sabah kahvaltı hazırlayacağım sıra Haluk amca arayıp kahvaltıya çağırmıştı. Amacının ne olduğunu biliyorum güya ben ve Edizin arasındaki meseleyi anlayıp aramızdaki sorunu halledecekti. Ediz anladığı için gelmemişti zaten. "Ayaz Defne hadi siz okulunuza gidin" Haluk amca Bizimkileri sofradan kaldırıp kapıya kadar eşlik etti. Emine sultan bana bakıp derin bir iç çekti. "Anlat kızım" Haluk amca yerine değilde yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu. "Anlatılacak birşey yok üstad, ben okula geç kaldım bugün 2 de aday belli olacak yarışma için" yerimden kalkacağım sıra Haluk amca omzumdan tuttu.

"Bak kızım aranızda bir sorun olduğu belli Ali bize herşeyi anlattı. Edizin hatalı olduğunu biliyoruz sen kendini üzme"

"Üstadım ben iyiyim gerçekten sadece biraz yorgunum. O da herhalde ilaçların dozundan olsa gerek"

"Seninle beraber hastahaneye gelmemize izin vermiyorsun kızım. Durumun nasıl"

"Sultanım zaten Alinin yanına gidiyorum maşallah oda son dakika ana haber bülteni gibi size dakikasında söylüyor herşeyi. İyiyim ben hatta geçen testler yaptı Ali gelişme olduğunu söyledi"

"Sen iyi olda kızım biz başka birşey istemiyoruz"

"Emine sultan artık bu konuları açmasak olur mu? Yıllardır tedavi hastahane ilaç bezdum da"

"Tamam kızım"

"İyi o zaman ben kaçtım zaten ilk derse geç kaldım"

"Tamam hadi iyi dersler"

Oturduğum yerden kalkıp ikisini de öpüp evden çıktım. Birilerine yalan söylemek fazlasıyla canımı sıkıyordu. Birde gözlerinin içine bakarak söylemek işknece gibi birşeydi! Okula geldiğimde koridorda benden başka kimse yoktu, herkes dertseydi. Elimi cekedimin cebine koyup atölyeye doğru yürüdüm. İçeri girdiğimde Musa hoca bilgisayarın başında oturmuş birşeyler ile uğraşıyordu. "Günaydın hocam" hiç başını kaldırılmadan "günaydın Sena, geç otur. Masanın üzerinde yedek bilgisayarı alıp yan taraftaki masaya oturdum. Biraz araştırma yapmam lazımdı bazı teknikler için. Bilgisayarın kapağını açtığımda telefonum titreyince baktım yabancı bir nunaradan mesaj gelmişti.

Siyah DünyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin