Defoluyorum...

161 91 18
                                    

( 2 hafta sonra...)

" Tamam anne mor küpelerimi de takarım!" Dedim salondaki anneme seslenerek. 2 haftadır okula gitmiyorum zaten okulun son günleri olduğu için ders işlemeyip boş boş takılıyorduk. Bir nebze iyi gelmişti bana bu 2 haftalık tatil. Bir de dans olayı var. Okula gitmek istemediğim için görevden çekilmiştim. Merve hoca birazcık kızmış olsa da umurumda değildi.

" Kızım hadi hazır mısın? Gelmek üzerelerdir."

" Hazırım anne." Bugün Selim ile ailesi bize gelecekler. O yüzden annem ile babam çok heyecanlılar. Kapı çaldı.

" Mehmet hadi geldiler." Gerçekten ne bu telaş.

" Tamam tamam, geldim." Üçümüz birlikte kapıya doğru yürüdük. Hanife teyze kapıyı açtı. Görüş alanıma Selim, Selim 'in annesi olduğunu düşündüğüm annemin yaşlarında bir kadın, Selim 'in babası olduğunu düşündüğüm babamın yaşlarında bir adam ve Selim 'in kız kardeşi olduğunu düşündüğüm küçük bir kız girdi.

" Ooo efendim kimler gelmiş." Dedi babam adama sarılarak. Aynı şekilde annem de annnesine sarılarak. Ben ise yavaşça
Selim 'in yanına gittim. Selim bana sarılacağı sırada küçük kız aramıza geçti.

" Abi bu kim?" Dedi. Sesi o kadar tatlıydı ki anlatamam. Kız ile aynı boyda olabilmek için eğildim ve elimi uzattım.

" Ben Nehir. Senin ismin ne? " Dedim. Kız gözlerimin içine girecekti resmen. Elimi iki elinin arasına aldı.

" Benim adım Ela.. Nehir senin gözlerin çok güzeeel." Dedi e harfini uzatarak.

" Teşekkür ederim Elacığım. Seninde burnun çok güzel." Dedim ve burnunu sıktım gülerek. Ela ise elleri benim elimin üstünde gülüyordu.

" Yaa Nehir dur... yapma." Dedi gülerek. Ben de gülerek elimi çektim. Galiba bir kardeşim olmadığı için çocukları çok seviyorum.

" Nehir sen çok eğlencelisin. Senin hiç kardeşin felan var mı?" Dedi saçlarımla oynayarak. Çok çabuk kaynaşmıştık.

" Hayır." Dedim başımı sallayarak.

" Yalnız ben de buradayım, unutmazsak." Dedi Selim. Konuşmaya daldık, etraftakileri unuttuk. Ela ile gülerken ayağa kalktım.

" Hoşgeldin. Hadi içeriye geçelim."  Annemlerin bulunduğu salonu gösterdim. Selim kafasını salladı.

" Hoşbuldum. Hadi gel Ela." Ela 'ya elini uzatarak. Ela omuz silkip birden benim elimi tuttu. Bana gülümseyerek baktı. Ben de onun burnunu sıktım. Beraber içeriye geçtik.

" Hoşgeldiniz efendim." Diyerek önce
Selim 'in annesine sonra babasına sarıldım. Benim annem ile babam da Selim 'e
" Hoşgeldin oğlum." Diyerek sarıldılar ve tabii Ela 'ya da. Ben babamın yanına oturunca Selim de kendi babasının yanına oturdu.

" Ela gel kızım yanıma otur." Dedi annesi
Ela 'ya kollarını açarak. Ela tekrar omuz silkip bana baktı.

" Nehir, kucağına oturabilir miyim?"

" A-ah kızım nereden çıktı bu şimdi? Gel, Nehir ablanı rahatsız etme." Dedi Selim 'in annesi. Ela hâlâ bana bakıyordu.

" Yok yok sorun değil. Gel bakalım." Ela 'yı kucağıma aldım. Ela ise bana gülümseyerek bakıyordu ve saçlarımla oynuyordu.

" Nehir hep böyle. Misafirliğe gelen her çocuk Nehir 'in peşini bırakmıyor." Dedi annem. Annem bana gülümseyerek baktığında
Selim 'in annesi de Selim 'e anlamlı bir bakış attı ama çözemedim. Sohbet ettik. Ela benim saçlarımla oynarken bende ona sarılarak onu sağa sola sallıyordum ki, uyuyakaldı.

" ..İşte öyle. Bir gün bizim eve de gelirseniz, gösteririm. Harika." Dedi Selim 'in babası. Sohbet o kadar sıkıcı ki birazdan ben de uyuyacağım.

" Ela uyudu." Dedim kısık sesle. Selim 'in annesi şaşkın şaşkın bana baktı.

" Uyudu mu? Yok artık. Normalde en az 1 de uyurdu."

" Neyse o zaman biz kalkalım.. Bakın ne diyeceğim, saat daha erken hep beraber bizim eve gidelim." Dedi Selim 'in babası. Off hiç çekemeyeceğim valla.

" Baba, ben gelmesem olur mu? Dışarı çıkacağım da." Dedim babama bakarak. Selim de çatık kaşlarla bana bakıyordu.

" Tamam kızım olur da, nereye gideceksin? Tek başına gitme akşam oldu." Derken lafa Selim 'in annesi girdi.

" Selim bırakır... değil mi oğlum?" Selim de dünden razıymış gibi başını salladı. Ela 'yı kucağımdan aldılar. Bana teşekkür edip benimle vedalaştıktan sonra annem ile babamla birlikte evden çıktılar.

" Ee nereye gideceğiz?" Dedi Selim.

" Hiçbir yere."

" Ne? Nasıl yani?"

" Evden çıkmayayım diye söylemişt-" derken kapı çaldı.

" Ben bakarım." Selim kapıya daha yakın olduğu için kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtı.
Onur! Onur geldi! Hayır Nehir sarılmayacaksın! Hayır Nehir ağlamayacaksın! O gün bana çok kötü davrandı. Ben de bunu ezip geçemem.
Ellerinin arasında bir buket çiçek var. Yani papatya buketi. Aslında mutluydu ama Selim kapıyı açınca kaşlarını çattı.

" Siz... Senin burada ne işin var?!" Dedi elindeki çiçeği tek eline alarak. Selim 'e baktım. Kim cevap verecekti?

" Selim sen bizi biraz yalnız bırakır mısın?" Dedim Onur 'a bakarak. O da bana bakıyordu ama ben ona sinirle , o bana merakla.

" Tamam." Selim kafasını sallayıp salona gitti, kapıyı da kapattı.

" Niye geldin?!" Dedim sinirle.

" Nehir onun burada ne işi var!" Bir de benden hesap soruyor.

" Sen benim neyim ya da kimim olarak bu soruyu bana soruyorsun?"
Sessizlik...

" Nehir... ben... ben özür dilerim." Gözlerimden birer damla yaş aktı. Birazdan yapacağımı yapmak istemezdim ama yapmak zorundaydım. Derin bir nefes alıp verdim.

" Onur git..." Dedim, şaşırmıştı.

" Nehir..."

" Onur git! Anlamıyor musun? Defol git !" Gözlerimden akan yaşları durduramıyordum.

" Nehir gidersem, bir daha gelmem! "

" Git..." Onur elindeki çiçeği yere fırlatıp gitti.
Yere oturarak ağlamaya başladım. Bana çiçek almış... bana çi- ne yani bir de bana not mu yazmış? Çiçeğin içinde bir zarf var. Gözyaşlarımı silip zarfı açtım...

... %99,9 uyuşmamaktadır. B-bu düşündüğüm şey mi? Asya yalan söylemiş! Onur haklıymış... ama artık haklı olmasının ya da haksız olmasının bir önemi kalmadı.

Bitti... bitirdik... bitirdim... bitirdi...

" Nehir! Niye yerde oturuyorsun? Kalk hadi, kalk." Selim yanıma gelip beni oturduğum yerden kaldırdı. Beraber odamın balkonuna çıktık.

" Onur haklıymış." Dedim ve sadece bu. Selim bana bir sürü soru sordu ama hiçbirini cevaplamadım. Hiçbir tepki vermedim. O da konuşmak istemediğimi anlamış olacak ki üstelemedi. Sadece balkonda oturup dışarıyı seyrettik.

-----------------

Merhaba! Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Onur ile Nehir belki son... belki de mutsuz son konuşmalarını okuduk ve bence dinledik de...
Diğer bölümler de görüşmek üzere yorumlarınızı ve tepkilerinizi çok merak ediyorum. Hepinizi seviyorum.

Görüşürüz.

Mutlu S.O.NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin