Mutlu S.O.N

131 41 27
                                    

( Nehir 'in anlatımı ile...)

Ve işte... Selim 'in kolunda ilerliyorum ama Onur 'a bakarak. O da bana bakıyor. Şu an bana öyle bir bakıyor ki her an ağlayabilirim.

Onur 'a beni kurtar diyor gözlerim ama dilim bunu söyleyemezken ne Onur bunu anlayabilir ne de ben bu evlilikten kurtulabilirim.

Tamam Nehir bu konu çok uzadı. Kendin istemedin mi Selim ile evlenmeyi ? Kendin istedin. O yüzden üzülmeye hakkın yok. Şimdi Onur 'a bakmayı kes ve Selim 'e bak.

Doğru...

Bakışlarımı zorlanarakta olsa Onur 'dan ayırıp Selim 'e baktım. Çok mutlu bir şekilde etrafa bakıyordu. Benim ona baktığımı anlamış olacak ki o da bana baktı ve göz kırptı. Ben ise sadece zorla gülümsedim...

İşte bundan sonra hayatımı değiştirecek masaya oturduk. Hiç ama hiç Onur 'a bakmıyordum. Eğer bakarsam kendimi tutamayıp ağlayacağımı biliyorum.

" Evlenmek için belediyemize başvurdunuz...
Siz Sinan oğlu Selim Akkaya, Mehmet kızı Nehir Işığı eş olarak kabul ediyor musunuz?"

Hayır de, lütfen hayır de. Selim gözlerimin içine baktı.

" Sonsuza kadar evet..." Dedi. Yine zorla gülümsedim.

" Peki siz Mehmet kızı Nehir Işık, Sinan oğlu Selim Akkaya ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz ?" Offf...

Selim 'e baktım. Bana çok anlamlı bakıyordu ve gözlerini evet anlamında kırptı. Kendimi tutamayarak Onur 'a baktım.

Özür dilerim, çok özür dilerim. Her ne kadar bu duruma senin yüzünden düşmüş olsam da seni hep sevdim ve sevmeye de devam edeceğim. Affet beni... Bunu yaptığım için affet beni... Nikah memuruna baktım.

" E-"

" Durun bu nikah kıyılamaz! " Bu da kim?
Bu bir kadın sesi ama kim olduğunu göremiyorum. Ses çok tanıdık. Selim telaşla ve korkuyla nikah memuruna döndü.

" Hadi biz devam edelim, delinin biri galiba." Salondaki bütün herkesle birlikte ben de şaşkınlıkla sesin geldiği tarafa bakıyordum.

" Selim Akkaya!" Dedi bir ses ve içeriye A-
Asya! Onun burda ne işi var ? Selim telaşla ayağa kalktı ve Asya 'nın yanına gitti.

" Asya çabuk buradan defolup gidiyorsun. Hemen." Dedi fısıltılı sesiyle. Ben bile zor duydum.

" Hayır, hayır artık o ezik Asya yok! Benim hayatımın içine sıçtın şimdi de Nehir 'e bunu yapamazsın." Noluyor yaa ?Şaşkınlıkla
Onur 'a baktım. Aynı anda o da bana. Selim Asya 'ya ne yapmış ki de böyle diyor? Kafam aşırı karıştı.

" Sen ne saçmalıyorsun ? Onur karını götür şurdan. " Onur bana bakmayı kesip sinirle Selim 'e baktı.

" O benim karım değil. " Ne!? Karısı değil mi !?

" N- Ne demek karım değil ?" Dedi Selim.

" Basbayağı karım felan değil. Herkese öyle söyledik ama evli değiliz." Dedi gözlerimin içine baka baka.

Evli değillermiş... Evli değillermiş. Selim hızla yanıma geldi ve ellerimi tuttu.

" Nehir yalan söylüyorlar. Sen benimle evlenme diye, yalan söylüyorlar! "

" Hayır yalan felan değil. Nehir hiçbir şey bilmiyorsun. Yasin 'in babası Onur değil... Selim! "

Yasin kim yaa ? Beynim durdu.

Salak kim olabilir ? Çocuğundan bahsediyor.

Hee doğru...

NE!? Jeton şimdi geldi. Ne demek Yasin 'in babası Selim. İnanamaz gözlerle Selim 'e baktım.

" Bu kadar da değil. O gün tekneye nasıl girdim sanıyorsun? Selim 'in sayesinde. Benim ile eğlenip beni bir köşeye attı. Sonra da beni bebeğim ile tehdit etti. Eğer Onur ile seni ayırmazsam bebeğimi öldürmek ile beni tehdit etti..." Onur birden kalkıp gitti. Peşinden gitmem gerekiyordu. Ona nasıl da inanmamıştım. En çok güvenmem gereken kişiye en çok nefretimi vermiştim.

" Ve sizi de ayırmayı başardık. Evleneceğin kişiyi iyi bir tanı istedim." İşin kötü tarafı annem ile babam Onur olaylarını bilmiyordu. Acaba kızarlar mı? Kızarlarsa da daha sonra kızsınlar. Şimdi Onur 'un yanına gitmem lazım. Hızla masadan kalktım ve birkaç adım attım. Adımı attığım gibi Selim kolumdan tuttu.

" Nehir lütfen gitme... Çok özür dilerim."

" Bırak kolumu." Kolumu bırakmadı. Kafasını sağa sola salladı. Babam koşarak yanımıza geldi. Selim 'e tokat attı.

" Biz sana inandık, güvendik be! Meğer sen ne aşağılık bir insan çıktın!" Dedi ve
Selim 'in kolunu çok sert sıkarak elini kolumdan çekmesini sağladı.

" Nehir, hadi kızım git." Babama teşekkür eden gözlerle baktım ve koşarak dışarıya çıktım. Ee şimdi Onur 'u nerden bulacağım. En iyisi telefonla aramak.

"Off telefonum da yanımda değil. Ne yapacağım ben şimdi ?" Düşünmeye başladım. Aklıma acayip saçma bir fikir geldi. Acaba bu binada yangın merdiveni var mı? Onur her zaman yangın merdivenlerine giderdi ama o... eskidendi.

Denemekle hiçbir şey kaybetmezsin. Hem Onurdan bahsediyoruz. O senden ne uzakta durabilir ne de sana yaklaşabilir.

Doğru...

Koşarak binanın içine girdim ve yangın merdivenleri tarafına koştum. Evet şurda bi kapı var. Hızla kapıyı açtım ve Onur orda oturuyordu. Beni görünce ayağa kalktı.

" Sen benim burda olduğumu nasıl anladın?.. Tabii ya." Dedi sırıtarak ve koşarak ona sarıldım.

" Onur ben senden çok özür dilerim."

" Ne için ?"

" Sana sinirlenip Selim 'in teklifini kabul ettiğim ve seni üzdüğüm için..." Dedim ve içimdeki aylık baskıyı ağlayarak çıkarmaya başladım.

" Şşş... Nehir tamam asıl ben özür dilerim, sana böyle bir şeyi yaptıracak kadar sinirlendirdiğim için. Biliyorum şu an çok dolusun. Gel şöyle." Onur beni merdivenlere oturtup başımı göğsüne yasladı. Birbirimize içimizi döküp binlerce kez özür diledik. Aslında o da çok acılar çekmiş ama bir türlü gelememiş. Bi de bu evlilik meselesi çıkınca... neyse artık birbirimizleyiz ve çok mutluyuz...

Ve şimdi geleyim sizlere;

Biliyorum siz de acılar çektiniz. Belki bu bir aşk acısıydı... belki de kaybettiğiniz duygularınızın... belki de ailevi sorunlarınızın. Bunu kimse bilemez. Yalnızca siz ve yorgunca savaştığınız iç sesiniz bilebilir. Duygularınız, sebepsizce ağlamalarınız... İşte bence ben de bundan kaybettim. Herkesi kendim sanabileceğim için. Şimdi beni boşverin. Şimdi artık kendinizi düşünme vaktiniz geldi.

Hiçbir zaman umudunuzu ve inancınızı kaybetmeyin. Her zaman inanın. E ne derler bilirsiniz ( ya da bilmezsiniz, bilmiyorum) .
" İnanmak işin yarısıdır. " Eğer inanıp bir işe, bir yola ya da bir hayale başlarsanız emin olun bu gerçek olur. Tabii olmaması da bir ihtimal ama kendinizi üzmeyin çünkü yine bir söz söyleyeceğim.
" Her şerde bir hayır vardır. " Olmuyorsa bırakın bitsin, gitsin. Biliyorum bu o kadar kolay olmaz. O kadar kolay vazgeçemezsiniz,  ama zaman... sadece biraz zamana ihtiyacınız var demektir. İşte o zaman inanın her şey daha güzel olacaktır.
Umarım sizin hikayeniz de " mutlu S.O.N " ile biter.

                               ~ Mutlu S.O.N ~

Mutlu S.O.NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin