Onur : İstediğiniz oldu. İstediğimiz derken...
Nehir : İstediğimiz ? Yazdım ama
Cevap vermedi, görüldü bile atmadı.
Sınıfın kapısı tekrar açılınca herkes sustu. Demek ki hoca geldi. Kafamı kaldırdım kimin geldiğine baktım. Sinirle biyoloji hocası sınıfa girdi." Onur sen ne yaptığını sanıyorsun?! " Dedi, sınıfta bağırarak. Off yine ne oldu yaa?
" Doğru duydunuz hocam Selim 'e iftira attırdım." Demek " istediğiniz oldu "derken hocaya söylediğini anlatmak istemiş.
" Bu yaptığın şeyin bedelini ödeyeceği biliyorsun değil mi?"
" Biliyorum." Dedi , umursamaz bir şekilde.
" Hem senin sınavın iptal olacak, hemde okuldan bir hafta uzaklaştırma alacaksın." Ne?! Onur 'un sınavı iptal mi olacak? Hemde üniversite sınavına yaklaşmışken ve okuldan uzaklaştırma... Onur ukalâ bir şekilde kafasını salladı.
" İyi bakalım müdür odasında da böyle olabilecek misin?" Artık dayanamayacağım.
Ayağa kalkıp konuşmaya başladım." Hocam okuldan uzaklaştırma bir nebze tamam da , sınav iptali çok ağır değil mi? Üniversite sınavında bunlar çok önemli." Hoca bana döndü.
" Nehir, bunları yapmadan önce düşünecekti." Ne olursa olsun buna izin vermiyeceğim. Ne de olsa benim yüzümden böyle yaptı. Onur 'a baktım. Kaşları çatılı bana bakıyordu. Bakışlarımı hocaya çevirdim.
" Hocam eğer Onur 'un sınavını iptal ederseniz...
Onur 'a tekrar baktım.
...Benim kağıdımı da iptal edin."
Hoca anlam veremiyomuş gibi bir bana, bir Onur 'a baktı." Nehir bundan sana ne?" Ne demek bana ne yaa?
" Hocam kusura bakmayın da kimsenin yapmadığını yapıyorum. Ne olursa olsun sınava girecek bir öğrenciye bunu yapıp geleceğiyle oynayamazsınız." Bütün sınıf anlam veremediğim bir şekilde beni alkışladı. Utançtan gebermek üzereyim.
" Susun!.. susun dedim." Sınıf alkışlamayı bıraktı.
" Peki tamam haklısın, bu seferlik hiçbir şey yapmıyorum. Uzaklaştırma felan da yok ama Onur bir hatan daha olursa asla affetmem haberin olsun... Bu arada sınavları okudum." Yerime oturdum. Onur 'a baktım. Bana karşı çok öfkeliydi . Kötü bir şey mi yaptım? anlamadım ki. Başımı sıraya çevirdim. Biyoloji hocasının sınav sonuçlarını okumasını bekledim.
" Ahmet 55, Meryem 70... Barış 45, Nehir 95..." Off yaa ne 95'i off. Kesin Onur 100 aldı.
" Sude 90 , Onur 95..." Ne Onur 95 mi? Nasıl yaa? Telaşla ayağa kalktım.
" Hocam sınav kağıdıma bakabilir miyim?"
Sınıftan Cemal lafa atladı." Lan 95 aldın daha neye bakıyon? Allah 'ım çıldıracağım yaa." Sınıftan birkaç kişi gülerken birkaç kişi de sinirle bana bakıyordu.
" Tabii kızım gel... neye bakacaksın?"
" Hocam şu 11. soruya bakıcaktım." Hoca benim kağıdımı şeffaf dosyadan çıkarıp bana verdi... Ahh! Tabii yaa karbondioksit çıkışı diyor. Ben de mal gibi gitmişim girişindekileri işaretlemişim.
" Kızım anlamadığın bir yer var herhalde." Hoca 'nın bir süre suratına baktım. Soru 'yu düşünüyordum.
" Yok hocam kelime hatası yapmışım."
Sanki edebiyat sınavı...
" Aslında çoğunluk o soruyu yanlış yapmış."
Soru hakkında biraz tartıştık... Zilin çalmasına 15 dakika vardı. Hoca bizi serbest bıraktı. Birkaç soru çözüp Onur 'a bakıyordum. O da galiba, yarın ki geometri sınavına çalışmaya çalışıyordu. Çok sinirliydi. Acaba kötü bir şey mi yapmıştım? Çünkü siniri banaydı.
Zil çaldı...Soru çözmeyi bırakıp koridora çıktım. Acaba Selim 'in sınav işinden haberi var mıydı? Koridorda onu beklemeye başladım. Duvar 'a yaslanmış yere bakıyordum. Koridordan gelen kapı çarpma sesiyle o yöne baktım.
İşte şimdi sıçtık!..
Onur sinirle bana doğru geliyordu. Geldi, kolumdan tuttu, beni yangın merdivenlerine sürüklüyordu.
" Onur , ne yapıyorsun?" Bana bakmadan yangın merdivenlerinin kapısını açtı. İçeriye girdik, kapıyı örttü.
" Nehir bunu neden yaptın?" Dedi öfkeliydi ama beni kırmamak için kendini yatıştırmaya çalışıyordu.
" Neyi, neden yaptım?" Dedim anlamamazlıktan gelerek.
" Sınıfta neden beni korudun?!" Bağırıyordu.
" Yoksa sıfır alırdın..." Merdiven basamaklarından birine oturdu. O oturunca ben de yanına oturdum. Bana değil boşluğa bakıyordu sonra konuşmaya başladı.
" Anlamıyorum... anlamıyorum..." dedi fısıltı kadar kısık sesiyle. Hiç bir şey demeden sustum sadece dinledim.
" Ben sana bu kadar aşıkken sen nasıl başka birini sevebiliyorsun." Evet arkadaşlar , Onur delirdi. Ne diyor bu ya!?
" Onur sana, sana aşık olduğumu nasıl ispat edebilirim. Artık yeter! Gerçekten yeter! Sırf sen üzülme diye başka birinden çocuğunun olmasına göz yumdum, sana her seferinde yardım ettim. Sırf sen üzülme diye kendi sınavımı, geleceğimi riske alarak geleceğini kurtardım. Sırf sen üzülme diye, kendim haklıyken bile senden özür diledim.." Ayağa kalktım.
" Ve sen hâlâ diyorsun ki başka birisini nasıl seviyorsun. Ben her zaman senin yanındaydım be!" Dedim . Onur da ayağa kalktı.
" Olmasaydın! Yardım etmeseydin! Yanıma gelmeseydin! Sevmeseydin! Ben mi dedim bana gel, aşık ol diye?!" B-bunu gerçekten söylüyor olamaz. Gözlerim yaşlar arasında kaybolurken o da benim kalbim de kayboluyordu artık.
" Bitti anlıyor musun?! Bu sefer gerçekten bitti! Artık ne üzülmeni ne de seni umursayacağım. Öyle bir ihtimal yoktu ama artık kalbim boş olduğuna göre... boşalttığına göre... bunu ihtimallendirdin." Gözyaşlarımı silip kapıya doğru adım attım. Belki bir umut her zamanki gibi kolumu tutar diye bekledim ama hiçbir şey yapmadı. Demek ki asıl o beni sevmiyormuş ki ya da çocuğun babasının kendi olmasına inanmış ki, benden ayrılmaya bu kadar meraklıymış. Onur 'un yanından ayrılıp koridorun en köşesine çekildim. Gözyaşlarımı dindirmeye çalışmadım. Dindirirsem ne olacaktı ki... bütün bu olanlar değişecek miydi? Hayır.
-------------------
Merhaba! Nasılsınıızz? Ben çok yorgunum sabahtan beri ders çalışıyorum. Ve birazdan çalışmaya da devam edeceğim.
Bütün bu yorgunluğum yetmezmiş gibi bir de Onur 'un saçmalıklarını dinledim.
Sağ olsun... Bölüm biraz kısa oldu ama bence,
kısa ve öz oldu.Diğer bölümler de görüşürüz. Derslerinize çalışmayı unutmayın! Vote ve yorumlarınıza ihtiyacım var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutlu S.O.N
Ficção Adolescente- Sen ve ben bir papatyayız Nehir. Sen papatyanın yaprakları ben ise gövdesiyim. Kimse seni benden koparamaz.-