Selam! Yukarıdaki sarkıyı dinlemeyi unutmayın. İyi okumalar.
------------
Sağ gözümden bir yaş aktı. Onur 'a hiçbir şey söylemeden, onun yanından gözyaşımı silerek kızların yanına gittim.
" Kızlar ben gidiyorum. Siz ister kalın ister benimle gelin ama ben gidiyorum." Onlara soran gözlerle baktım.
" Saçmalama tabii ki biz de geliyoruz." Dedi ikisi de aynı anda. Sonra yanındakilerle vedalaştılar.
Ben önde koşar adım binadan çıktığımda onlarda benim peşimden geliyorlardı.
" Nehir! Niye beklemiyorsun? Ne oldu bugün sana yaa?!" Dedi Selin bana kızarak. Kızmakta haklıydı çünkü onlara hiçbir şey anlatmamıştım. Onur hayatıma tam anlamıyla girdiğinden beri gözyaşlarım durmak bilmiyordu. Gözlerimden yaşlar aktı.
" Bize gidelim. Bugün bizde kalın, size anlatacaklarım var." Kızlar kafalarını salladı.
" Ama önce bi bizim eve uğramamız lazım. Hem sizin eşyalarınız biz de onları alırsınız hem de yarın okul var ben kendime ve
selin 'e bir çanta hazırlarım." Dedi Nazlı.Bir taksiye atladık. Önce Nazlı 'nın evine varıp alacaklarımızı aldık. Sonra da bizim eve geldik. Parayı ödeyip aşağıya indim. Kızlar da elindekilerle indikten sonra annemlerin uyuyor olduğunu düşündüm. Çantamdan anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım. Ses çıkarmadan bizim odaya girdik. Onlar elindekileri benim koltuğumun üstüne bıraktı.
" Kızlar aç mısınız?" Dedim, üstümü değıştirip makyajımı silerken. Aynı şekilde onlar da benim gibi pijamalarını giyip makyajlarını siliyorlardı.
" Yok yok aç felan değiliz. Hadi sen anlatmaya başla." Dedi Selin.
Size tuhaf bir huyumdan bahsetmişmiydim. Her ne zaman eve abur cubur alınsa birkaçını alıp dolabımın gizli bir köşesine
-yani benim değişimle depoma- saklıyordum." Sizi bilmem ama ben size anlattıklarımdan sonra bunlara ihtiyacım olacak." Dedim. Dolabımdan abur cuburların hepsini çıkartarak.
" ... İşte böyle." Dedim ağlarken. Kızlara olanları en ince ayrıntısına kadar anlattım.
" Hepsi bizim yüzümüzden seni bırakmamalıydık." Ağzıma bir avuç çips attım. Bir yandan da ağlıyordum.
" Sozon no soçonoz vor ko. Soz mo opoştonoz Çoğdomlo? Soz mo bono yolon soylodonoz..." Ağzım dolu olduğu için bir türlü doğru dürüst konuşamıyordum.
" Bence Onur 'un bir suçu yok." Dedi Selin.
" Ne demek suçu yok yaa?" Ben sinirle konuşurken bir yandan cipsi sindirmeye çalışıyordum ki boğazıma kaçtı. Öksürdüm.
" Al şunu al boğulacaksın... Nehir kızma ama ben de Selin gibi düşünüyorum." Dedi Nazlı elindeki kolayı bana uzatırken.
Elindeki kolayı içtim." Ne? Nasıl yaa?" Anlayamıyordum. Onur 'u haklı bulmalarını anlamıyordum.
" Kızım işte sana da söylemiş. Bizi yanlış anlamış ve kıskançlıktan ne yaptığını bilemeden Çiğdemle gitmiş baloya." Dedi Selin.
" Olabilir... Bana yalan söyledi." Dedim hayal kırıklığıyla başımı eğerken. Nazlı elini uzatıp başımı kaldırdı.
" Ne biliyorsun? Belki bizi dinlemeden önce dedi bunu sana, sonra da bizi duyduktan sonra Çiğdem 'in yanına gitti." Olabilir...
" Aaa evet evet bence de böyle oldu. Bak Nehir... Onur seni üzecek kıracak bir şey yapmaz. Hem insan sevdiğini kırar mı?"
" Sevdiği mi?" Kızlar aynı anda kafasını sallayınca düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutlu S.O.N
Ficção Adolescente- Sen ve ben bir papatyayız Nehir. Sen papatyanın yaprakları ben ise gövdesiyim. Kimse seni benden koparamaz.-