Media: Zümra Aygur.
1. Bölüm: "Borcunu Öderim"
Bölüm Şarkısı: "Sertab Erener:
Yanarım"•••
"Kalkacak mısın artık?" Kafamın altında ki yastığı hızla Elsem'e fırlattım."Kes sesini sürtük!"
"Kalk artık geri zekalı! İş görüşmene geç kalacaksın! Sonra ben bu parayı nereden bulacam diye başımın etini yiyorsun!" Hızla doğruldum yataktan. Ayağa kalkacakken başımın dönmesiyle yatağa geri oturdum.
"Saat kaç lan?"
"08:06, yirmi dört dakikan var. Yetiştin yetiştin, yoksa bu işte puf diyip uçacak" oflayarak banyoya koştum.
Yüzümü yıkamadan rutin işlerimi hallettim. Ardından elimi yüzümü yıkayıp banyodan koşarak çıktım. Elsem'in benim için hazırladığı kıyafet ve iç çamaşırlarına baktım. Elsem'e kısa bir bakış atıp hızla üstümde ki pijamaları ve iç çamaşırlarını çıkardım. İlk önce iç çamaşırları, ardından da siyah gömleği ve siyah dar kalem eteği giydim. Gömleği eteğin içine sıkıştırıp hafif bol bıraktım.
"Göz zevkimi bozdun Zümra!"
"Kes sesini de ayakkabıları ver ardından da taksi çağır bana!"
"Kes sesini kahpe!" Öpücük yollayıp önüme bıraktığı siyah ince topuk stilettoları giydim.
Saçlarımı gelişi güzel toplayıp siyah kol çantama makyaj malzemelerimi ve CV'imi koyup odadan çıktım. Korna sesiyle evden çıkacakken Elsem'in sesi geldi.
"Bugün akşam eve gelme, benim işlerim var..." Birde göz kırpıyor ya! "...Bu arada, telefonun. Kılıfının içine para koydum, otelde falan kal"
"Kıyafet?"
"Otele gitmeden gel buraya al git. Zaten dokuz gibi gelecek"
"Ay tamam Elsem! Hadi!" Apartmandan çıkıp beni bekleyen taksiye bindim.
"Kusura bakmayın lütfen, beklettim sizi de. Karalon Holding'e gideceğiz lütfen!"
"Peki abla." Ayakkabıları ayağımdan çıkarıp dizlerimi büktüm.
Bacaklarımın arasına aynayı yerleştirip yüzüme hızla fondöteni iyice yedirdim. Hafif bir göz makyajı, kuyruklu ince eyeliner, kirpiklerimi uzun ve hacimli gösteren bir rimel. Dudaklarıma da dudaklarımın renginde olan pembe tonlarında ruj sürüp yedirdim. Şoför ikide bir bakıp duruyordu. Ona kafamı'ne var?' anlamında sallayıp herşeyi geri çantama koydum.
"Geldik abla" kılıfımın arkasını açtım.
"Ne kadar?" Taksimetreye baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Süveyda
ChickLit"Ne yani bana tam tamına elli bin Türk parası ve elli bin dolar mı vereceksin?" Şaşkındım. "Evet dedim!" Kollarımı göğsümde bağladım. "Karşılığında ne istiyorsun peki?" İlla bir şey istyecekti. "Çocuğumu doğuracaksın!" Dedi. Şaşkınca gözlerim büyüd...