Şu oyundan tek bir şey bile anlamıyordum benim aksime Yalın Umut ve Efe sanki bu oyunla doğup büyümüşler gibi ezbere oynuyorlardı.
Ah, evet şu an Umut'lardaydık. Onlar oyun konsollarıyla ismini bile bilmediğim oyunu oynarken ben Nehir ve İnci bi koltukta oturmuş mala bakar gibi onlara bakıyorduk.
"DurUm olucak mı"
Kaşlarımı değişik şekillere sokarak İnci'ye baktım, o neydi öyle ilkokul çocuğu gibi gerçi İnci'nin beyini daha yeni gelişiyordu.
"Best şip falan da de tam olsun"
İnci gözlerini devirirken bu sefer Nehir atladı olaya.
"Ha yani kabul ediyorsun"
Kafamı Umut'a çevirdiğimde hissetmiş gibi anında gözlerini bana çevirdi gamzesini göstererek göz kırptığında gülümsemeden edemedim. Bu çocukta bir şey vardı değişik bir şey devamlı karnıma sancıların girmesine sebep oluyordu, gülümsememe sebep oluyordu...
"Ohoo bu sevmeyi bırak aşık bile olmuş İnci"
Nehir'in söyledikleriyle kendime gelip kafasına bir tane geçirdim, İnci Nehir'e bakıp anırmaya başlayınca erkeklerin de dikkatini çekmiştik.
"Neye gülüyorsunuz siz öyle bakalım"
Umut, konuşunca diğerleri de merakla bize bakıyorlardı.
"Ya senin bu sevg..."
İnci'nin kafasına da geçirdikten sonra onların ortalarına oturup ikisinin de omzuna kolumu attım, ikisi büyük ihtimalle içten içe bana sövüyordu ama olsun.
"Hiiiç eski günlerden konuşuyorduk da o yüzden yani başka ne için olabilir ki, hem siz oyununuza dönsenize"
Efe ve Yalın oyununa dönerken Umut ne olduğunu anlamış gibi piç smile yapmaya başlamıştı, ah İnci beni yine rezil ettin kızım.
"Ben bi su almaya gideyim"
Ayağa kalkarken İnci ve Nehir'e dönüp işaret parmağımı ikisinin arasında sallayıp durdum, "uslu durun canım arkadaşlarım"
İkisi de hem kafalarını tutup hem göz devirirken ben mutfağa doğru ilerledim, Umut'un ailesi yurtdışında kalırken Umut bu koca evde tek başına kalıyordu acaba hiç mi canı sıkılmıyordu...
Mutfağa girmemle otomatik olan led ışıklar yanmaya başladı cidden evin dizaynı çok hoştu, tezgaha baktığımda bardak olmadığın görmemle raflara baktım bardak vardı evet ama bende bardağı alıcak boy var mıydı orası tartışılır, zıplarsam alabilirdim bence diyerek elimi uzatıp zıplamaya başladım ama böyle de olmuyordu ki.
Arkamdan elini hiç uzatmadan bardağı alan kişiye döndüğümde bi adım geri gitmek zorunda kaldım ama zaten tezgaha yaslanmış durumdaydım ne kadar geri gidebilirdim ki. Önümde Umut varken ben bu kadar yakın olmamıza sövmeye başlamıştım bile, fazla yakındı ve bu benim için iyi değildi, her an bayılabilirdim. Umut bardağı tezgaha koyarken diğer elini de yanıma koydu, lan sıkıştım eyvah, umarım ırzıma geçmez.
"Utanınca burnun kızarıyor ufaklık"
Yerde tuttuğum kafamı ona kaldırdığımda burunlarımızın değmesine karşılık gülmüştü, kafamı biraz eğsem dudaklarımız bile birleşicekti ve kalbim son hızda atmaya devam ediyordu.
Eğilerek kolunun altından çıktığımda gülüşü mutfağı doldururken gözlerim yine gamzesine gitti, hep bu oluyordu ve ben gamzesinde takılıp kalıyordum.
Parmak uçlarımda yükselip gamzesine ufak bir öpücük kondurup hızla mutfaktan kaçarken tenine değen dudaklarım alev alıyordu.
Umut, bana neler yapıyorsun sen ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Kızım / texting
Teen Fiction0545 *** ****: İyi ki doğdun ay. 0545 *** ****: İyi ki doğdun güzel kızım. 0545 *** ****: En tatlı sızım.