"ya acaba çatı katı kafeye mi gitsek"
Nil'in utanarak sorduğu soruya gülerken kafamı olumlu anlamda salladım, zaten bu aralar tek yaptığımız evde oturmaktı bizim için de değişiklik olurdu. Kızlarda onaylayınca direk evden çıktık.
"Taksi çağıralım mı ?"
Nehir beni onaylamazken konuşmaya başladı "bizimkilee arabalarla gelip alırız sizi dedi"
Kafamı onaylarken önüme döndüm, bir beş dakika sonra üçü de aynı anda gelirken ben direk Umut'un yanına geçtim, napıyım özlüyordum.
Nil'de İnci ve Efe'yle gitmek istediğini söyleyince aslında niye olduğunu anlamıştım biz daha yeni sevgiliydik bizi yanlız bırakmak istiyordu Yalın ve Nehir'de tekrar barıştıklarından beri bir türlü yalnız kalmıyorlardı.
Nil'e gülümseyerek öpücük atıp arabaya binmemle Umut'un yanağımdan öpmesi bir oldu, gülerek ona bakarken o umursamazca şarkı açtı, açtığı şarkıyı fark edip aklıma o gün gelince bu sefer ona uzanıp ben öptüm, çünkü ona doğum gününde söylediğim Tuğkan'ın Sıcak ekmek şarkısını açmıştı.
Yerime geri sinip cama bakmak yerine ona dönünce gözlerini bir iki dakika yoldan bana çevirip göz kırptığında direk elimle yüzünü yola döndürdüm, ona yeni kavuşmuşken kaza yapmayı istemezdim.
Yan profili öyle hoştu ki küçük düzgün burnu hafif çekik gözleri gözlerinin önüne gelen kıvırcık saçları, kalın ama biçimli dudakları ben ne yapmıştım da ödülüm böyle güzel ve özel bir şey olmuştu.
"Sensiz olmuyor, uyku tutmuyor"
Şarkıyı söylerken arada bana bakıyordu ve ben bi bakışıyla sarhoş oluyordum.
Kafenin önüne geldiğimizi anlayınca istemeyerek de olsa Umut'tan gözlerimi ayırıp arabadan indim. Diğerleri de arkadan sıra sıra geldiğinde kafeye giriş yapmıştık tabi Nil hepimizden önce koşar adımlarla girmişti o ayrı.
"Hoş geldiniz kızım"
"Hoş bulduk Ayliz abla"
Cam kenarında bir yere geçerken Nil etrafta gözlerini gezdiriyordu tabiki aradığı başka bir şeydi.
Atakan gelirken gülmemek için dudağımı ısırdım çünkü Nil hâlâ görmemişti ve onu aramaya devam ediyordu.
"Nerde bu adam ya"
Atakan gülerek ona bakarken ben kendimi tutamayıp kıkırdamıştım, diğerleri de beni bekliyormuş gibi gülerken Nil anlamsız anlamsız bize bakıyordu ben gözlerimle Atakan'ı gösterirken Nil yavaş yavaş kafasını kaldırıp sonunda Atakan'ı görmüştü, yüzü utançla kızarırken ben hâlâ gülüyordum.
"Ya benim bilekliğim düşmüş onu arıyordum"
Nil'in uydurduğu yalanla daha çok gülerken artık karnıma ağrıların girdiğini hissedebiliyordum.
"Nil, az gelir misin ?"
Nil bize bakarak gözlerini büyütürken hızla kafasını Atakan'a çevirip tekrar bize baktı, seviyor muydu bilmiyorum ama hoşlandığı o kadar çok belliydi ki.
Nil cevap vermeyip kalkarken Atakan önden ilerliyordu Nil'de arada bize kaçamak bakışlar atıp onu takip ediyordu.
Kafeye girip bize doğru yürüyen kargocuyla kaşlarımı çattım, acaba kim ne sipariş etmişti.
"İnci, Nehir ve Duru siz misiniz ?"
Gözleri üçümüz arasında gidip gelirken arada Yalın'lara da kayıyordu. Biz kafamızı sallarken arkasında ki büyük çantadan üç tane kutu çıkarıp önümüze bırakıp gitmişti üstelik imza bile istememişti.
Biz önümüzde ki kutuyu açarken içim bir garip olmuştu. En sonunda kutuyu açmakla uğraşmayıp direk yırttığımda içindekini görünce direk yerimden sıçrayıp Umut'a sindim gözlerimi kızlara gezdirmemle onlara da aynı hediye gelmiş olucak ki İnci ağlarken Nehir bembeyaz suratıyla kutuya bakmaya devam ediyordu.
Kim olduğunu tahmin etmek zor değildi, ama burda olduğumuzu nerden biliyordu ?
....
Dün kısa bölüm dediğiniz için hemen bir tane daha atmak istedim. Finale doğru adım adım.
Sizce kutuyu gonderen kim ve içinde ki ne ?
Saf isimli kitabıma baktınız mı ?
Yıldızımıza yıldız tozu eklemeyi unutmayalım
Sizi seviyorum 🐥🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Kızım / texting
Teen Fiction0545 *** ****: İyi ki doğdun ay. 0545 *** ****: İyi ki doğdun güzel kızım. 0545 *** ****: En tatlı sızım.