3. Bölüm "Şımarık Öpücük"

2.2K 157 20
                                    

Herkese merhaba. İzmir depremini duymayan kalmamıştır eminim. Herkese geçmiş olsun diliyorum. Enkaz altından çıkarılan her can için çok üzüldüm sanırım. O yüzden zaman bulamadığım bölüm biraz daha gecikti kusuruma bakmayın. Her şeyi çok kafama takıyorum sanırım.

Yeni bölümde görüşmek üzere. Keyifli okumalar.


Karşımdaki sandalyenin zeminde bıraktığı sesle masadaki dalgın bakışlarım yukarıya tırmandı. Gözlerimi hayal gördüğümden dolayı kapatıp açtım.

"Allah Allah, hayal olması lazım."

Karşımda bana muzip gözlerle bakan dünya göz mırıltımı duymuş olacak ki keyifle bir kahkaha attı.

"Gerçekten terk edildiğin için bu kadar içtin mi? Hem de benim hayal olduğumu düşünecek kadar."

İki sandalyenin daha çekilme sesiyle Baha'nın yanındaki sandalyeyi çeken adamlara baktım. Sanki her zaman beni tanıyormuş gibi rahatlıkla karşımda oturan insanlarla büyükçe yutkundum.

"Afiyet olsun yenge."

Şok olmuş bir şekilde karşımda oturan üç adama bakıyordum.

"Ne yengesi!"

"Boşver sen onu. Gevşek herif!"

Baha hafif sinirle söylediği sözlerden sonra zarif bir şekilde eline aldığı kadehi kaldırıp, "Ceyhun usta bize bir yüzlük getir." dedi.

"Siz burayı nereden buldunuz?"

Ben de sakince geriye yaslanıp, bacak bacak üstüne attım. Ellerimden birine kadehimi alıp kocaman bir yudum aldım.

"Her zaman geldiğimiz yer. Ayrıca seni aramıyordum." Mezelerden sakinlikle atıştıran Baha'yla bakışlarım bize kara gözlü ,sevimli sevimli gülümseyen, siyah saçlı adama takıldı.

"Ben Tufan. Tufan Yakar."

"Memnun oldum Tufan."

"Ben de. Ayrıca çok güzel bir gelin olmuştunuz."  Yüzünde utangaç bir gülümseme yer aldı.

Bakışlarımda şaşkınlık yerini aldı. Bu zamanda utangaç erkek görmek zordu. İfademi eski umursamaz haline getirdim. Çok heyecanlı ve garip bir gün geçirdiğimi düşündüm.

"Ben de Armağan Avcı. Sen bana Armi diyebilirsin yenge."

Karşımda kara kaşlı, siyah saçlı, kahverengi gözlerine yerleşen muzip ışıltılar yerleşen adam çok olgun duruyordu ama dışarıdan. Sesine yerleşen alaylı tınıyı, muzip ses tonunu, erkekçi çehresi gizliyordu.

"Yenge demezsen yalnız."

"Niye?"

Meraklı meraklı bana bakan üç bakışla kaşlarım çatıldı.

"Nefret ederim de o kelimeden ondan. Ayrıca yarın boşanmak için imza atmaya gidiyorum."

En son ki cümlem Baha'nın evlilik ile olan tepkisini ölçmek içindi.

Tufan ile Armağan, bana gözlerini dikmiş bakan Baha'ya bir bakış atıp önlerine dönmüşlerdi. Masada tazelen yiyecekler ile herkes sessizliğe bürünmüş, rakılar kadehlere doldurulmuştu.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BAL GİBİ SEVDA  (Devam edecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin