4. Bölüm "Bir şansım daha olsun!"

2K 132 22
                                    


İnstagram; gamzzeelihikayeleri_

Herkese keyifli okumalar.

Oy ve yorum yapmayı unutmayın.


Hayat bir karmaşaydı. Her şey bir saniyeydi. Mutluluk da, hüzün de. Bir saniye boşluktaysan, diğer saniye havalarda uçuyordun. Ben hayatımı karmaşadan arındırmıştım. Her günüm planlı, her anım hesaplıydı. Mesela yarın ne giyeceğimi geceden düşünür, sabah erken kalkar işe geç kalmazdım. Öğlen yemeğimi yediğim mekan, akşam eve geliş saatim, toplantı mekanları her şeyim bir düzen içindeydi. Sanki o hayatı yaşayan ben değildim de bir hayalin içindeymiş gibi hissediyordum. Bugünün izi hiç silinmeyecekti. Bugün benim için dönüm noktasıydı biliyorum.

Baha'nın kollarında titrerken, gecenin en güzel saatlerinde denizde olmak bana iyi hissettirmişti. Eski Akasya olsam bunun çocukça bir davranış olduğunu düşünürdüm. Oysa öyle olmadığının farkına varıyordum. Çocukça değil, çılgıncaydı. Üstümde gelinlik, kollarında olduğum adama yabancı olmam ki kesinlikle öyle hissetmiyordum bana çılgınca bir zevk veriyordu.

"Üşüyorsun." diyen Baha'ya gözlerimi dikmemle, kollarına sıkı sıkı tutunduğumu dahası onun da beni neredeyse kucağına almış olduğunun farkına vardım.

Benim bir şey söylememi beklemeden "Hadi çıkalım." dedi. Kollarından çıkmama müsade edip, iskeleye doğru yüzmeme izin verdi. Derin ve Armağan nihayet öpüşmeye son verip etraflarında  olan bitene odaklanmışlardı. Derin'in gözlerinden muzip pırıltıların geçtiğini onu görmeden de tahmin edebiliyordum.

İskelede duran Ceyhun abi çıkmama yardım etti. Omuzlarıma sarılan battaniyeye sımsıkı tutundum. Baha'nın hemen arkamdan iskeleye çıkmış olmasıyla onun da omuzlarına bırakılan battaniyeye sarılmasını göz ucuyla takip ettim.

"Derin yeter artık, çıkın oradan da gidelim." Sitemli sesimle beraber bize doğru yüzerek gelen ikiliye bakmayı son verip, yanıma gelen Dila'ya buruk bir tebessüm gönderdim.

Kontrol edemediğim herhangi bir olaya sinirleniyordum. Şu an kendimi aşırı gergin hissediyordum. Dokunsalar patlayacaktım. Damarıma bassalar, imdat diye bağırasım vardı.

"Sakin ol canım. Bugünü bir atlatalım tamam mı? Her şey yoluna girecek." Beni anlayan ve bana teselli edici gülümsemesine gönderen arkadaşıma bakıp, büyükçe yutkundum.

Söyleyemediğim çok fazla kelimeler doldu zihnime. Gözlerimden yaşadığım gerginlik dile döküldü. Ağzımdan ise, "Her şey eskisi gibi olur mu sence Dila?" çıktı. Sesimdeki umutsuzluk kendini belli edince, kollarını bana dolayan arkadaşımla bir damla gözyaşı bugün yaşadığım olayların acısını çıkarmak istercesine yavaşça kendini bıraktı. Ardı ardına çıkan damlalarla, "Kollarını çekme lütfen." diye fısıldadım. Titrek çıkan sesimle bana daha sıkı sarılan arkadaşıma içimden teşekkür ettim.

Hayat bana gerektiğinde dağılmayı da öğretmişti. Hayal kırıklığı benim dağılmam için yeterliydi. Oysa ki ben Erdem'e bir şey yapmamıştım. Son dakika ihanete uğrayacak kadar, onu dinlemeye vakit ayırmayacak kadar anlayışsız bir insan asla değildim. Biz onunla en çok arkadaştık. O bu arkadaşlığı tek hamlesiyle yıkmayı göze almıştı.

"Sen de evlenerek yıkmaya çalıştın."

İçten içe bildiğim sözleri dile getirmeyip içimde kalmasını sağladım. Aslında onun kadar bende suçluydum. Zifiri karanlığın içinde biliyordum ki, ben bugün Erdem'le evlenemediğim için mutluydum.

BAL GİBİ SEVDA  (Devam edecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin