Sessiz sessiz, ağlar gibisin vay aman
Zaman geldi, gideceksin vay aman
Bırak ay gitsin sen kal bu gece, vay aman
Umudumsun sen~Ahmet Kaya
Hani insanın hayatında mutluluğun tavan yaptığı anlar vardır. ben tam da an anlardan birinin içindeydim. mert iyiden iyiye iyileşmiş, bebeğim dünyaya gelmişti. oğlum oldukça sağlıklıydı. mert'in de kendini toparlaması ile bebeğimize olan düşkünlüğü ortaya çıkmıştı. onu ne zaman arasam oğlumuzun yanında buluyordum. Adını koyma zamanı gelmişti. mert'in koymasını istemiştim o da ömer olsun demişti.
Kabul etmiştim. Ömer'e en azından bu kadar borcumuz olduğunu biliyordum. onun bana olan sevgisine inanmazken o öldükten sonra bile kalbi beni bulmuş, Mert'in bedeninde beni sevmeye devam ediyordu. Bundan Mert'e bahsettiğimde şaşırsa da Ömer'e saygı duymuştu. O, bana hem aşık hem de sevmişti.
oğlumun altını değiştirip onu babasının kucağına verdim. başımda büyük bir ağrı vardı. üzerime ceket alıp çıktım evden. Biraz yürümek iyi gelir diye düşünmüştüm. Ben gelene kadar Mert oğlumuza ilgilenirdi.
Bedenime çöken ağırlık ile kaldırıma oturacakken yanımda duran siyah araba dikkatimi çekti. Arabadan inen adamlar etrafımı sarıp ellerindeki silahları başıma doğrultunca paniğe kapıldım. Onlar bana silah doğrultmuş beklerken arabadan inen adam ile nutkum tutuldu. Mert'i kurtarmak için silah doğrulttuğum adamdı bu.
Kaçmak için yeltendiğimde tam karşımdaki adamın silahı ile durdum. Orta yaşlı adam gülüp karşıma geçti.
"seninle görüşmeyeli uzun zaman olmuştu deli kız. Bir türlü doğru adamı bulamıyorsun galiba"
Korku bütün bedenime yayılmıştı. Mert'e bir şeyler yapma ihtimali aklımı yitirmeme sebep olacak kadar korkunçtu.
"bu sefer farklı biri için karşındayım. Kocan pardon eski kocan için. Kendisi bizi oldukça kızdırdı bizde ona ufak bir ders vermek istedik."
Güldüm. ona ders vermek için beni kaçırması aptalcaydı.
"Onun için önemli olduğumu sanmıyorum. siz bence yanlış kadına geldiniz. zaten o kadar önemli olsaydım boşanmazdık değil mi? "
Güldü histerikçe. Kendinden emindi.
"yanlış kadın mı o sarı hatundan bahsediyorsan kocan onu çoktan postaladı ve bil bakalım adamlarım kocanın evine girince ne buldular? Duvarlara güzelce asılmış fotoğraflarını. Seni bilmem ama o adam seni hala unutamamış sanırım."
Tüm bunlar umurumda değildi. ben oğlumla asıl kocamın yanına dönmek istiyordum.
İtiraz etmeme fırsat vermeden kolumdan tutup arabaya bindirdiler. korkuyor, bağırıyor fakat sesimi kimseye duyuramıyordum. Ağlamamın sebebi ölmek değildi. Benim zaten çok az ömrüm kalmıştı. Ağlamamın asıl sebebi oğlumun kokusunu doya doya içime çekemeden ölmekti. Onu son bir kez görmeme izin verin desem yaparlar mıydı?
Hızlı giden araba büyük bir uçurumun kıyısına gelmişti. Zorla kolumdan tutan korumalar beni tam kıyıya çekti. Ayağımın altındaki bazı taşların kırılıp yuvarlanması ile sona çok yakın olduğumu anladım.
Bir süre öyle bekledikten sonra beyaz bir aracın hızla uçuruma gelip son anda frene basması ile içime umut doğsa da uzun sürmemişti. Gelen Ali'ydi. Çökmüştü. Sakalları uzamış, bedeni mahkeme gününde gördüğüm halinden daha çok zayıflamıştı. kara gözleri korkuyla gözlerimi buldu. korkuyordu.
"işte Ali efendiler de teşrif ettiler. gel bakalım Ali. eski karına son kez veda et. "
adamın yüzündeki yapay sırıtış midemi bulandırdı. kaçmak istesem de kaçacak yerim yoktu. ardımda uçurum etrafımda silahlı adamlar vardı.
Ağlarken uçuruma gelen başka bir araç ile yüzümde oluşan korku ile karışık mutluluk bana yabancıydı. Mert gelmişti. nefesim olan adam son kez can vermeye gelmişti bedenime.
gözlerinde korku vardı. gülümsedim ona. benim için üzülmemeliydi. Korktuğumu anlarsa ucunda ölüm olsa beni alırdı bu uçurumun eşiğinden biliyordum. Ama ben ona kıyamazdım.
orta yaşlı adamın silahını bana doğrultması ile gözlerimi yumup tekrar açtım. Ben güçlü bir kadındım. Dimdik duracaktım.
"eski kocana bir ceza verecekken neden yeni sevgiline de aynı cezayı vermeyeyim diye düşündüm."
Mert'in deniz gözlerine bakmaya korktum. onun üzülmesini istemezdim ki ben. adam silahı bırakmadan konuştu.
"şimdi sana bir soru soracağım. sen cesur bir kızsın bu yüzden sana bu hakkı tanıyorum. kimin öleceğine sen karar vereceksin."
"eski kocan mı?"
silahı Ali'ye doğrulttu.
"sevgilin mi?"
Namlunun Mert'e dönmesi ile içime korku yayıldı.
"yoksa sen mi?"
yeniden bana döndü silah. kahkaha atmak istedim. ben zaten ölecektim. kendim yerine başkasını seçmem neyi değiştirirdi ki.
Mert'e değdi gözlerim. güzel gözleri puslanmıştı. yapacağım şeyi biliyordu.
Ali'nin itirazlarını dinlemeden adama döndüm yeniden. zaten öleceğimi bilmiyordu Ali.
"Onlara dokunmayacaksın."
gülümsedi yaşlı adam. hasta olmasam bile bu cevabı vereceğimi bilir gibiydi. silahı havaya kaldırıp ateş etti. sağ omzuma giren mermi bedenimin geriye doğru yalpalasına neden olsa da ayakta kalmayı başardım. gözlerim Mert'in gözlerindeydi. mavilerinden akan yaşlara baktım hüzünle. onu bu dünyada yalnız bırakacaktım.
bir el daha ateş etti adam. bu kez kurşun karnıma isabet etmişti. Ali'nin çığlıkları ve Mert'in sessiz ağlaması bulanıklaşmaya başlamıştı.
gülen yaşlı adamın son kurşunu sol göğsüme sıkması ile gülümsedim. bunun son kurşun olduğunu biliyordum. ben ömrü boyunca bütün yaralarını soldan almış bir kadındım. son yaramda soldan olacaktı elbette.
ailem aklıma düştü. onları özlemiş miydim hiç? babamın bana bir kere de olsa sarılıp kızım demesini isterdim halbuki. abime sığınmak isterdim. annemin beni öpmesini isterdim.
gözümden akan yaşla bedenim geriye doğru devrildi. düşüyordum.
rüzgarın vücudumda kayışını hissederken gözlerimi gökyüzüne diktim. maviydi. koyulaşmıştı en az Mert'in gözleri kadar. gözlerimi kapatıp açtığımda artık gökyüzü yoktu.
ali...
benimle birlikte düşüyordu. peşimden atlamıştı. onunla birlikte son nefesimi verirken bedenim soğuk suya değdi. suya gömülürken son arzum denizin onu benden uzaklaştırmasıydı. sudan mezarımın ondan uzak olmasını umuyordum. yaşarken kalbime attığı zincilerin ölümce benden uzaklaşmasını istiyordum.
bilincim kapanırken Mert'e ve oğlumuza veda ettim içimde. parmaklarımın ucuna değen mavi balıkla tüm anılarımı onun zihnine aktardım. o bunları size anlatacak kadar hatırlayacak sonra da unutacaktı.
.........
Ben Vera diğer bir deyişle kanadı kırık serçe.
bu benim mavi balığımın size anlattığı hayat hikayemdi.
bu kırık bir kızın anılarıydı. uçurumdan mezar taşı, sulardan toprak, denizden mezar yapan kırık kızın. bu kızı unutmayın. mavi balık çoktan unuttu. siz anılarınızda yaşatın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRLANGIÇLAR DA GİDER
General FictionAli diyorum... Ali bakmıyor yüzüme suçlu çocuklar gibi eğmiş başını. Bakamıyor... Ali diyorum yine sesim kalbimden mütevellit kırık dökük... Ali anlıyor beni. Anlıyor da ses edemiyor. Biliyor ki bu son konuşmamız. Biliyorki yıllardır kovduğu halde...